Görülen o ki, algı yönetimi üzerine politika üretmekte uzman olan AKP,emeklileri ve sistemin sigortası olarak gördüğü 50+1 kuralını yerel seçim malzemesi yapacak!
Bu nedenle, var olan siyasi kaosa derinlik kazandırarak, başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Adana,Antalya,Mersin gibi büyük kent belediyelerini geri almaya çalışacak.Emeklilerin ve ortağı MHP’nin niyet okumaları da, AKP’nin yerel seçim başarısını/başarısızlığını tayin edecek.
İzninizle bu iki konuyu biraz açarak düşüncelerimi birkaç kelamla sizinle paylaşmaya çalışayım.
Emekliye Ceza…
Ortalama 70-90 yıl zaman aralığında değişkenlik gösteren yaşam süresinin en verimli dönemi çalışmakla geçer.
Yasalarla belirlenmiş aktif çalışma süresi içinde ödenen sigorta primleri, emekliliğin teminatı olur.
Fakat benim ülkem de emekli,’Nas, Faiz Sebep Enflasyon Netice’gibi iktisat bilimini inkar eden ekonomi politikaları ile ezildikçe ezildi.
Yerel seçime dört ay kala ağza bal çalmaktan öteye geçmeyen 5 bin TL ikramiye adı altında sus payı ile caka satan AKP ise seçim ekonomisinin ilk adımını da böylece atmış oldu.
İkinci adım ise Ocak’ da!
Şayet maaş zammı yılda bir kere olursa ,ocak ayında %50 üzerinde yapılacak bir artış, emeklinin aklını karıştırmakla kalmaz, yerel seçimde tercihini bir kez daha AKP’den yana kullanabilir.
Oysa niçin çalıştığını sormayan ama çalıştığı için çalışmayan emekliye verdiği 5 bin TL sus payını çok gören hükümet, çalışan emekliyi cezalandırdı.
Çünkü AKP, nede olsa, boş vaatlere inanmaya amade bir emekli tayfası olduğunu çok iyi biliyor.
Bu nedenle, alım gücü kalmayan emekli, yine tahmini% 50 üstü bir zammı ‘hak-bayram’ olarak görecek ve hakkı olan asgari ücret üstü bir maaş hayalini dahi kurmaktan uzak tutulacak!
50+1 ve MHP…
Ne diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan?
“50+1 kuralı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin omurgasıdır ve tartışmaya açılması sisteme zarar verir.”
Ya bugün?
50+1 kuralı tartışmaya açılsın ve çoğunluğu alan kazansın.”
Doğrusu “yaman çelişki”
Peki,ne oldu da yüz seksen derece bir dönüşle sahiplenmiş olduğu bu kuralı değiştirmek istiyor Erdoğan!
50+1’in arka planında ne gibi hesaplar yatıyor bilmek mümkün değil ama buna kafa yormak her bireyin olduğu gibi muhalefetinde en doğal hakkı.
50+1 kural değişikliğine gerekçe olarak da “ seri seçim, partileri yanlış yollara sevkten koruma ve kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan ittifakları” gösteriyor.
Lakin bu gerekçeler, sistem değil sistemsizlik üzerine bina edilen mevcut rejimde hiç kimseye inandırıcı gelmediği için kabul görmüyor.
Genel kanı,’MHP’den kurtulmak,ömür boyu sürecek Erdoğan tipi bir Anayasa hazırlığına zemin hazırlamak ve seçim öncesinde halkı gerçek sorunlardan uzak tutmak için gündem değiştirmek ‘ olduğu yönünde.
MHP ise, kendi için hayati öneme sahip bir kural değişikliğinin, kendileriyle istişare edilmeden kamuoyu ile paylaşılmasını içine sindiremediğinden olacak çok sert tepki gösterdi.
Sürpriz olmayan bu tepkiye alkış tutan Davutoğlu ve Karamollaoğlu 50+1 kuralının devamında MHP ile çıkar ortaklaşmasına girdi.
Çünkü 50+1 kuralı “ismi olup cismi olmayan” partilere hak etmedikleri büyük avantajlar sunan ve parti çıkarlarını ülke çıkarlarının önüne koyan bir düzenleme.
Diğer yandan MHP baskısı Erdoğan’nın canını çok sıkmış olacak ki, teslimiyet zincirini kırmak ve hayalini kurduğu manevra kabiliyetini genişletmek istiyor.
İşin özeti, %30’lar seviyesine gerileyen AKP, iktidarda kalmayı sürdürme amacında ve bu yolun da “çoğunluğu alanın kazanan olduğu” bir sisteme geçişte görüyor.
CHP ise haklı olarak, kural değişikliğinden ziyade Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iflası üzerinden Erdoğan’a yürüyerek, siyasi rant devşirmeye çalışıyor.
Sürekli kan kaybeden AKP’yi gördükçe, 50+1’e esneklik kazandırılmasına benim gibi, CHP’nin de karşı çıkacağını düşünmüyorum.
Bakalım zaman ne gösterecek, iyisi mi izlemeye devam edelim.
Hasan TEMEL