Burhan Karaçam: Ekonomide bol dönem bitti

BUGÜN GAZETESİ  PERİHAN ÇAKIROĞLU RÖPORTAJI ŞÖYLE; Karaçam, “Merkez’in elinde 20 milyar dolar kadar serbest kullanıma uygun döviz bulunuyor. Demek ki 1-1.5 aylık ithalata yetebilecek rezervimiz var ” dedi

Piyasalar karışınca, nedense bankacılar suskunluğa gömülüyor. Başbakan Erdoğan'ın, 'faiz lobisi' vurgusunun da etkisiyle aktif çalışan üst düzey bankacılar, karşımıza çıkmak istemiyor. Biz de, duayen bir bankacıyı, Yapı Kredi'nin efsane Genel Müdürü Burhan Karaçam'ı söyleşimize konuk ettik.

* Burhan Bey, şu anda dünya ve Türkiye'de finansal sistemlerde neler oluyor?

11 Eylül 2001 olaylarından sonra, dünyada farklı bir strateji izlenmeye başladı. Birdenbire likidite bolluğu ortaya çıktı. Büyüme olsun, dünya ekonomisi hızlansın diye... 2002, bu dönemin başladığı zamandır. İşte geçen 10 yıl, Türkiye de dahil bol likidite içinde yaşadık. 2008'de ise küresel kriz patladı. ABD, krizi önlemek için yine çok büyük parasal genişlemeye gitti. Şimdi, bunun sonunun geldiği noktadayız. Fed Başkanı Bernanke'nin açıklamaları da bunu gösteriyor. Temmuz 2014'e kadar bitireceğini söylüyor.

Cari açık korkutuyor

* Bu işaretle, gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye'nin de borçlarını nasıl çevireceği, cari açığı nasıl kapatacağı sorunu mu ortaya çıktı?

Evet ama diğer gelişen ülkelerin, bizim gibi cari açık sorunu yok. Brezilya'nın borcu var, fakat cari açık vermiyor. Rusya'nın da petrol ve doğalgaz nedeniyle cari fazlası var.

* O yüzden mi bu kadar etkileniyoruz?

Evet. Cari açık ABD ile Türkiye'de var. Ancak ABD'nin 14-15 trilyon dolarlık milli geliri mevcut. Biz ise 785 milyar dolardayız. Kur yükselirse bu 785 milyar dolarlık milli gelir 700'lere bile inebilir.

* Kurun yükselme ihtimali nedir?

Dış piyasalarda yapılan değerlendirmeler, 'Türkiye, bu dış borcu sürdürebilir mi, sürdüremez mi' şeklinde. Şu anda bizim cari açıkla birlikte en az 200 milyar dolarlık bir borcu çevirmemiz ve yeni likidite bulmamız lazım.  

Lira, değer kaybediyor  

* Türkiye ne yapabilir?

Yapacağı bir şey yok. Çünkü, ABD gibi dolar basamıyoruz. Bu nedenle ABD'nin cari açık vermesi sorun değil.

* Peki devalüasyon mu oluyor?

Dalgalı kur sisteminde devalüasyon konuşulmuyor. Şubat ortalarında dolar 1.75 civarındaydı, şimdi 1.95'e çıktı. Ortalama 1.80'den alırsak yüzde 7- 8 değer kaybı var.

Dolar satarak olmaz

* Merkez Bankası (MB) sürekli dolara müdahale ediyor. Bu sizce ne anlama geliyor?

Merkez, dolar satarak kurları kontrol edemez. O kadar rezervi de yoktur. Sanırım MB'nin brüt rezervi 130 milyar dolar civarında. MB'nin, bu brüt rezervin karşılığında bankalara borcu var, bu miktar da 60 milyar dolara yakın. 17-20 milyar doları da dış ülkelerde yaşayanların parası. Toplam 85 milyar dolar eder, bir miktar da altın rezervi var. Geri kalan kısmı, yani 30 milyar dolarlık serbest kullanım bölümü bulunuyor. Bundan bir miktar satıldı,  7 milyar dolar civarında. Bir kısım döviz de girdiğini düşünelim.  20-25 milyar dolar gibi bir rakama ulaşır.  Demek ki, 1-1,5 aylık ithalata yetebilecek bir döviz rezervimiz var.

Kısa vadeli krediler uzun vadeye yayılmalı

* Gelecek günlerde karşımıza hangi sıkıntılar çıkabilir?

Bugün olanlar yaşanacak. Bedel de ödenecek. Artık 2002-2012 arasında yaşadığımız dönemi bundan sonraki 10 senede yaşama ihtimalimiz az... Eğer ABD likiditeyi daraltırsa onun da etkilerini göreceğiz. Ne kadar sürer bilemiyorum ama şu anda yapılacak birinci derecedeki iş, kısa vadeli kredileri mümkün olduğu kadar uzun vadeye yaymak. Onun da, bugünkü mevcut fiyatlamalardan olması zor. Bu yeni bir maliyet getirecek. Tabii biraz enflasyonu artıracak, kurlarda hareketlilik bir süre daha devam eder.

Faiz lobisi varsa bu durumdan hoşlanmaz

* Başbakan, bütün bunların faiz lobisinden kaynaklandığını söyledi. Bu tespit ne kadar doğru?

