Ne Zaman Milletvekili Olacağım!

Uzun yıllar önceydi.

Bugünkü gibi genel seçimler kapıya dayanmış, milletvekili aday adayları ortaya çıkmaya başlamıştı.

Ama o günlerin bir farkı vardı, önseçim olacak mı olmayacak mı tartışmaları gündemi meşgul etmezdi. Tabi ki ön seçim olacaktı. Olmayacağına dair en küçük bir şüphe duyulmazdı.

 

Yinede parti içi toplantıların ardı arkası kesilmez, üstelik örgüte açık olurdu.

Amaç partiye katkı sunan ve iktidara alternatif bir kadro yaratmaktı.

Ama yinede doğru gitmeyen birtakım uygulamalar da yok değildi. Eğrileri doğruya çevirme görevi o günün gençleri olan bizlere kalmıştı!

 

Küçük yaşlardan itibaren ailem, toplumda yer edinebilmek, topluma yararlı biri olabilmek için okumamı telkin etti. Bende ailemin desteği ile okuma fırsatını buldum, okudum.

 

Gençlik yıllarından itibaren siyasete ilgi duyan biriydim. Belki babamdan bana geçen bir özellik.

1980 öncesinde gençlik kollarında siyasete başlayarak bugünlere geldik.

 

Gençtik, ataktık, kendimizi güçlü görüyorduk ve gerçekten öyle idik. Bizlere hep gençlik ve kadın kollarının önemi anlatılmıştı. Siyasetin ve toplumun geleceği bizler olduğumuz söyleniyordu ve bizlerde inanmıştık.

Bir taraftan ağaçlara, telefon direklerine tırmanıp, bayraklama ve pankart asma, bir yandan da elimizde kovalar afişleme çalışmaları yıllarca tüm hızıyla devam ediyordu, ediyordu etmesine ama artık yaşımız ilerlemişti… Partinin gençlik listesinden düşmüştük. Bizlere partinin geleceği olarak yeni görevler tevdi edilmekteydi. Artık ilçe yönetim kademelerinde yerimizi alıp buralarda hizmet vermemiz gerekiyordu. Bizde öyle yaptık, çünkü biz söz dinleyen çocuklardık!

                                                                                                                   

Zaman zaman içimizden milletvekili olmak için başvuranlar olmadı değil. Ama siyaset nede olsa uzun soluklu bir mücadele.Yılmamalı, biz olamasak ta gelecek kuşaklara sağlam bir miras bırakabilme mücadelesi sürdürülmeliydi. 

                                                                                                                  

                                                                                                                

                                                                                                                    

Artık bir çoğumuz il ve ilçe yönetimlerinde bir kısmımızda ilçe başkanlıkları  görevini ifa ediyorduk. Ama kafamızı kaldırıp milletvekilliği hedefi doğrultusunda rotamızı kırdığımız anda duvara toslar gibi kendimizi yine eski yerimizde buluyorduk.

 

Uygulamada doğru gitmeyen bir şeyler vardı. Bunun farkındaydık.Ama bir türlü o duvarı aşamıyorduk.Çünkü önümüz tıkanmıştı.

Siyaset genç, dinamik insanların işiydi.Belirli bir yaştan sonra makam ve mevkileri boşaltmak siyasette erdem olarak kabul edilmekteydi ama pratikte nedense bu erdemliliği gösteren hemen hemen yok gibiydi.

 

Yapılan toplantılarda parti büyüklerimize bu talepler iletildiğinde milletvekili olabilmenin yolunun aday olmaktan geçtiğini ve sandıktan çıkabilmek için delege desteğini almamız gerektiği bize önerilmekteydi, sanki bilmiyormuşuz gibi!

Trafik ışıklarının olmadığı bir otobanda trafiğin tıkanması mümkün mü?        Pekala mümkündür, eğer önünüzde çok yavaş seyreden  yüzlerce araç varsa trafik tıkanıklığı kaçınılmaz olur. Siyasette de bundan farklı bir durum yaşanmamakta.

 

Bu makus talihi değiştirebilmek için yola çıkan bizler, başarılı olamamanın verdiği üzüntüyle de olsa gençlerin siyaset yapmasını ve umutsuzluğa kapılmamalarını öneriyoruz.

 

Bu yazıyı 1990 lı yılların ilkyarısında çok sevdiğim bir arkadaşımın, bir toplantıdaki serzenişlerinden esinlenerek yazdım. Bir telefon kadar hala yakın olan bu arkadaşımın iznini almadığımdan dolayı kendimi onun yerine koyarak meramımı anlatmaya çalıştım.

 

Şüphesiz ki bu kaderi paylaşan yalnız ben değildim, o kadar çok insan vardı ki. Bu Türk siyasetinin kangrene dönüşmüş genel bir hastalığı. Önemli olan hastalığa teşhisi koyup tedavi yöntemlerini geliştirmek ve asli görev olarak kabul edebilmek.

 

Artık 60’ıma merdiven dayadım, kendimi yorgun hissediyorum ama gençmiyim,  yaşlımıyım bilemiyorum. Bildiğim,bunca yıl sonra takdir, yine üst yöneticilerin.Ayrıca, gençlik ve kadın kollarının önemi hala devam etmekte! etmesine de,

Sahi ben NE ZAMAN MİLLETVEKİLİ OLACAĞIM! Saygılarımla.

Hasan Temel hasan@temel.us