O Bir Gaziosmanpaşalı: Aytek
O Bir Gaziosmanpaşalı: Aytek
Hırs küpü Aytek Aşıkoğlu; Onun kitabında kaybetmek yok!
İstanbul Gaziosmanpaşa-Beşyüzevler’de yaşayan iki çocuklu göçmen ailenin 20.08.1982’de doğan erkek çocuğu… Kendisinden altı yaş küçük kız kardeşi Galatasaray Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuyor. Babası torna ustası; emekli olmasına rağmen kendi tezgahında çalışmaya devam ediyor. Aytek’in Üsküp’te doğup 2 yaşındayken Türkiye’ye gelen annesi ev hanımı. Dedesi Köstence’den (Romanya) göçmen olarak Sivas’ın Gemerek ilçesine gelmiş ve babası orada dünyaya gelmiş. 13 yaşına kadar Gemerek’te kalan baba Aşıkoğlu, 13 yaşında çıktığı Gemerek’e bir daha 35 yıl sonra oğlu Aytek Kayseri Erciyesspor forması giyerken gitme fırsatı bulmuş…
Aytek, Sakıp Sabancı Anadolu lisesinden mezun oldu, Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümünü kazandı. Bir yıl İngilizce hazırlık okuduktan sonra futbolla dolu yaşamı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. İngilizce’yi iyi derecede konuşabilen Ç.Rizespor’un başarılı stoperi Aytek, Açık Öğretime girip İşletme okumak istiyor.
Orta sahada başladığı futbola stoper olarak devam ediyor.
TAKA: Aytek futbola nerede ve nasıl başladı?
AYTEK: İlkokulda okurken G.Osmanpaşa altyapısında 8-10 yaş grubu seçmelere katıldım. Elemeleri geçtim. Ve öylece futbola başlamış oldum.
İlk başladığımda orta sahanın ortasında oynuyordum. Abdullah Gegiç koordinatörümüzdü. Beni yanına çağırdı, Alaattin hocamız da vardı. Bana, ‘Tekniğin iyi, orta saha oyna’ demişti. Bir süre orta saha oynadıktan sonra 14-16 yaş grubundayken libero mevkiine geçtim.
“Senden futbolcu olmaz!”
1 yıl öyle oynadıktan sonra 1 yıl ara vermek zorunda kaldım. Okulum Beşiktaş’taydı. Okul ve antrenmanlar çakışıyordu. Okul nedeniyle antrenmanlara gidemiyordum. İkisinden de vazgeçmek istemiyordum ama Gaziosmanpaşa’da hocam olan Ersan Yüksel, -senden futbolcu olmaz anlamında- biz okul saatlerine antrenman koymayalım, sen okuluna git dedi. ‘Senden bir şey olmaz’ demeye getiriyordu…
Önceki yıllarda Gaziosmanpaşaspor’u çalıştırmış olan Burhan hoca, ertesi yaz takımın koordinatörlüğüne getirilmişti. Onun ellerinden öpüyorum; bana ‘stoper oynacaksın’ dedi ve A takım kadrosuna aldı. A takımın hocası Kemal Kılıç’tı. Konya Mobella maçı ile ilk kez profesyonel kadroya alındım. İkinci hafta oynanan Ankaraspor maçının başlarında stoperimiz sakatlanınca ilk kez bir profesyonel maçta sahaya girdim. Sonra Güngören maçı ve o maçta da sonradan oyuna girdim.
Ertesi yıl takımın başına Cihat Erbil geldi. Cihat hoca beni kamp kadrosuna aldı. İlk 11’de oynayabileceğimi hiç düşünmüyordum ama maç kadrosu açıklandığında ben kadrodaydım. Çok heyecanlanmış ve mutlu olmuştum. O sezon 32 maç oynadım. Play-off’a çıktık. İlk resmi golümü o sezon 2-0 kazandığımız maçta İnegölspor’a attım.
