‘’İKTİDARA BİZ BU SURİYE BATAĞINDAN ÇIKMANIN REÇETESİNİ SUNUYORUZ’’
Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel ‘’Dış politikada önemli gelişmeler oluyor. Asıl değinmek istediğim nokta yarınki Soçi toplantısı. Toplantı daha önce Moskova’da yapılacaktı sonra Soçi’ye alındı. Soçi’ye alınmasının belki sembolik bir anlamı var; 17 Eylül 2018’de Soçi Anlaşması yapılmıştı. Bu anlaşma gerektiği gibi uygulanamadı. Toplantının Moskova’dan Soçi’e alınması, 2018 Soçi anlaşmasının hatırlatılması içindir. Uygun da olmuştur. 2018’de ne olmuştu? 15-20km askersiz bölge oluşturulacaktı. Ağır silah olmayacaktı. Türk ve Rus birlikler devriye gezecekti. Buradaki terörist gruplar silahsızlandırılıp bölgeden çıkarılacaktı. Bunlar gerçekleşmedi. Bölgede ciddi bir düzensizlik hâkim oldu. Maalesef bir Rus saldırısı ile şehitler verdik. Bütün süre içerisinde Türkiye şöyle bir izlenim verdi: Bölgede üslenmiş bulunan El Kaide uzantısı Tahrir El Şam, El Nusra gibi cihatçı terör örgütlerini himaye eder bir görüntü. Bölgenin çeşitli yerlerinden gelmiş bulunan cihatçı teröristler sivil halkın içine karışmış bulunuyorlar.’’ dedi.
‘’İKTİDARA BİZ BU SURİYE BATAĞINDAN ÇIKMANIN REÇETESİNİ SUNUYORUZ’’
1- Yarınki Soçi toplantısında 2018 Soçi anlaşması genişletilerek ve somutlaştırılmalıdır. İçişleri Bakanı Soylu ’da şimdiye kadar sızan teröristlere karşı gerekli önlemleri almalıdır. Bunların Türkiye’ye sızmış bulunması Suriye konusunda Türkiye’nin elini kolunu bağlayan unsur olmaktan çıkmalıdır.
2- İhvancılığı ve BOP başkanlığını bir kenara bırakılıp mutlaka Beşşar Esad yönetiminde en üst düzeyde ilişki kurulmalıdır. Bu yapılmıyorsa ya iktidarın iktidarsızlığından oluyor ya da iktidarın tamamen yanlış şartlanmasından kişisel hesabından.
3- Suriye’nin toprak bütünlüğüne sahip çıktığını göstermemiz ve buna göre adımlar atmamız gerekiyor. Bizim denetimimiz altında bulunan bölgelerde süreç izlenerek Suriye’nin denetimine bırakılmalıdır.
4- Esad yönetiminin maalesef PYD/PKK ile Şam’da görüşmeler yaptığını duyuyoruz. Bu belki de Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yanlış politikalarından kaynaklanan bir gelişme oluyor. Şam hükümeti ile ilişkilerini sağlamlaştırdıktan sonra PYD/PKK muhatap almaktan vazgeçmesini sağlamamız gerekiyor.
5- Yalnız Fırat’ın batısında değil doğusunda da Suriye, İran ve Rusya ile işbirliği yaparak PYD/PKK ve onu himaye eden ABD unsurlarının karşı bir ortak mücadele ile Suriye’den çıkartılmasını ve etkisizleştirilmesini sağlamak gerekiyor. ’ifadesinde bulundu.
‘’Yunanistan’ının Doğu Akdeniz’de Ne İşi Ne De Hakkı Vardır’’
Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel sözlerine şöyle devam etti. ‘’Türkiye’nin araştırma gemisi Doğu Akdeniz’de yeniden araştırmalara başlamak üzere. AB ve Yunanistan’dan tepkiler geliyor. Yunanistan’nın Doğu Akdeniz’de ne işi vardır ne de hakkı vardır. Yunanistan ile Doğu Akdeniz konusunu ele almak uluslararası hukuku hiçe saymak demektir. Yunanistan’ın işi olmayınca sadece Kıbrıs Rum yönetimi dolayısıyla AB melese ile ilgilenebilir. O da bizim tanımadığımız bir yönetim olduğu için bizi çok fazla ilgilendirmez. AB ve Yunanistan bizim araştırmalarımıza engel olmak çabasına girerse bu korsanlıktan farklı olmayacaktır. Bu şekilde nitelendirilip gerekli cevap verilmelidir. Yunanistan’ın bugünlerde işlediği insanlık suçunu da görmezden gelmemeli. Yunanistan Ege’den giden sığınmacıların teknelerini, lastik botlarını batırarak burada bir insanlık suçu işlemektedir. Yunanistan’a ve dünyaya şunu hatırlatmayız: Biz Türkler masum sığınmacıları değil emperyalizmin uşağı, saldırgan, istilacıları denize döktük bundan 100 yıl önce. Aradaki farkı dünya da görsün.’’ ifadesinde bulundu.
AZERBAYCAN KONUSU
‘’Azerbaycan’da olanlar ele alınmalıdır. Rusya Federasyonu mutlaka Karabağ’da Ermeni terörist grupların giriştiği faaliyetleri engellemek konusunda Rusya’nın Azerbaycan hükümeti ile birlikte hareket etmesini istemelidir.’’
ÇİN – ABD GERİLİMİ
Gürel ‘’ABD, Avrupa’dan Ukrayna’dan sonra tahrikkâr tavrını sürdürmektedir. Dünya barışınıza hizmet etmez. Karşısında Çin gibi olgun davranan bir yönetim de bulamaz belki. Şimdi dünyadaki hegemonya denemesinin başarısızlığının faturasını tüm dünyaya çıkarma hakkı yoktur. ’’dedi.