Gophaber'le Nerdeyiz: Ormanlı'dayız...
Gaziosmanpaşa'dan başlayan yolculuğumuz Sultangazi'den sonra Arnavutköy üzerinden Ormanlı Köyü, Karacaköy, Kamarandere'ye kadar uzandı...
Köylerin içinde geçip giderken, hemen hemen her köyde bir erzak ve ihiyaç alımları yapıldı. Keşif ekibi daha önce buralardan geçtiği için bazı esnaflarla ahbaplıklar dahi kurulmuş.
İlginç bir köy var adı ÇANAKÇA... Bu köyde 40 civarında işyeri var... Bunların 20 tanesi kahve... Bölgede en çok kahvesi olan köy burası... Adı değişmeli 'Kahveli Köy' olmalı...
Ormanlı'nın Terkos gölü başlagıcından ve ormanlarla kaplı tünel gibi yollarından geçerek sahiline vardık...Ormanlı yolları videosunu arkanıza yaslanarak izleyin... Ormanlı sahilde biraz kalarak denizin tadını çıkarttık... Karadeniz her zamanki gibi yine rüzgarlı ve dalgalı... Yüzme bilmeyen girmesin, dalgada otursun... Yeşil ile Mavinin buluştuğu bu noktada Yamaç Parşüçülerini bolca görebilirsiniz... Üç kola ayrılan derenin ortasında oluşan adacıklar, üstünde ağaçlar, şırıl şırıl akan derenin sesi ile ahenk içersinde dans ediyorlar... Tabi derede bizi görüp kaçan su yılanları eksik olmuyor yine... Safari ekibinde Selami Soydan, Mehmet Ali Sızan, Mehmet Özkan, Vural Eriş, Nurettin Yelgedik ile birlikte konaklama yerini yine derenin kenarında seçiyoruz... Saç Tava'da Mehmet Özkan ve Vural Eriş yer alırken aşağıdaki manzara hayli ilginç... Ya be Nurettin dumandan kaç be yavv... Selami Hoca'nın salataları harika... Hoca sırrını açıklıyor... "Sumak koyuyorum tadı o veriyor" diyor. Ortam hazırlama ve dağıtımda koordinatörlüğü Muhtar Mehmet Ali Sızan yapıyor. Ormanın ortasında derede bir "Orman Güzeli" suyun içine oturmuş. Istıranca Dağları'ndan gelen dere suyu buz gibi... Bizde dalıyoruz o soğuk suya... Orman içi gölet manzarası... Balıklar 'Tut Beni' dercesine dolaşıyor göletlerde... Kaplumbağa ise balıklar için "Ah bir yakalasam varya diyor" göletin içersinde yüzerken... Dayanamıyoruz salıyoruz oltayı gölete... Selami Hoca'nın aldığı ciğerleri takıyoruz oltanın ucuna... Atar atmaz, ya oltadaki ciğer gidiyor ya da balık oltaya takılıp geliyor... Ciğerlerin yarıdan fazlasını göle atttık. O atılan ciğerlerin başına öyle bir balık toplanıyor ki 'Karınca gibi'... Bu ne mi(!) örümcek... Muhtar Sızan altına girip fotoğraflıyor... Örümceğe çok yakınız... O da ne! Bizi çok sevmiş bağlanmak istiyor... Saçımıza başımıza ağ atmış... Kaşla göz arasında bizi becerecek... Yeşillikler az toprak görmesin... Toprağı gördüğü yerde çıkartıyor kafasını... ADD piknik yeri arama ekibi, aradığını ormanın ortasında buluyor.... Büyük bir duvara yapılmış Atatürk resmi... Geçen hafta bulunan piknik yerinden sonra, burası da es geçilecek bir yer değil gibi... Aslında çıkılan her keşifte ayrı bir güzellik görüyor, ayrı bir yer keşfediyorsun... Bu sefer tercih yapmakta zorlanıyorsun... Güzelliklere ulaşmak zordur... Buraları görmek için 100 km ve 2 saat civarında bir yol tepmeniz gerekecek. Ayrıca sivri sinekler sizi ısıracak... Isırıldığınızı orada anlamayacak kaşıntısının ertesi gün ortaya çıktığının farkına varacaksınız... Gezi - İnceleme: Ali Şükrü KARA