AK Parti iktidarının politikalarını sert bir dille eleştiren Karamollaoğlu, “Siyasette bu sıralarda sadece ve sadece sen ve ben kavgası hakim. Ülkenin meselelerini konuşan kimse yok. Cenab-ı Hak, kimseyi bu hükümetin düştüğü hale düşürmesin. Niye? İktidara gelirken hatta geldikten kısa bir zaman sonra ne söyledilerse hepsini yalanladılar. Demokrasi dediler, hürriyet dediler, hak-hukuk dediler, erken seçimle ilgili fikirler ortaya attılar. Olağanüstü hal ile ilgili fikirler söylediler. Ama bugün o tarihleri aynen aratıyorlar” dedi.
3,5 MİLYON İŞSİZ VARSA SÖYLENENLER GERÇEK OLAMAZ
Hükümetin ufak tefek başarılarını sanki Türkiye’yi aya gönderecekmiş gibi takdim ettiğinin altını çizen Karamollaoğlu şöyle devam etti: “Türkiye’nin 3,5 milyondan fazla işsizi varsa bu söylenenler gerçek olamaz. Hele de bir de garibanın cebine 400-500 lira koyup bilmem gıdasını, kışın kömürünü vererek onun oyunu almaya teşebbüs eden, böylece 1 milyona yakın insanın da zafiyetinden istifade etmeye kalkarsanız buna ‘biz güçlü bir ülke haline geldik’ diyemezsiniz. Onun için biz farklıyız. Biz memleketin meselelerini görüşmekte kararlıyız. Başkaları şahıslarla uğraşsın, biz meselelerle uğraşırız. Biz ülkemizin problemlerini çözebilmek için her türlü çareye başvurmayı ajandamızın başına koyduk.”
CENAB-I HAK, KİMSEYİ HÜKÜMETİN DÜŞTÜĞÜ HALE DÜŞÜRMESİN
Siyasette bu sıralarda sadece ve sadece ‘sen’, ‘ben’ kavgasının hakim olduğunu kaydeden Karamollaoğlu, “Ülkenin meselelerini konuşan kimse yok. Halbuki seçimler şahısların değil, politikaların konuşulduğu dönemler olmalı. Bir ülke ciddi problemlerle karşı karşıya ama herkes problemleri bir kenara bırakmış, özellikle de iktidar partisi sadece şahıslarla ilgileniyor. Bu bizim halimiz. Medya maalesef kamplaşmış, hükümet medyanın neredeyse yüzde 90’ına el koymuş, hakim olmuş, bunun adına da demokrasi diyor. Cenab-ı Hak kimseyi bu hükümetin düştüğü hale düşürmesin. Niye? İktidara gelirken hatta geldikten kısa bir zaman sonra ne söyledilerse hepsini yaladılar. Demokrasi dediler, hürriyet dediler, hak-hukuk dediler, erken seçimle ilgili fikirler ortaya attılar. Olağanüstü hal ile fikirler söylediler. Ama bugün o tarihleri aynen aratıyorlar” dedi.
ÖZELLEŞTİRME DEĞİL PEŞKEŞ DENİR
Güç ve etkinin birbiriyle paralel olduğuna vurgu yapan Karamollaoğlu, “Gücün yoksa, etkin yoksa söylediğin sözlerin hemen hemen hiçbir kıymeti kalmaz. Bugün Türkiye bu sebeple çok ama çok badireli bir duruma geldi. Tabii bir de çelişkiler var bizde. Tarım Bakanı aslanlar gibi kükrüyor. Kendi kendine yeten, tarımı olmayan hiçbir ülke güçlü olamaz diye, öbür taraftan şeker fabrikalarını satıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Türkiye’de satılmadık fabrika kalmadı ki. Biz temelde özelleştirmenin de karşısında değiliz. Ama siz bir fabrikayı özelleştirdiğiniz zaman o fabrikanın mevcudiyetini devam ettirmesini garanti altına almanız icap eder. O fabrika yıkılacak, yerine AVM dikilecek, birileri buradan milyarlar devşirecek ve biz de buna özelleştirme diyeceğiz. Bunun adına özelleştirme değil, peşkeş derler” diye konuştu.
ERKEN SEÇİMİN ESAS SEBEBİ SAADET KORKUSU!
Erken seçimin baskın seçime getirilmenin altında yatan esas gerçeğin Saadet korkusu olduğuna dikkat çeken Karamollaoğlu şöyle devam etti: “Çünkü bu problemleri onlar da biliyor ki, biz Allah’ın izniyle çözecek projelere, akla, fikir zenginliğine sahibiz. Onun için biz farklıyız. Onun için seçim bu kadar erkene alındı, baskın seçim haline getirildi. Ya olağanüstü bir şey var mı ki? 55 güne seçimi sığdırdın. Ardından diyor ki, hani hazırdınız? Yahu siz bir saatte yapılacak bir işi 5 dk’nın içerisine sığdırmaya kalkarsanız bu bizim kabahatimiz değil. Hakikaten psikolojik olarak seçime en hazır parti Saadet Partisi’dir. Bizim burada en ufak bir tereddüdümüz yok. En iyi neticeyi alacak parti de Saadet Partisi. Çünkü bu dönem, bu asır Saadet Partisi’nin fikirlerine, inancına ihtiyaç duyuyor.”
Kaynak: Milli Gazete