TOPÇU KIŞLASI

Son bir aydır gezi parkı ile yatıp gezi parkı ile kalkıyoruz.Gezi parkı ve direnişçileri hakkında çok şey söylendi ve söylenecek de.Gezi parkının ne olduğu ve eylemcilerin, haklı direnişleri üzerine değerlendirmelerde bulunduk,bulunmaya da devam edilecek gibi.

 

Biraz da dikkatimizi gezi parkından,topçu kışlasına çekelim.Nedir bu Topçu kışlası? Nedense kimse sormaz.!Yaşanan bu hengameye rağmen,topçu kışlasının ne olduğu büyük bir kitle tarafından bilinmemekte.Biraz üstüne yoğunlaşmakta fayda var gibi.

 

Biliyorsunuz,Başbakan, Sn.Recep Tayip Erdoğan’ın Topçu kışlası aşkı, dillere destan oldu!.Bu,öyle bir aşk ki!, Ferhat misali, sevgilisine kavuşmak için dağları delecek san ki.!

 

Önce, hedef olarak Avrupa Birliğini işaret ettiler.Seçim zaferlerinin yarattığı “güç zehirlenmesi”AKP’yi ve doğal olarak Genel başkanı Sn.Recep Tayip Erdoğan’ı, yurt içi %50 ‘milli iradenin tutkalı haline dönüştürdü.!

 

Demokratik bir Anayasa,demokratik bir Türkiye dediler.Sözüm ona 12 eylül ile hesaplaşacaklardı. 28 şubat ile hesaplaşıyorlar.Demokratik bir anayasa derken kendi demokrasilerine uygun bir yapılanmadan söz ettikleri bugün daha iyi anlaşılmakta.

 

Kendilerini, ileri demokrasinin mimarları olarak halka yutturmaya çalışıyorlar.Başarılıda oluyorlar.Nede olsa ellerinde biat eden, basın özgürlüğünden nasibini almamış koca bir medya ordusu var!.Varılan nokta, beklentilere uygun,kimsenin bir anlam veremediği  bir AKP demokrasisi.!

 

Yine de sürekli irtifa kaybetmekte.”Güneş balçıkla sıvanmıyor”Makyaj aktıkça, çirkinlikler tek tek ortaya çıkıyor.AKP, sanki sürekli irtifa kaybeden bir paraşüt misali ivme kaybetmekte ve nasıl-nereye düşeceği belli değil.

 

Gezi parkı direnişi, tabi ki üç beş ağacın kesilmesinden ibaret değildi.İnsan  yaşamına müdahale  yani  özgürlükler sorunu olduğu malumunuz.Bu sorunlar, sloganlar eşliğinde gezi parkında çınlarken, sordum kendi kendime,nedir bu Topçu kışlası diye.

 

Topçu kışlası, 31 mart ayaklanmasının en kanlı simgelerinden biridir.Askerler, din elden gidiyor denerek kışkırtıldılar. O dönemde, Babıali’ de bulunan meclis binasının basılması sonucu Rumeli’de bulunan Harekat ordusunun İstanbul’a gelerek isyanı bastırması ve en şiddetli çarpışmaların yaşandığı yerin topçu kışlası olduğu bir gerçek.

 

Biraz empati yapalım.Topçu kışlasını yerinden alıp, Taksim’in göbeğine taşımanın altında yatan gerçek, ne Taksim’in güzelleştirilmesi,ne yeşilin hakim kılınması, ne de AKM yerine yapılması düşünülen çok yönlü Opera binası olabilir!

 

Son birkaç aydır, yaşanan ve yaşatılan şiddetin, derin izler, salgıladığı görülüyor.Topçu kışlası özelinde biraz geçmişi kurcaladığınızda, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün izlerinin silinmesi,Cumhuriyet ile hesaplaşma arzusu, duyulan kin ve nefret  kendini açığa vermektedir.

 

Bu öyle bir kin ve nefret ki, askeri vesayetin pençesinden kurtulduğumuzu sandığımız bir anda, askeri vesayeti aratmayan, sivil vesayetin baskılarına maruz  kalındığını görüyoruz.Gezi parkı eylemcileri, nasıl ki bize orantısız güce karşı, orantısız zeka kullanımını öğrettiyseler, iktidar da sivil vesayetin nasıl olduğunu dosta düşmana öğretti.!

 

İnsanlar uyurken rüya görürler.Gördüklerimiz bazen anlam taşır bazen de olağandışılık.Pek itibar da etmeyiz doğrusu.O an, insanoğlu için yaşanmış ve bitmiştir.Ama uyanık iken rüya görmek ve peşine takılmak tehlikeli bir durum! Uzak durulmasının doğru olacağını düşünüyorum.

 

Artık 21.yy’ ın Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’sinde yaşıyoruz.Halk sizden %50’nin değil, %100’ünün başbakanı olmanızı istiyor.İnanın,istedikleri tek şey bu.Saygılarımla.

 

Hasan TEMEL         hasan@temel.us