Şapkanın Sarığa Dönüşmesi !

Şapkanın sarığa dönüşmesi !

Sahiden mümkün mü acaba?

Bir cevabı olmalı bu sorunun, diye düşünüyorum.

 

Hani klasikleşmiş bir sözümüz var.

%99 müslüman olan bir ülkede salyangoz satılmaz diye.

Benim de satmaya niyetim yok doğrusu.

 

Ama yukarıdaki soruya cevap aramak ve bulmak için de gözlemlemek gerekir çevreyi, şehirlerden kırsala doğru.

 

Ne Atatürk Türkiye’sindeki Mehmet amcanın  şapkası ile nede camide ki hocanın  sarığı ile sorunum olmaz,olmamalı da.

Taş yerinde ağırdır, demediler mi atalarımız.

 

Her zaman inanmışımdır bu ülkede şeriat tehlikesinin olmadığına Türk halkının dinine bağlılığına ve demokratlığına.

 

Ama bir ötekileştirme çabası, almış başını gidiyor.

Buyurmuşlar okyanus ötesinden, müslümanlarla Kemalistler arasında aşılamayacak sorunlar

yok diye!

 

2023’ e doğru hızla yol alırken okullarımızda yaşasak da teknolojik devrimleri, unutuyoruz her geçen gün cumhuriyetimizin temel değerlerini.

 

89 yıl önce yüzünü batıya dönmüş bir ülke iken  bugün direksiyonu doğuya kırma çabaları,canımızı yakmakta.

 

Bir tarafta insan hakları,demokrasi, özgürlük nutukları diğer yanda, yoksul kesimlerde faaliyet gösteren merdiven altlarındaki binlerce denetim dışı kuran kursları. 

 

Artık görebiliyoruz resmi kurumlardaki türban özgürlüğünü!

Yada sokaklarda varlığını hissettiren çarşaf çoğunluğunu veya, sarık ve cübbenin günlük kıyafet olarak kullanıldığını.

 

Bilmezmiyiz kuran kurslarında eğitim yaşının düşürülme çabalarını yoksulluğun kader, öbür dünyanın gerçek olduğu fikrinin küçücük beyinlere enjekte etme çabalarını.

 

Dememiş miydi zamanın birinde bir Başbakanımız “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diye,

halkın gücüne vurgu yaparak!

 

Görünen o ki gidişat, Atatürk Türkiye’sinin kılık kıyafetinden  hızla uzaklaşılmakta ve oy uğruna din istismarı tavan yapmakta.

 

Şapkadan sarık olur mu olmaz mı bilemem  ama, sokaktaki şapkanın şekil değiştirdiğini artık görebiliyorum.

 

Hani bir Atatürk  şiirinde geçer, “Atam sen kalk’ta ben yatam”dizesi var ya.

İsterdim sonsuza dek yaşamasını ve insanlığa yol göstermesini.

 

Ama

Bilirim bunun mümkün olmadığını bilime ters olduğunu.

İyisi mi kalkma be atam.

 

Işıklar içinde yat,rahat uyu,görmeni istemem bu günleri.

Bıraktığın esere yeteri kadar sahip çıkamadığımız için,  sana karşı mahçubuz  çünkü. Saygılarımla.

 

Hasan TEMEL            hasan@temel.us