O sezon kadromuzda Mustafa Sarp, Tanju Çolak’ın kardeşi Yücel Çolak, bir süre F.Bahçe’nin kalesini koruyan Fevzi Layiç gibi oyuncular vardı.
Sonraki yıl kötü bir sezon geçirip 3. Lige düştük. Takımdan ayrılmadım ve orada devam etmek istedim. Fakat Ersan Yüksel yeniden takımın başına gelmişti. Beni yine kadroya almadı. Bana karşı ön yargılı ve art niyetli olduğunu o zaman anladım. Başkanın yanına çıktım; ‘Ben buranın çocuğuyum, hizmet etmek, futbol oynamak istiyorum ama bu hoca bana karşı art niyetli’ dedim. Karabükspor’un hocası Bahri Kaya beni istiyordu. Aynı şekilde Malatyaspor ve Göztepe’den de teklif almıştım. Kulüp Başkanımız Latif Çatmaz’a ‘Beni isteyenler olduğu halde gitmeyeceğim. Burada kalıp antrenmanlarıma çıkacağım. Hiçbir şekilde disiplinsizlik, hocaya saygısızlık yapmayacağım ama ben bu hocayla çalışmak ve onun takımında oynamak istemiyorum’ dedim. Ersan hocaya da aynı şekilde onun takımında oynamak istemediğimi söyledim.
Aytek, çok sevdiği G.Osmanpaşaspor’dan kopuyor…
Ertesi yıl Tanju Çolak Göztepe’nin hocası olmuştu. Kardeşi Yücel Çolak da yardımcılığını yapıyordu. Yücel abi, beni çağırdı ‘Göztepe’ye gel’ dedi. Benim de G.Osmanpaşa’dan ayrılmam gerekiyordu. Başkana gittim, ‘Futbolu bırakacağım, Ersan hoca beni futboldan soğuttu’ dedim. Bonservis bedeli olarak bir rakam söyleyin, beni bırakın dedim. 7 milyar lira istediler, kendim ödeyip serbest kaldım.
Sabah İzmir’de Göztepe ile anlaşacaktım, Öğleden sonra Adana’ya imza attım!.
Göztepe’ye gittiğimi duyan Adanaspor’un hocası Şahabettin Yavuzer aradı, beni Adanaspor’a istedi. Göztepe 2B, Adanaspor ise Bank Asya takımıydı. Yücel hocaya ‘Beni Adana’dan çağırdılar, sen benim abimsin, ne yapayım’ dedim. Ben de olsam oraya giderdim, bu yanlış değil. Bunu söylemen çok hoş oldu. Sen benim kardeşimsin, git imzayı at. Orası senin geleceğin olabilir’ dedi.
Eşini dinlemedi, hem kendini yaktı, hem Rizespor’u…
Ç.Rizespor geçen yıl play off yarı finalinde Orduspor’a elenirken, Aytek’in takımı
Erciyesspor ise play off şansını son hafta kaybetti. “Kulübümle yaptığım görüşmede anlaşma sağladık ve 1 yıl daha sözleşmeyi uzattık. Hem Hüseyin hocayı hem Ümit hocayı arayarak onlara teşekkür ettim ve kulübümle anlaştığımı söyledim. Geçen yıl iyi bir sezon geçirdik. Son Denizli maçında play off’u kaçırdık. Denizli’nin iddiası yoktu ama gergin bir ortam vardı. Yusuf Şimşek’i transfer etmiştik, hocamız devre arası gelen Ergün Pembe’ydi. Maçta bütün takımın eli ayağı tutuldu. Üzerimizdeki baskıyı takım olarak kaldıramamıştık ve son maçta play off’u kaçırdık.”
Ve Aytek Rizesporlu oluyor…
Sezonun sonunda Hüseyin hocam aradı ve ‘Bir yere imza atma’ dedi. Ben de ona ‘Hocam, senden habersiz bir yere gitmeyeceğim’ dedim. Menejerler aracılığıyla arayan takımlar oldu ama ben Hüseyin hocamdan haber bekliyordum.
