Ölüme Koşarak Gitmek !
Ölüm baki olsa da, hayatın sonsuz bir yolculuk olduğuna inanırım.
Çünkü, yaşamın kendisi kalıcı iken, sadece aktörlerinin değişkenlik gösterdiğini görüyoruz.
Bazen sızlanırız kendi kendimize,
Kimimiz hayatın kısa, kimimize de uzun olmasından yakınır, dururuz.
Bir yandan, su gibi akıp gittiğini söylerken,diğer yanda zorluklarından dem vurmayı da ihmal
etmeyiz nedense.
Ben, hayatın her daim mutluluk olduğunu düşünürüm.
Koşullar ne olursa olsun,nasıl olursa olsun.yaşamak güzel.
İçinde, acı çekmek olsa da..
Bizleri mutsuz kılan, kendimize olan isyanımızdır.
Oysa hayat özgürlüktür,yoksulluk sarmalına kısılmış olsak bile.
İnsan ömrünün kısalığını, mesele edinmişiz kendimize.
Oysa mesele, kısa yaşam değil,nasıl yaşandığı?
At sırtında bir sinek misali,asalakça mı?,
Yoksa, insanlık ve yaşadığın topraklara duyduğun aşk’la mı?
Cevabını bilsek de, kendimize sormaktan imtina etmeyiz nedense.
Hayat mı kötü, yoksa biz mi diye.
Geçmişten kaçarız çoğu zaman, geçmiş ile birlikte yaşamaktan korktuğumuz için.
Oysa önemli olanın, geçmişi,geçmişte kalmadan yaşamak olduğunu görebilmektir.
Hayat güzeldir ama zamanı gelince, terk etmeyi de bilenler için güzeldir.
Hayat, 20’li yaşlarda ölüme koşarak gidenlerin, bizden fazla yaşadıklarını fark edebilmektir.
Özgürlük için,insanlık için ölüme merhaba diyenlerin,arkasından,gülerek el sallayabilmektir hayat.
Saygı ve sevgi duyarak.
Büyük ozan Can Yücel’in Deniz Gezmiş’e atfen yazdığı şiiri bilirsiniz..
“En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim,
O en güzel yüz metresini koştu.
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
En hızlısıydı hepimizin;
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun”
derken,ne güzel özetlemiş, ölümü anlamlı kılanın çok yaşamak değil, nasıl yaşanmış olduğunu.
Saygılarımla.
(Not: 1 Mayıs Emek Bayramı bütün dünya halklarına kutlu olsun.)
Hasan TEMEL hasan@temel.us