Olimpiyat ruhu ve insana yatırım...

İstanbul, Tokyo ve Madrid şehirleri arasında öylesine kıyasıya bir yarış yaşandı ki görülmeye değer…

 

Madrid’i geçtik,insanlar sevinç yumağı,Tokyo’yu da geçeriz derken bir de baktık ki altında kalmışız…!

 

2020 olimpiyatları ile ilgili fragman filmimizi izliyorum mükemmel, belki de mükemmel ötesi..

 

Bir taraftan da düşündüm , acaba bu, benim memleketimden insan manzaralarımı diye…

 

İktidarın bize dayattığı yaşam biçimine hiç mi hiç benzemiyor..

 

Bu ne yaman çelişki dostlar…

 

***

2020 olimpiyat hayallerimiz suya düştü…!

 

Olmadı 2024…

 

Olmadı 2028…

 

Olmadı, Avrupa futbol şampiyonası..

 

Olmadı,şampiyonlar ligi finali…

 

Kapımızın önündeki çirkinlikleri  görmek istemesek de mutlaka bir şeyler yapmalıyız…

 

Bu bizim hakkımız,600 yıl dünyaya ferman salmış bir neslin evlatlarıyız ne de olsa…!

 

Ama olmuyor.. olmuyor.. olmuyor...

 

Zaten gerekli açıklamaları devlet büyüklerimiz yapmadı mı…?

 

Kına stoklarının tükenişine vesile olacak kadar anti propaganda yapmak da neyin nesi…!

 

Bu koşullarda kim size olimpiyatları verir sorarım size…!            

 

***  

Sahi şu olimpiyat ve olimpiyat ruhu dedikleri şey ne ola ki..?

 

Birkaç cümle sö edecek olursak..

 

4 yılda bir yapılan geniş kapsamlı bir spor organizasyonu..

 

Ve ülkeler arası barış,dostluk,kardeşlik,sevgi ve saygı gibi değerler silsilesi olsa gerek..

 

Yani bizde olmayan ruh…

 

Neden mi..? 

 

Gelin birlikte irdeleyelim biraz...

 

***

Kitlesel bir hal alan ölçüde doping skandalları ayıbının yaşandığı…

 

Irkçı,şoven,faşist, sözde sporcuların spor organizasyonlarında bayrak taşıdığı…

 

Sporu spor olarak değil sadece futbol olarak gören sığ bir düşüncenin…

 

Spor ruhundan uzak,yenilgi durumunda talan kültürünü kendine hak gören…

 

Ülkemizde düzenlenen U21 Dünya şampiyonasına gösterdiğimiz ilgisizlikten dolayı sınıfta kalmış…

 

Şike ve bahis skandallarıyla dünyada itibar kaybına uğramış bir ülkenin fertleri değilmiyiz biz…

 

***

Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olmanın dayanılmaz gururunu yaşarken…

 

Sosyal adaletin sözde kaldığı…

 

Toplumsal sınıflar arasında oluşan uçurumun her geçen gün derinleştiği…

 

Demokratikleşme,güvenlik ve terör konusunda yaşanan ve yaşatılan kandırmacalar…

 

İnsan hakları ve özgürlükler noktasında dünya sıralamasında yaşanan irtifa kayıpları..

 

Bizleri tarif etmiyor mu…?

 

***

Sanata ve sanatçıya saygı dilimizden düşmeyen bir senfoni  olsa da..

 

Sanat eserlerine ucube…

 

Sanatçıları da terör örgütleriyle ilişkilendirme artık olağan durumlar…

 

Trafikte kibrit çaksanız birbirimizi boğazlayacak gibiyiz..

 

Yaşlıya ise saygı yok..

 

Yaşlı biri, kalabalıkta yolda yürürken bir gence çarpmasın..

 

Hey babalık dikkat etsene diye bir sesin yükselmesi hiç de uzak ihtimal değil…

 

 Gezi olaylarında yaşananlar…

 

Çocuk tecavüzleri..

 

Kadına şiddet…

 

Sokak hayvanlarına yaşatılan dram…

 

Gerilimden beslenme çabaları…

 

Demokratik hak olan gezi eylemlerine uygulanan devlet baskısı…

 

Suriye de savaş çığırtkanlığı…

 

Ölenlere gözyaşı dökmek...

 

Gezi olaylarında ölenlere duyarsız kalmak…

 

Sucu hep başkalarında arar olmak…

 

Bunlar bizim yaşadıklarımız…

 

Daha neler.. neler.. saymakla bitecek gibi değil.

 

***

Savrulmuşuz yoksullukla birlikte büyük şehirlere ve yaban ellere..

 

Bir dilim ekmek ve çocuklarımızın geleceği uğruna..

 

Adam, solu,sosyal demokrasiyi dinsizlik olarak bellemiş belleğinde…

 

Kıtır kıtır kessen sola oy vermeyeceğinden dem vurmakta ulu orta..

 

Ama bir istisna var…

 

Avrupa’da yaşıyor, orada oy kullanma hakkına sahipse…

 

Sözüm ona o dinsiz imansız sosyal demokrat partilere oy veriyor..!

 

Sebebi mi?

 

Sosyal demokrat partilerin yabancılara karşı insani bakışları ve vaad ettikleri sosyal haklar…

 

Bakarmısınız şu riyakarlığa…

 

Üç kuruş için kendini pazarlayan şu din bezirganlarına…

 

***

Sevgili dostlar,biliyorum bu zihniyet, toplumun çoğunluğu değil ama egemeni…

 

Kabul etmeliyiz ki dünyada oluşan algı, olimpiyat ruhundan çok çok uzak olduğumuz..

 

Şehirlerimize yatırım yaparken, şimdilik olimpiyat sevdasından vazgeçelim derim...

 

Bizim ihtiyacımız, olimpiyatlara ev sahipliğinden önce insana yatırım olmalı..

 

Saygılarımla.

 

Hasan TEMEL    hasan@temel.us