İki üç gün sonra Hüseyin hocanın Rizespor’la anlaştığını duydum, aradım ve tebrik ettim. O da beni görüşmeye çağırdı. Ç.Rizespor’la ilk görüşmede anlaştık. Yönetim bana açık ve net bir şekilde şartlarını, isteklerini, beklentilerini ve imkanlarını anlattı, ben de onlara açık ve net oldum. Ve şu ana kadar her şey iyi gidiyor. İnşallah sezon sonu hedeflediğimiz şampiyonluğa ulaşıp Süper Lige çıkacağız.
TAKA: Kariyerinde seni en çok üzen ve en çok sevindiren maçlar hangileriydi?
AYTEK: Boluspor’da iken Eskişehirspor’la oynadığımız play off finali beni en çok üzen maç olmuştur. Çok iyi bir sezonun sonunda kazanacağımıza olan inancımız tamdı ve henüz 2. dakikada 10 kişi kalmıştık. O maçı kazanabilirdik; hakkımızın yendiğini düşünüyorum.
Unutamadığım bir başka maç ise Elazığspor’da oynarken, A.Sebat’ı 2-0 geriden gelip 3-2 yendiğimiz maçtır. Ayrıca takımımın kazandığı her maça çok sevinirim ve gol attığımda da ayrı bir sevinç kaynağı olur benim için.
TAKA: Çalıştığın hocalar arasında bir sıralama yaparsak, ilk 3 sıra nasıl oluşur?
AYTEK: Hüseyin Kalpar bana genç yaşta güvendi, Süper Ligde forma verdi. Samsun’dayken çağırdı, Rize’ye geldiğinde çağırdı; beni hep yanında istedi. İnsan olarak tek kelimeyle mükemmel biri, hoca olarak da çok başarılı… Benim gönlümde Hüseyin hocamın yeri her zaman çok farklıdır. Onu 1. sıraya koyarım.
Daha sonra Mehmet Şahan; Elazığspor’da hocamdı. Benim kötü günümde de yanımdaydı.
3 numaraya Erciyeste’ki hocam Levent Devrim’i koyarım. Ondan da çok şey öğrendim.
Bugüne kadar çalıştığım hocaların hepsinden çok şey öğrendim ama bir tek Gaziosmanpaşa’dayken bana önyargıyla yaklaşan Ersan Yüksel’i bunun dışında tutuyorum.
TAKA: Kendine örnek aldığın, beğendiğin stoperler var mı?
AYTEK: Avrupa’dan Barcelona’lı Pique’yi beğenirim. Türkiye’de Lugano’yu çok beğeniyordum. Eskilerden ise Bülent Korkmaz’ı örnek alırım kendime. Onun, kolu sargı içinde oynadığı kupa maçı hala hafızamdadır. O, takımı için her şeyini ortaya koyan tam bir savaşçıydı.
TAKA: Adın Aytek değil de Aytekoviç olsaydı, Süper Lig’de daha iyi bir yerin olur muydu?
AYTEK: Evet, buna kesinlikle inanıyorum. Bizde maalesef yabancı hayranlığı var. Bu sadece benim için değil, birçok futbolcu için geçerli. Örneğin Mehmet Al; Bursaspor’da iken buna örnek olabilecek bir olay yaşadı. Yabancılara haftalar boyunca tahammül gösterilip sahip çıkılırken, yerli futbolculara yeteri kadar şans verilmiyor. Biz yabancı oyuncular gibi yapamayız. Kaybedince üzüntümüz çok farklı olur, sokağa çıkamayız ama yabancı için çok da önemli değildir. Takımı için sonuna kadar mücadele edenler olduğu gibi, yenilgiyi çok doğal karşılayan, hatta yenilgiden sonra gidip eğlencesini yapanlar bile var.
TAKA: Defans oyuncusu olarak sezon ortalamalarına baktığımızda bir forvet oyuncusu kadar gol atıyorsun. Gol atınca neler hissediyorsun?
