CHP yine kavga, gürültü, istifa, değişim, düştü, kalktı gündemleri ile çalkalanıyor.
Parti içinde her zaman birileri aykırı olur….
Çıkar, parti hiyerarşisine aykırı laflar söyler veya hareket eder…
Genel başkanlar bazen uyarır ama bazanda arkadaşımızın kişisel görüşü partimizi bağlamaz denir…
CHP’de şimdiler de ise Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı bayrak açılmış durumda!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmayan Kılıçdaroğlu, ittifak üyelerine verdiği tavizlerle de eleştiriliyor.
Ve Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu ifade edip, istifa etmesi gerektiğini söyleyenler var.
Bu konuda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, değişim gerektiğini ifade eden fakat net cümleler kuramayan bir isim.
Her partilinin gönlünden geçen CHP genel başkanlığı olsa gerek. İBB başkan adaylığı ve kazanılması ile şansını hayli kullanan İmamoğlu, bu şansı Cumhurbaşkanlığı adaylığı noktasında devam ettirmek istedi.
Ama olmadı…
Şimdi ise CHP Genel Başkanlığı için denemek istiyor ama zor.
CHP’ye dün gelenin, bugün genel başkan olması zor.
Ekrem İmamoğlu bu gidişle İBB adaylığını kaybedecek. Aday olsa bile seçimleri kaybedecek.
Birde Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, değişim için Ankara’ya yürüyor.
Gülüyorum…
Adam kendi genel başkanına karşı yürüyor.
Daha dün Cumhurbaşkanı olması için çalışmaya çalıştığı adam için yürüyor. Belki de çalışmadı. Kim bilir.
Koskoca ana muhalefet partisi belediye başkanları, temsilcileri genel başkanlarını rencide edercesine hırpalıyor.
Genel başkanına böyle yapan bir yapıya millet nasıl güvensin.
Bu coğrafyada, özellikle milletimizde bir lider sultasına inanış vardır.
MHP’de lider doktrini denen bir inanış.
Bir toplulukta lider tabanı dinler ama ne söylüyorsa emir, kanun kabul edilir ve herkes buna uyarak disiplinli bir şekilde yol alınır.
Ak Parti’de lider doktrini MHP’den de ileride…
Ak Parti’de bir belediye başkanının Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yürüyeceğini düşünemiyorum bile. Adam yürümek için evden çıkamaz, aklına bile getiremez.
İşte bu coğrafyada, bu millet kitlesi ve toplum üzerinde böyle otorite kuran liderleri seviyor.
Diğer türlü olan görüntüyü kendi aralarında dahi anlaşamıyorlar olarak algılayarak oy vermiyor.
CHP’liler her ne kadar parti içi demokrasiden şikayet etse bile, CHP’deki demokrasi anlayışı Türkiye standartlarının üstünde…
Aslında CHP’deki bu kavga görüntülerinin asıl nedeni, düşünce ve ifade özgürlüğünün alabildiğine geniş olmasından kaynaklanıyor. Herkes herkese, her şeyi söyleyebiliyor. Diğeri de cevap verince kamuoyuna kavga görüntüsü yansıyor.
Aslında bu kavga değil… Bir ileri demokrasi örneği…
Türkiye bunu anlamıyor. Niye?
Çünkü Türkiye’deki demokrasi anlayışı halen daha ikinci sınıf… Onun için... CHP’deki demokrasi anlayışı Türkiye standartlarının üstünde… Dolayısı ile CHP’de yaşanan tartışmaları, demokrasi işleyişini Türk vatandaşı kavga olarak algılıyor.
Bu nedenle CHP, demokrasi anlayışını Türkiye standartlarına indirgemeli… Alabildiğine ifade özgürlüğü, partiye zarar verme noktasında ise bu duruma müdahale edilmeli. Zarar verici hareket ve davranışlar disiplinize edilmeli.
Özgürlüğün tanımındaki sınır, başkasının özgürlüğünü tehdit etme noktasıdır. CHP'de demokrasi ve ifade özgürlüğü kurumsal yapıya zarar verme noktasında durdurulmadır. Zarar verenler gerekirse ihraç edilmelidir.
Bu benim CHP üzerindeki düşüncelerimden biri... Katılan olur veya olmaz bilemem!