Tabu ve vazgeçilemeyen alışkanlıklar
Tabu;
İnsanların çok önem verdiği kutsal ve dokunulmaz olan sosyal yasaklar.
Tabuların dışında, gelenek, görenek ve aynı zamanda vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımız
da yok değil.
Gerçeklerin göz ardı edildiği ve değişime kapalı bir anlayış ve bunun temsilciliğine soyunan bir kültürün sahipleri olan bizler.
Evet, tabuları yerle bir etmek, hayatımızdan çıkarıp atmak kolay değil.
Ya anlamsız alışkanlıklarımız,
Ya da insanı kişilik erozyonuna uğratan asla geleneklerimiz olarak kabul edemeyeceğimiz birtakım alışkanlıklar.
O kadar çok ki, saymakla bitmez.
Mesela babalarımızın yanında reşit yaşta da olsak sigara içmeyiz.
Büyüklerimizin yanında bacak bacak üstüne atmayız.
Fala inanmasak da fala baktırmaktan uzak durmayız.
Çocukların kahve içmesini doğru bulmayız, kararırsın derlerdi, biz de içmezdik.
Oysa nereden bilebilirdik,kahvenin pahalı ve bunun yoksulluktan kaynaklandığını.
Her çocuk yer vermeli büyüklerine,
Otobüste, minibüste yada ne bileyim herhangi bir toplu ulaşım aracında.
Bir tarafta beklentilerimizin yerine gelmesi için muska yazdırır,
diğer yanda çocuklarımızın gelecekteki olası başarıları için göbek bağlarını üniversite bahçelerine atarız.
Çocuklar ve ebeveynler arasında mesafenin korunması
Küçüklerin büyükleri ile tartışma içine girmesinin ayıp sayılması,
Allahın insanlara bahşettiği en büyük nimet akıl iken
özellikle dini konuların tartışılmasından kaçınmak neyin nesi anlayamıyorum..
Mesela bizde psikoloğa gitmek neredeyse delilikle eşdeğer.
Bu ve buna benzer anlamsız, aynı zamanda küçük şeyler olmakla birlikte nasılda mutlu eder bizi,
anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır nerdeyse.
Her toplumun kendi tabuları ve alışkanlıkları diğerlerine göre farklı.
Farklı olmayan tek şey tabuların ve alışkanlıkların az veya çok oluşu.
Ama somut olarak görülen bir şey var ki,
Batıdan doğuya doğru gittikçe tabuların ve alışkanlıkların iç içe geçmesindeki artış ve toplum üzerindeki olumsuz etkileri gözle görülür şekilde kendini göstermekte.
Bu küçük ama önemsiz görülen detaylar aslında gelişime öncülük etmekte.
Ama bilinmesi gereken bir şey var ki, tarih, tabulara ve anlamsız alışkanlıklara boyun
Eğmeyenlerin, köklü değişimlere ve gelişimlere sebep olanların tarihi olduğudur.
Bu da insanlığın yüz akı değil de nedir? Saygılarımla.
Hasan TEMEL hasan@temel.us