İçinde bulunduğumuz durum, faiz lobisinin hiç memnun olmadığı, olmayacağı bir durum. Böyle bir lobi varsa, kağıtları faiz yüksekken alıp düşmesini bekler. Sabit getirili bir kağıdı aldığınız tarihten sonra faiz yükseliyorsa ondan zarar edersiniz. Şu anda gecelik faiz, yüzde 6'lardan 8'lere çıktı. MB'nin faizi yükseltmek istemediği, onun yerine kur satışına gittiği konuşuluyor.

KUR ZARARI GÜNDEMDE

Dönem değişti özelin borcu çok

* Enflasyon yükselir mi, faizler ne olur?

Maliyet, enflasyonu yükselttiği zaman faizlerin artma potansiyeli çok. Çünkü, Türkiye'de maalesef diğer yabancı ülkelerde olmayan bir yaklaşım var. Bir tek kamu bunun dışında kaldı ve çok da doğru yaptı. Kamu, 2002 senesine kadar olan dövizli borçlarını Türk Lirasına çevirdi. Onun için 110 milyar dolarda kaldı.

* Özel sektör çeviremedi mi?

Esas borç yükü özel sektörde. 100 milyardan 240 milyar dolarlara çıktı. Şu an, dövizli borçların ödenmesinde Türkiye'nin sorunu yok ama borçlar reel sektörün üzerine oturdu. Haziran sonu şirketler, kur zararı ya da kurdan dolayı önemli bir kâr kaybı, zarar ilan edecekler.

Hatamız ucuz ithalatla büyümek

* Bugünkü noktaya gelmemizde en büyük hatalar neler oldu?

2001 krizinden çıkıp Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına geçtik. Önceki hükümette Kemal Derviş'in hazırladığı programn 3 dayanak noktası vardı. Birincisi, bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması, ikincisi mali disiplin, üçüncüsü de ekonomik büyümenin döviz kazandırıcı faaliyetlerden gelmesiydi. Yeni iktidar ilk 2 ayağı uyguladı ama üçüncüsünü başaramadı. Ucuz ithalatla büyüme yolunu seçtik.  
* Neden tehlikeleri öngöremedik?

Mali disiplin sağlanıp, bankacılık sistemi de yeniden yapılanınca dışarıdan krediler yağmaya başladı. Özelleştirmeyle yabancı sermaye de girmeye başladı. Bunun yanısıra faizin de yüksek tutulmasıyla TL değerlendi, sıcak para gelmeye başladı. Döviz bolluğu içinde ithalat ucuzladı, enflasyon düştü. Enflasyon düştükçe faizleri aşağıya çektiler ama TL cazip kaldı. Fakat iç piyasaya dönük şirketlerimiz rekabet edemeyip zayıflamaya başladılar.

* Bunun bedelini mi ödüyoruz?

Evet. 2002'de kamu dahil dış borcumuz 100 milyar dolardı. Bugün toplam 350 milyar dolar civarında. Ayrıca dış kaynağın ne şekilde kullanıldığı çok önemli. Bunun büyük kısmı ithalata gittiği için yatırıma dönüşmedi. Bu nedenle de ihracatta bize rekabet avantajı sağlayacak sektörlere giremedik.

ÜRETiCi BU YIL PARA KAZANDI

Enflasyonu sebze meyve yükseltti

* Peki enflasyon neden yükseliyor?

İşin içinde olduğum için biliyorum. Yaş sebze ve meyvenin 5 milyar dolarlık ihracat potansiyeli var. Geçen sene bu ürünlerin büyük bir kısmı elde kaldı ve üretici çok zarar ettiler. Onlar da iç piyasaya döndü.  Böylece ürün fiyatları düştü. Bu da enflasyonu aşağı çekti. Bu yıl ise fiyatlar yüksek. Üretici, geçen yılki zararın bir kısmını kâra çevirdi. Şimdi çiftçi kazanıyor ama enflasyon yükseldi. Çünkü sebze ve meyvenin endekse etkisi 1-2 puan.

Koç'a Yapı Kredi'yi aldırdı şimdi de elma yetiştiriyor

* Bankacılığı bırakalı epey zaman oldu. Bir danışmanlık şirketiniz var...

Yapı Kredi'den 1999'da ayrıldıktan sonra Değer Kazandırma ve Stratejik İş Geliştirme adıyla şirket kurdum. Bana iş sahipleri ve yatırımcılar tarafından bir hedef veriliyor. Mesela ilk büyük müşterim Koç Ailesi ve grubuydu. Yapı Kredi'yi satın alırken ve UniCredito ile evlenmesinde strateji desteği verdim. Bazı şirketlerin yönetim kurullarında da görev alıyorum. İştiraklerim var ayrıca. Özellikle tarımda çok üzerinde durduğum bir proje var.

* Nasıl bir proje?

Çorlu'da 800 dönüm bir arazi aldık. Bunun bir bölümünde bodur ağaçlarla özel çalışmalar yapıyoruz. Bunun içinde elma var mesela. Satışa da başladık. Ertuğrul Karaevli ile çalışıyoruz. Markamız Karlfrot.
  Bugün Gazetesi devamı...