AYTEK: Ben attığıma değil, yediğime bakıryorum. Bir maçı gol yemeden tamamlayamamışsak, ‘Neden gol yedik?’ diye düşünürüm. Bizim defans oyuncusu olarak asli görevimiz gol yememektir. Önce gol yemeyeceğiz, daha sonra atabiliyorsak atarız. Kimse bir defans oyuncusunu gol atamadığı için suçlamaz ama hatalı gol yediğinde suçludur. Gol atmak güzeldir ama bizim için ekstra bir iştir.
TAKA: Beğendiğin lig ve futbol takımı…
AYTEK: Kesinlikle Premier lig; dünyanın 1 numaralı ligi…
Küçüklüğümden beri Liverpool’u beğenirim. Son yıllarda M.United ile Liverpool arasında büyük rekabet var. Ben hep Liverpool’a daha fazla sempati duymuşumdur.
TAKA: Gol atmak mı daha zevkli, yoksa kale çizgisinden top çıkarmak mı?
AYTEK: Hava toplarını kazandığımda, topu kale çizgisinden çıkarıp gole engel olduğumda ben daha çok zevk alıyorum. Gol attığımda seviniyorum ama bir hava topunu kazanıp kafayı vurduğumda, ikili mücadele kazandığımda daha mutlu oluyorum.
TAKA: Eksik gördüğün yönlerin var mı?
AYTEK: Biraz daha çabuk olmak isterdim. Bir de daha iyi, sağ ve sol ayakla isabetli uzun top kullanabilmek… Bu yıl Ç.Rizespor’un hücum gücü yüksek. Buna karşılık, defansta ve orta sahada zaman zaman aksama oluyor.
TAKA: Takımda bir uyum sorunu yaşıyor musunuz?
AYTEK: Elbette yeni kurulan bir takımın uyum sağlaması biraz zaman alır ama biz uyum dönemini çok kısa sürede geçtik ve bu sorunu çabuk atlattık. Mesut olsun, Sezer olsun; Engin’le daha önce de oynamıştık, Osman Fırat var. Defansta beraber oynadığımız arkadaşlarla gayet iyi anlaşıyoruz. Biz 5 maçın sadece ikisinde gol yedik; birinde 3 gol, birinde 2 gol yedik. (Erciyes maçından önceydi). Ben bunlar içinde sadece 2’sini kademe hatası olarak görüyorum. Göztepe ve Kasımpaşa’dan yediğimiz ikinci goller kademe hatasıydı. Diğerleri futbolun içinde olan şans faktörü ile yenilen goller.
TAKA: Çekindiğin forvet oyuncuları…
AYTEK: Emrah Bozkurt’un şansı bana tutuyor. Ben Erciyes’te oynarken, Emrah Karşıyaka’daydı ve bize 2 gol atmıştı. Önceki sezon Karabük’te oynarken Emenike’den bütün defans oyuncuları çekiniyordu.
Benim anlayışım şudur: Bir defans oyuncusu bir santrfordan çekinmemeli veya başka birini daha az tehlikeli görmemeli. Defans oyuncusu her oyuncuya aynı değeri vermek zorundadır. Birini fazla ciddiye alıp birini hafife alırsan, hafife aldığın oyuncu sana hayal kırıklığı yaşatabilir.
TAKA: En iyi anlaştığın oyuncu arkadaşların…
AYTEK: Futbol hayatım boyunca birçok takımda oynadım, bu yıl Rizespor’da olan güzel ortamı, arkadaşlığı hiçbir yerde görmedim. Murat abi, Mehmet Al, Çağrı ve diğerleri… Hepsi çok iyi insanlar ve bütün oyuncu arkadaşlarımızla çok çok iyi anlaşıyoruz. Geçen deplasmandan dönüşte havaalanında oturup bir kahve içelim dedik; masaya oturduk 12 kişiyiz. Bunu hiçbir takımda bunu göremezsiniz. Arkadaşlık ortamı iyi olduğu zaman futbola daha fazla odaklanıyorsun, daha iyi konsantre olup başarıyı yakalamak daha kolay olur.
