Nuray Mert’in düşüncelerine katılmasam da, fikir özgürlüğü bağlamında Cumhuriyet Gazetesi tarafından işine verilmesini doğru bulmuyorum” gibi klasik bir cümlenin arkasına sığınmayacağım.      Din adamlarının resmi nikah kıyması, benim içinde absürt bir fikir olmakla birlikte Nuray Mert, genel anlamda düşüncelerine katıldığım ve saygı duyduğum bir köşe yazarıdır.   Ülkemizin adım adım karalığa sürüklendiği bir ortamda, çağdaş yaşamın simgesi olan sosyal liberalizmin ve temsilcilerinin bu şekilde dışlanmasını anlamakta büyük güçlük çektiğimi söylemeliyim.   Adalet Yürüyüşünün henüz mürekkebi kurumadı..!   Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere on binlerce insan, demokrasi ve adalet için 450 km yol yürüdü.     Yürüyenler, salt bir parti, zümre ya da dernek üyeleri değildi. Her birinin ortak paydası, eksikliğinin şiddetle hissedildiği demokrasi ve adalet arayışıydı. Tek bir demokrat unsura dahi ihtiyaç duyulduğu bir ortamda, liberal yazarlara karşı sürdürülen linç kampanyasının kime ne fayda sağlayacağını anlatsalarda öğrensek..(!)      Sosyal medyada ki yorumlara bakınca üzülüyorum.  Hakaret,itibarsızlaştırma,hor görme küçümseme gibi, fikri yoksunluk belirtilerini bünyesinde taşıyan tenkitlerle, liyakat sahibi bir yazara veryansın etmek, kişiyi yüceltmeyeceği gibi tam tersine saygınlığına gölge düşürür.     Bu Nuray Mert meselesi değil.Bu fikir özgürlüğüne, demokrasiye nasıl bakıldığı meselesidir.   Herkes kendi demokrasisini ve adaletini tesis etmeye kalkmasın.Gün gelir gerçek adalete kendisinin de ihtiyaç duyabileceğini unutmasın.   Maalesef, Osmanlıdan miras kalan linç kültürü, iliklerimize kadar işlemiş..!  Demokrat, yurtsever birer birey olarak gören bizler, farklı fikirlere tahammül edemediğimiz gibi hazmedemiyoruz da.  Oysa bize düşen görev, karanlığa karşı geniş çaplı aydınlık bir cephe oluşturmak. Lokal anlamda farklı düşünce beyanında bulunanları linç etmek değil..! Hasan TEMEL