Okullar kapanıyor.
Karne sevinci ve hüznün yine birbiriyle karışacağı şu günlerde, ebeveynler olarak biz de onlara
ortak olacağız...
Çocuklarımıza kulak vermeyeceğiz,onları yetişkin bir birey olarak görmeyeceğiz, geleceklerine
dair düşüncelerini önemsemeyeceğiz, her zaman ki gibi yine karne notlarına hapsolacağız.!
Toplumun temel taşı olan bireyin yetişme tarzı, topluma ve devlete karakter katmakla kalmaz,
aynı zaman da toplumsal gelişime yön verir.
Karakter ve gelişime detay kazandırmak için de,insan davranışlarını gözlemlemekte fayda var.
Malum, her doğan çocuk,korunma ve ahlaki değerlerle büyüme hakkına sahip. Bu hak kullanımı,
başta ebeveynler olmak üzere, devlet sorumluluğundadır.
Ayrıca, mutlu bir birey olarak hayata hazırlama yükümlülüğü de,yine aileye ve devlete aittir.
İlk aşama,aile eğitimidir. Verilen eğitim gelecek nesillere şekil vereceği için, devlet tarafından
bireye sunulan imkanlar önem kazanır.
Nihayetin de, mutlu aile ortamında yetişen ebeveynlerin çocukları da,mutluluktan paylarına
düşeni fazlasıyla alırlar.
Belirsizlik ve istikrarsızlıkla dolu bir coğrafya da yaşıyoruz.Mesleki tercihlerde gençlerin özgür
oldukları söylenemez.
Belirleyici olan ebeveynler olduğu için onlar da ,çocuklarını kazanç getiren meslek dallarına
yönlendiriyorlar.
Bir kesim var ki,risk gerektiren ticari hayattan kesinlikle uzak duruyor.Onlar için sosyal güvence
her şeyden önce gelir.
Devlet memurluğu olmazsa olmazları olduğu gibi,maddi kazançtan ziyade, huzur ortamında
geçmesi muhtemel mazbut bir hayatı tercih ederler.
Mutlu insan hayallerinin peşinden koşan insandır.
Sanat kültür edebiyat ile ilgili meslekler kazanç dışı görüldüğü gibi çocukları bu mesleklerden
uzak tutarak hayallerini çaldığımızı görmek istemiyoruz.
Oysa her çocuğa,hayallerinin peşinden koşma ve devlet tarafından, gelecek kaygısından uzak
kalma fırsatı verilmelidir.
Bizde,Evdeki bulgurdan olmama hali ağır basar.Yeni yetişen nesiller, statükodan yana, değişime
kapalı olurlar.Uzun süreli telkinler inandırıcı bulunmasada zamanla zihinlere kazınır ve değişime
karşı direnç oluşur.
Hülasa, memur zihniyeti ile yetişen nesillerin tercihlerine yapılan müdahaleler, sağlıklı ve mutlu
bir toplumsal yapının oluşumuna mani oluyor.
Gidişatı tersine çevirmek de bizim elimiz de. Yeter ki, çocuklarımızın hayallerine dokunmayalım.
Hasan TEMEL