Deprem Gerçeği -28- Kentsel Dönüşüm Kanunu Yönetmeliği
6306 sayılı Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanunun uygulama yönetmeliği çıktı.
Beklenen yönetmelik 04.08.2012 tarih ve 28974 sayılı resmi gazetede yayınlandı. Uygulamayı hep beraber göreceğiz. Ben burada yönetmelik ve kanunun getirdiği yeniliklerden bahsetmek istiyorum.
634 değişik 5711 sayılı kat mülkiyeti kanunun getirdiği 4/5 çoğunluklu kararı, dönüşüm, güçlendirme, yıkıp yeniden yapma veya müteahhide verme kararının nitelikli çoğunluğunu 2/3 çekiyor.
Uzlaşmayan diğer kalan 1/3 için ise, onların hisselerini ya diğer hissedarlar satın alabiliyor, alamazlarsa idareler resen satın alıyor.
Ancak bütün bunlar için Belediyeler, İl özel idareleri veya Valilikler “riskli alan veya riskli binanın bulunduğu yeri, gerek jeolojik, gerekse bina depreme dayanıklı olmadığı alanlarda bulunması gerektirmektedir.” İdareler zemin ve bina araştırması yaparak meclislerinden karar alıp Çevre ve Şehircilik Başkanlığına gönderecekler, Bakanlıkta, Bakanlar Kurulu kararı ile alanı riskli ilan ettiğinde bu hususlar geçerli olacaktır.
Peki, riskli binaları kim tespit edecek; Bunun için Belediyeler, Üniversiteler, Lisanslı İnşaat Mühendisleri Şirketleri, Yapı Denetimler veya Belediye Deprem Araştırma İşletmeleri, ücreti vatandaşa ait olmak üzere tespit ettirebilecekler. Vatandaş itirazlarını, yapının bulunduğu yerdeki kurulacak Müdürlüğe dilekçe ile yapabileceklerdir (6306 sayılı kanun yönetmelik madde 7). İtirazlar Üniversite hocalarından kurulu bir heyet tarafından değerlendirilecek ve sonuçlandırılacaktır.
Riskli alan dışında da bina sahipleri ve siteler binalarını bu Lisanslandırılmış kuruluşlara tespit ettirip, depreme dayanıksız raporu alırlarsa, dönüşüm yapmak ve binayı 10 gün içinde boşaltmak zorunda kalacaklardır. Riskli bina; bu raporla birlikte Tapu Dairesine bildirilecek ve tapuda beyanlar hanesinde bu ifade yer alacaktır.
Riskli alanlar içinde kalan bu yapıların sahipleri, burası yıkılıp yapılıncaya kadar anlaştıkları kurumdan inşaat müddetince kira yardımı alacaklardır. Bu alanda kiracılarda varsa (ki orada en az 1 yıldan fazla oturmak kaydıyla) bu alanda yapılacak daire veya işyerlerinden fazla çıkarsa almaya hak kazanabileceklerdir ( fazla çıkan daire veya işyeri sayısının noter huzurunda çekilişi ile).
Bu kanun ve yönetmeliğin en önemli can alıcı noktası; afet riskine karşı dayanıklı ve yaşam kalitesi yüksek bir çevre oluşturmasına katkı sağlamak ve mevcut daire veya işyeri bedelinin orada veya transfer edilecek bir yerde yapılacak binaların maliyeti arasındaki farkı mal sahipleri taksitle ödeyecek. Hem sağlam, çağdaş bir ortama kavuşacak, hem malının satış değeri katlanacaktır.
Gerçi Sn. Bakanın dediği gibi, bu 10–20 yıl içerisinde gerçekleşecek bir konudur ama, işe bir ucundan başlamak bile işin yarısı demektir. Yönetmeliğin 17. maddesinin son kısmında şöyle der; “parsellerin birleştirilmesi şartı ile imar hakkı
artışı verilebilir”.
İşte bu madde İstanbul’un birçok kaliteli semtinde, 1 kat artış sağlarsa, işte o kat bedeli karşılığı, bütün bina yıkılıp yeniden yapılır ve daire sahiplerinin cebinden bir şey çıkmadığı gibi, hem aynı alan ve aynı yerde daireleri birden birkaç kat kıymette olur, hem de sağlam binada otururlar.
Böylece en büyük görev Belediyelere düşüyor. Riskli alanların tespiti, binaların tespiti, (bu husus genel bir tespittir). Rezerv alanların tespiti, planların yapılması tasdiki ve uygulaması epey zaman alacaktır. Ancak her işin bir başlaması olduğu gibi bu yönetmelik işte o roketlemeyi sağlayacaktır.
Sonuç olarak bina sahipleri bekleyip önümüzdeki aylarda bu yönetmeliğin genelgeleri çıkacak ve orada da sağlayacağı faydalar olabilir, izlemek gerekir.
Ben bu konuların sıkı takipçisi olarak sizleri bu köşeden zaman zaman bilgilendireceğim.
Depremsiz Günler Dilerim.
Mustafa Demir