TAKA: Biraz da özel hayatından konuşalım. Eşinle nasıl tanıştın?
AYTEK: 6 sene önce G.Antep’e transfer olduğum sezon tanışmıştık. Eşimin Beşiktaş’ta bayan giyimi üzerine dükkanı vardı. Bizi Ayşe ismindeki ortak bir arkadaşımız tanıştırdı. Daha doğrusu Ayşe’den bizi tanıştırmasını istemiştim:) Tanıştık ve birkaç kez aynı ortamlarda bulunduk. Internet üzerinden saatlerce sohbet ediyorduk. 2,5 yıl sonra nişan ve 2009 yılının 14 Haziran’ında düğünümüzü yaptık. Eşimin adı Merve… 8,5 aylık Ayliz isminde bir kızımız var. Merve, İstanbul’daki maçların hepsine geliyordu, Rize’de oynadığımız 2 maça da geldi. Maçlardan önce benim ve takımım için dua eder. Benim maçımı izlerken çok heyecanlandığını söylüyorlar.
TAKA: Maçlarda gol attığında yüzük mü biberon mu yapıyorsun?
AYTEK: Ayliz dünyaya gelmeden önce yüzük yapıyordum. Şimdi hem yüzük hem biberon…
TAKA: Ev işlerine yardım eder misin?
AYTEK: Evde eşim bana hiçbir şey yaptırmaz. Çocuğumuz olduktan sonra onun dinlenmesi için ben çocukla vakit geçiriyorum. Ailemi çok seviyorum ve onlarla vakit geçirmekten zevk alıyorum. Her yere de onlarla birlikte giderim.
TAKA: 4 numaradan vazgeçmiyorsun…
AYTEK: Evet, ben genellikle 4 numara giyerim. G.Antep’e gittiğimde 4 numara başka bir arkadaşta olduğu için İstanbul nedeniyle 34’ü tercih ettim. Elazığ’da da 4 numara doluydu ve ben 24 numara giydim. 24’ün bir özelliği yok.
TAKA: Maça çıkarken uğurun var mı?
AYTEK: Soyunma odasından çıkmadan Rizespor’un amblemini 3 kez öpüyorum. Maça çıkarken, yüzüğümü öper, sahaya girerken sağ ayak üzerinde iki kere sekerim.
TAKA: Saçların hep uzun muydu?
AYTEK: Saçlarım yıllardır uzundur. Arada bir iki kez kısalttım ama fazla insan içine çıkmadan yeniden uzattım. 6-7 yıldır bu şekilde… Uzun saçın rahatsızlık vermemesi için saç bandı kullanıyorum. Göztepe maçına kadar mavi bant kullanıyordum. Yenilgiden sonra beyaza döndüm.
TAKA: Bir dahaki yenilgiden sonra mı rengini değiştireceksin?
AYTEK: Beyaza devam, artık puan kaybı yok. Sezon sonuna kadar beyaz banda devam…
Aytek’le buluşmamızdan önce tesislerde karşılaştığımız Kaptan Mehmet Al’dan çok iyi
arkadaş olduklarını bildiğimizden özel bir soru sormasını istiyoruz. Biraz düşündükten sonra, ‘Bebe yağını herkes masaj olurken kullanır, sorun bakalım Aytek ne için kullanıyor (Bir taraftan da saçlarını gösteriyor gülerek…)
Soruyu aynen iletiyoruz Aytek’e…
Tabi, hemen anlıyor sorunun Mehmet’ten geldiğini. ‘Bebe yağını, ıslak dursun diye maçlarda saçıma sürüyorum. Bunu Beşiktaşlı Ekrem’den öğrendim’ diyor Aytek. Onun saçları ıslak duruyordu ve ona nasıl yaptığını sormuş. Avrupa’da futbolcular bebe yağı sürermiş saçlarına. Okurlarımıza da tavsiye ediyor bebe yağını ama sadece maçlarda. Günlük hayatta kullanılırsa saçlar çok yağlı ve itici görünebilirmiş. Bizden uyarması…
Ç.Rizespor dışında Bank Asya’dan bir kadro kurarsan kimleri alırsın?
