Bir Başkadır Ankara Aşkı!
Ankara denilince, aklıma şair Yahya Kemal Beyatlı gelir.
Türk edebiyatının önemli şairlerinden Yahya Kemal, “Ankara’nın en çok nesini seviyorsunuz” sorusuna,“İstanbul’a dönüşünü”diye yanıt vermiş.
Bence çokta doğru söylemiş! nede olsa, edebiyatımızın önemli bir şahsiyeti.
Bildiğim kadarıyla, kurtuluş savaşından sonraki yaşamı da, varlık içinde geçen bir şairimiz.
Hiç birimiz, Yahya Kemal olmadığına göre, İstanbul’a dönüş özlemi içinde olmamıza da gerek yok diye düşünüyorum.
Ankara aşkının, bugünlerde tavan yapması kadar doğal bir şey yok.
Ama bu aşkın, halk nezdinde karşılık görebilmesi için, bunu hak etmenin önemli bir etken olduğu kabul etmeliyiz.
Yıllardır, demokrasi diye diye demokrasi fukarası olduk çıktık.
Oysa ne kadar çok severiz demokrasinin erdemlerinden söz etmeyi ve demokrasi sevdalısı olduğumuzu başkaları ile paylaşmayı.
Demokrasiyi, halkın egemenliğine dayalı bir yönetim şekli olduğunu teorik olarak kabul etsek de, partilerimizin ve adaylarımızın, bu konuda yeterli hassasiyeti pratikte göstermediklerini görmemek için de kör olmaya gerek var mı acaba..
O partilerimiz ki, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunu her fırsatta dile getirdiğimiz kurumlar.
Halk varsa partilerde var, ama varlık nedeni halk olan partilerin halkı adeta sınavdan geçirmelerine ne demeli?
Buna, sessiz kalışımızın altında yatan gerçekleri irdelemediğimiz sürece, bu girdaptan kurtulacağımıza asla inanmıyorum.
Partilerimizde aday belirlemede ağırlıklı olarak merkez yoklaması yönünde karar alınmasının mantıklı bir izahı olması gerekse de böyle bir niyetin ortaya konmadığı çok açık.
Seçim çalışmalarının asıl aktörlerinin parti üyeleri yani halkın olması ve aday belirleme hakkının üyelere çok görülmesi kabul edilebilir bir anlayış değil.
Artık deniz bitmek üzere.
Halk, bu antidemokratik uygulamaları yaşatmaya çalışanları iyi tanımaktadır. Demokrat görünüp, demokrasiden nasibini almayanlarda, tül perdenin arkasında gizlenebildiklerine inanmaktadırlar,
Ama onlar, halkın tebessümüne sebep olduklarını asla unutmasınlar.
Bu demokrasicilik oyununa artık son verilmelidir.
En kısa zamanda gerçek demokrasi şölenlerinin yaşandığı o coşku dolu güzel günlere merhaba demek için daha ne bekliyoruz.
Zamanın çoktan gelip geçtiğini görmek için daha neler yaşanması gerektiğini sormaktan da kendimi alıkoyamıyorum. Saygılarımla.
Hasan TEMEL hasan@temel.us