Türkiye de herkes devlet daireleri ve belediyelerin fazla insan çalıştırdığını ve bankamatik memuru ve işçi sayısını konuşur.
Bu ülkenin sorunu bankamatik, memur veya işçi değil. Bu ülkenin sorunu bankamatik zengin sorunu. Üretmeden, sermaya katmadan devlet eliyle zengin olmuş kişi ve ailelere aktarılan zenginlik.
Bu ülkenin sorunu fazla memur veya işçi değil. Beslemesi pahalı şımarık olan bir zengin sorunu. Bakin ülkenin hatırı çok sayılır zenginlerine devlet eli değmemiş bir tane bulamazsınız. Kurulurken den bu güne kadar hiç istisnasız.
Bu ülke bu kadar zengini beslerken yoruluyor, kaldırmıyor bu kadar besleme zengini. İş devletin, sermaye devletin, işletme garantisi devletin, ihracat garantisi devletin, borçları devlet garantisi ile alınmış.
Zengin parasını nerde saklar yurt dışında. Parayı burda kazanır parayı yurt dışında saklar. Yani milliyetçi de değil. Ülke için parmağını kıpırdamaz. Bu kadar besleme zengin olunca ona bu zenginliği sağlayan bürokrat, siyasetçi, sanatçı, haliyle kendi payına düşen kısmı alır.
Sadece onlar mı para sağlayan Avrupa ve Amerika'da ki tefeciler de paradan payını alır. Onlarında kasalarına gider yüklü miktarda para. Sonra döviz kuru artar, sonra zam geldi. Gelecek tabi yığınların cebinden bu kesimlere para aktarmassan bu çark dönmez. Sesleride öyle fazla çıkar ki ülke gündemini kitlerler.
Bu insanları sömürü düzenini değiştirmek adı altında örgütlenmiş ideolojik kesim destekler. Sosyalizm der, hizmet cemaati der, çevre der, hayvan hakları der ki masum bir şekilde inanır insan. En son kaz dağları olayı… İşi Koç Holding verirseniz tık yok. Üniversitesi orman kesmiş tık yok, ne zaman tik var. Komisyon vermeden İHA üretirsen, komisyonu vermeden yerli silah üretirsen, petrol ararsan vay ki vay. Petrolü Türkiye için çıkarmak onların umrumda değil, onlar iş birliği yaptıkları çok uluslu şirketlerin kendilerine verecekleri komisyonu bilirler. Birde şu var ilk taşı atacak olan günahsız bir yönetimde yok, olanlarında gücü yok.