TAKA: Yavuz Eraydın, İzzet, Ahmet Burak Solakel, Ufukhan, Veli Kızılkaya, Emre Toraman, AYTEK: Ömer Çuğ, Ferhat, Dimitrov, Veysel Cihan, Mbilla (Önder Çengel)
TAKA: Bu yıl ilk iki için hangi takımları şanslı görüyorsun?
AYTEK: Bizden sonra en şanslı takım Kasımpaşa. G.Antep BŞB iyi takım; 3 yıldır beraber oynuyorlar. Boluspor’u ilk iki için şanslı görmüyorum. Adanaspor oturmuş bir takım… ilk 6 için ise Bolu, Akhisar, Göztepe şanslı olabilecek takımlar.
TAKA:Futbolcu olmasaydın hangi mesleği tercih ederdin?
AYTEK: İyi ve başarılı bir öğrenciydim. Aklımda işletme okumak vardı ama Bahçeşehir Ü. Bilgisayar Programcılığı bölümünü kazanmıştım. Antrenmanlar nedeniyle hazırlığı bitirip bıraktım. Bu yıl Açık Öğretime girip İşletme okumak istiyorum.
TAKA: Peki ya futbol sonrası için planların?..
AYTEK: Futbolculuktan sonra da yine futbolun içinde kalmak istiyorum. İyi bir ekiple beraber, iyi ve başarılı bir teknik direktör olmak isterim.
Kısa soru-kısa cevap…
Beğendiğin özelliğin: Hırslı olmam, kaybetmeyi asla kabul edemem. Bu tarafımı beğeniyorum.
Sevmediğin özelliğin: Bütün insanlar hakkında hep iyi düşünüyorum. Bu yüzden çok fazla hayal kırıklığına uğradım.
En çok heyecanlandığın an: Nikah masasında çok heyecanlanmıştım.
Müzikle aran nasıl: Çok severim, dinlerim. En son Sorti’nin (İstanbul’da bir gece kulübü) bir albümü çıkmıştı. Gece kulübü müzikleri; onu aldım.
Sinema…: Eşimle beraber sinemaya giderim. Genelde aksiyon, macera ve politik filmleri severim.
Sevdiğin yemek: Kuru fasulye
Türkiye dışında beğendiğin ülke: İtalya ve İspanya
En çok değer verdiğin kişi: Eşim
Beğendiğin kadın tipi: Minyon, çıtı pıtı, kumral (Eşini tarif ediyor)
Yakışıklı olduğunu düşünüyor musun: Standartlardayım, spor yapıyorum, beğenildiğimi düşünüyorum.
Bikoko: Klas oyuncu
Mehmet Al: Çok iyi dost, özel bir insan
Kayseri: Güzel günler, güzel dostluklar
TAKA: Son olarak taraftarlara ne söylemek istersin? Maçlarda az seyirci olmasını nasıl karşılıyorsun?
AYTEK: Şehirde herkes Rizespor aşığı, hem takıma hem futbolculara sahip çıkıyorlar. Çarşıda pazarda gördükleri zaman ilgi gösteriyor, yardımcı oluyorlar. Ben bütün taraftarlara teşekkür ediyorum ama takıma küsmüşler. Onları takımla barıştırmak bizim elimizde. Galip geldikçe stad dolacak. Bugün 3 bin kişiye oynuyorsak bu rakam galip geldikçe 6 bine çıkacak, 10 bine ve inanıyorum ki, o stadda 15 bin kişiye oynayacağız.
Bizim taraftarımız Süper Ligi hak ediyor. Onlara söz veriyorum; çıkacağız…
Biz de Rizespor’un defans oyuncusu sevgili Aytek’e başarılı bir futbol sezonu geçirerek, şampiyon takımın stoperi olmasını; ayrıca çok sevdiği ailesiyle birlikte uzun ve mutlu bir hayat sürmesini diliyoruz. www.takaonline.com
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.