Sevgi ve Siyaset Üzerine...

Sevgi ve siyaset..

 

Birlikte yaşatılması zor,ama hayatımızda mutlaka olması gereken  ve asla vazgeçilmesi düşünülemeyen iki kavram.

 

En basit tanımıyla siyaset “Toplumu yönetme sanatı”ise icra edilenbu sanat’ın sevgi ile bezenmesi, mutlu bir dünyanın habercisi olmaz mı?

 

Kullanım alanı çok geniş siyaset,evde, işyerinde,tarlada, fabrikada, büroda, cezaevinde kısaca insanın olduğu her yerde varolan bir kavram olmakla birlikte, duygusallığın olmadığı bilimsel temele dayanması gereken, çağdaş yaşamın düzenleyicisi olarak algılanması gerekmez mi?

 

Eğer kendimizi kontrol edemeyip, siyasete duygularımızı katacak olursak,hayatın her alanında çirkinliklerin ortaya çıkmasına öncülük edeceğiz demektir.

 

Siyaset, toplumsal fayda gözeterek yapılması gereken, ciddi bir  iştir.

İcra’sı halinde, toplumsal faydayı zedeleyecek, en küçük duygusal bir tavrın ortaya konması ,halka karşı işlenen en büyük  saygısızlıktır.

 

Sevgi ise, ben yerine sen diyebilen, önceliği kendine değil karşısındakine verebilen, vefa ve özveri gibi beşeri kavramları içinde barındıran o güzel duygu değil mi?

 

Dönüp aynaya baktığımızda, pek de hoş olmayan görüntülerle karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.

 

Neden siyaset yaparken,kişisel duygularımızdan arınamıyoruz.

Neden birbirimizi sevmiyoruz,sevgiyi çok görüyoruz.

Aslında ,içimizi acıtan bu soruları daha da çoğaltabiliriz.

 

Bu konuda temel sorun, sevgi eksikliğinin yanında diyalog eksikliğinin de önemli bir yer tuttuğu kanısındayım.

 

Siyaset kurumlarında, kendini fazlasıyla hissettiren sevgi ve diyalog eksikliği ,kurumları yıpratmakta ve bireylere de hak etmedikleri zararları vermekte.

 

Hepimiz hayatımızın bir kesitinde karşılaşmışızdır.

Kişi üzerine yapılan yorumlardan oluşturduğumuz kanaatlerin, o kişi ile diyalog kurup birebir görüşmeler sonucunda kanaatlerimizde ki değişimleri acaba hangimiz yaşamamışızdır.

 

Bir kişi hakkında doğru kanat sahibi olabilmenin  en basit yolu o kişi ile diyalog kurulmasından geçmez mi?

 

Nedense bir kısım siyasetçiler bu yolu benimsemezler, siyasi rant elde etme uğruna kabulü mümkün olmayan davranış şekillerini ortaya koyarlar ki bu sağlıklı bir siyaset anlayışı değildir.

 

Erdemli, dürüst insan,hatasını karşısındakinin yüzüne söyleyebilen kendi hatasını da kabullenen ve özeleştiri mekanizmasını hayata geçirebilen insandır.

 

Farklı düşüncelere sahip olsak ta bilimsel gerçeklikten kendimizi soyutlamadan, duygularımızın esiri olmadan ve diyaloğu ön planda tutarak geliştirilecek olan siyaset yapma tekniğinin sevgi ile bezenmesi, toplumu mutluluğa götürecek en güzel  yol değilmidir. Saygılarımla.

 

 

Hasan TEMEL        hasan@temel.us