CHP'nin yalnızlığı tesadüf mü?

Memleketin her yanı yangın yerine döndü, hem de ne yangın, alev alev!

 

Komşularımızla yaşadığımız “sıfır”sorun kısa zamanda sanki buharlaştı, uçup gitti.

 

Çözüm noktasında amaca ulaşmanın önemi bilinse de elde edileni korumak her şeyden önce gelmeli.  

 

Bugüne baktığımızda çözüm bekleyen onlarca devasa  sorun bizi bekliyor.

 

Kavgalı olmadığımız,sorun yaşamadığımız komsu ülke kalmadı.

 

Sorunlar yumağı ülkemizi öyle bir sardı ki neredeyse toplum olarak nefes alamaz duruma geldik.

 

Daha düne kadar Suriye ile yaşanan sıcak ilişkiler ne çabuk unutuldu.

 

Nasılda unutkan bir toplum olmuşuz.

 

AKP’nin en üst düzeyde Suriye ile karşılıklı ziyaretlerini daha dün gibi hatırlıyoruz

 

Dostluğu kardeşliği pekiştirmek için ülkemizin güzide kulüplerinden Fenerbahçe’yi Suriye’ye götürüp dostluk maçı ile kardeşlik mesajları verilmedi mi?

 

Ama dün dünde kaldı artık yeni şeyler söyleme zamanı denmek isteniyorsa,ki öyle olduğunu sanıyorum benimde birkaç sözüm olacak.

 

Acaba sayın başbakanımız Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın diktatör olduğunu yeni mi öğrendi?

 

Türkiye ve Suriye arasında karşılıklı esen bahar esintilerinden bu yana bir şeyler mi değişti?

 

Yoksa okyanus ötesinden esen sert rüzgarlar mı  rota değişikliğine sebep oldu.

 

Son zamanlarda ABD yetkilileri ülkemizi ziyaret ediyorlar.

 

En son olarak ABD dışişleri bakanı Hılarry Clinton ziyaret etti.

 

Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve PKK’nın terör örgütü olduğuna dair vurgu yaparak dost ve kardeşlik mesajları ile Türk toplumunun gönlünde taht kurdu!

 

Evet, yaşanan bu rota değişikliğinin PKK terörünü tırmandırdığını görüyoruz.

 

Suriye yönetimi dün ne ise bugünde o.

 

Hiçbir değişiklik yok.

 

Değişim bizde.

 

Emperyalizmin Ortadoğu da ki çıkarlarının taşeronluğuna soyunmak, yapılan en büyük hata.

 

Bu hatalar zinciri terörü tırmandırmış ve gelen şehit haberleri  ülke genelinde  infiallere sebebiyet vermiştir.

 

Tüm bunlar yaşanırken Cumhuriyet Halk Partisi sorunların görüşülmesi için meclisin acilen toplantıya çağrılmasını öngördü.

 

AKP hükümetinin cevabı çok ilginç,insanın kanını donduracak cinsten.

 

“Meclisin olağanüstü toplanması terör örgütü PKK’ ya teslimiyettir!”

 

Hükümet kanadının”birkaç Mehmet’in ölmesi ile meclisin toplanmaması gerektiğini” çok yalın bir dille açıklaması sorunun mecliste çözülemeyeceğinin bir göstergesidir.

 

Bu çıkışı yapana sormazlar mı acaba, meclisin toplanması için kaç Mehmet’in ölmesi gerektiğini.

 

AKP ve CHP arasında yaşanan bu restleşmelerden sonra MHP’nin tavrı ise tez konusu olacak kadar şaşırtıcı ve demokrasimiz açısından endişe verici bir bakış açısı olduğunu söylemeliyim.

 

Tüm bunlar yaşanırken cumhuriyet tarihimizde bir ilk yaşanmaz mı?

 

CHP Tunceli milletvekili sayın Hüseyin Aygün PKK tarafından kaçırıldı.

 

Geçtiğimiz 14 Ağustos Salı günü Suriye ve terör sorunlarının görüşülmesi için CHP, AKP-MHP ve BDP’yi mecliste beklerken birde bu tarihi sorun eklenmez mi?

 

14.08.2012 Salı günü saat:15.00 de sadece CHP milletvekillerinin katılımı ile çoğunluk sağlanamamış ve oturum kapatılmıştır.

 

Ama CHP’nin bu konuda kararlı tutumunu sürdürmekten asla taviz vermeyip eylemlerini yaygınlaştırma

çabası içine girdiğini görüyoruz.

 

İstanbul büyükşehir belediyesinde CHP’li meclis üyelerinin protesto eylemini takiben İstanbul İl örgütü de pazartesi günü akşamından başlamak üzere Tunceli milletvekili sayın Hüseyin Aygün, serbest bırakılana kadar her gece saat 22.00-23.00 arasında Taksim meydanında sessiz oturma eylemini uygulamaya geçtiğini biliyoruz.

 

Neyse ki iki günlük alıkoymadan sonra sayın Hüseyin Aygün’ ün serbest bırakılması yaşanan siyasi kaosun bir nebzede olsa hafiflemesine sebep oldu.

 

Bu kaos ortamından bile siyasi rant elde etme çabası içinde olanların, ellerinde bulunan siyasi erk’in nasıl uçup gideceğini göremeyecek kadar kendilerini kaybetmiş olmaları inanılır gibi değil.

 

Ama bugün itibarı ile CHP’nin  isyanı ve yaşanan sorunlar, AKP hükümetinin baskısı altındaki medya tarafından yeterince irdelenmeyeceğinden küllenmeye bırakılacağı aşikardır.

 

İktidar ve diğer muhalefet partileri tarafından, haklılığı asla tartışma konusu dahi yapılamayacak olan bir meselede CHP’nin yalnız bırakılması demokrasimiz açısından endişe verici bir gelişmedir.

 

CHP bu antidemokratik azgın dalgalara karşı set olmakla birlikte ülke demokrasisinin gelişimine taraf olmaya devam etmelidir.

CHP’nin bu yalnızlığı asla bir tesadüf olmayıp ülke demokrasisinin gelişimi ölçüsünde yalnızlıktan ya kurtulacak yada daha fazla yalnızlaşacaktır.

 

Var olan kısır döngü,toplum olarak yaşanan trajedinin farkına varılmasıyla ancak son bulacak olsa da bugün için, üzgünüm, çünkü gün, henüz o gün değil.Saygılarımla.

 

Hasan TEMEL                hasan@temel.us