Sosyal demokrat bir yurttaş olmam hasebiyle, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçiminde gönlüm Demokrat aday Harris’den yanaydı ama kazanan,siyaset bilimcilerin bile ne yapacağını öngöremediği Donald Trumpoldu. Senelik ortalama enflasyonun 2,1 ve büyüme hızının2,5 in altına düşmediği bir ülkede iktidar değişimi yaşandı. İktisadi göstergeler seçmenlerce dikkate alınmadığı içindir ki, insan beynini tırmalayan bu sonuç kamuoyunun ortak paydasına dönüştü.Zamanla bu tezatlık, süreç içinde şüphesiz ki hem sömürgeci emperyalist ülkeleri hem de geri kalmış ülkeleri etkileyecek. İlk işaretide seçim sonrası yaptığı zafer konuşmasında daha iyi daha gelişmişmiş ve altın çağını yaşayan bir ABD gibi mesnetsiz vaatler silsilesi ile gizemini koruması oldu.
Ayrıca, ABD’yi büyüten,demokratik kurumlarla arası iyi olmayan Trump gibi siyaseten yetersiz görülen bir fenomene ABD’nin teslim edilmesi yeterince anlamlandırılamadı.
Amerika, her ne kadar yayılmacı, sömürgeci, emperyalist bir devlet olsa da kurum ve kurum kararlarına sadakatiyle bence dünyanın en demokrat ülkesi.Bu nedenle demokrasi ile barışık olmayan Trump,ın, devlet yapısına zarar verici girişimlerden uzak kalacağını düşünmüyorum. Siyasi analistlerle hemfikir olduğum bu görüşün doğruluğu, bir diğer emperyal güç olan Rusya devlet başkanı Putin’inde tercihinin Trump’tan yana olmasıyla kanıtlandı.Özet olarak,ara dönem sonrası ikinci kez seçilen Başkan Trump, bence demokratik kurumlara zarar vermekle kalmayacak dünyanın yakıcı siyasi ateşini de yükseltecek!
Böylece, devletler arası anlaşmazlıklar ve kan- gözyaşının eksilmediği ve aksine artış gösterdiği karmaşık bir dünya da bizi bekliyor olacak.Bir nevi denetleme görevi olan Senato’nun da demokratlardan cumhuriyetçilere geçmesi Trump ’a daha özgür hareket alanı açtı. Kısaca düşük gelir seviyesine sahip seçmenler, Trump’a destek çıkmakla yeni vergi salımları ile yüzleşmeye ve kendi yoksulluklarının derinleşmesine hazırlıklı olsunlar.
Türkiye-ABD ilişkilerine gelince, Avrupa’da ABD Başkanı Biden ile Türkiye ve Macaristan devlet başkanları arasında esen soğuk rüzgarlar bu iki devlet başkanının Biden ile görüşmesine engel olmuştu.
Şimdi bu iki devlet başkanı ile benzerlik taşıyan davranışlara sahip bir Başkanın varlığı, Erdoğan ve Orban ile sağlanacak sıcak ilişkilerin ülke çıkarları açısından nasıl sonuç vereceğini göreceğiz. Trump’ın ileride, çok şey söyleyen,söylediklerinin arkasında durmayan ve sürekli kamuoyunu meşgul eden popülist bir lider olarak hatırlanacağını düşünüyorum. Teşbih de hata olmaz derler ya ben, yeni ABD Başkanı Trump politikalarını, türünün ve sıradaki parçanın belli olmadığı bir “karışık kaset” gibi görüyorum.Umutlu değilim ama piyasaya sürülen ve seçmen tercihi olan bu ‘karışık kaset’,bakalım dünyaya ne getirip ne götürecek, izleyelim.
Hasan TEMEL