Geçtiğimiz Pazar günü “CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ İÇİN BU ACELE NİYE?” başlığı ile bir köşe yazısı kaleme aldık. Ardından Salı ve Çarşamba günleri bu yazımız paralelinde gelişmeler yaşandı. Yazımızın özeti şöyle idi: “Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turu 2028 yılı mayıs ayında yapılacak.  Yani daha üç yıldan fazla bir zaman var. İmamoğlu adaylığını açıklayarak, devam edebilecek yargı süreçlerinde aday olduğum için önümü kesmek istiyorlar algısı ile mağduriyet ortaya koymak istiyor olabilir. Parti içinde tek güç olmak ve ilerleyen zamanda çıkacak başka adayların önünü kesmek. Bu işler zorlamadan, mücadele etmeden, bedel ödemeden gerçekleşmiyor.” Bu öngörümden sonra Salı günü Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diploma iptal edildi. Cumhurbaşkanı adayı olmak için dört yıllık bir bölümden mezun olduğunu gösteren diploma gerekli. Bu diploma olmayınca, belediye başkanı, milletvekili adayı olabilirsin ama Cumhurbaşkanı adayı olamazsın. Çarşamba sabahı da İmamoğlu yolsuzluk ve terör iddiaları ile gözaltına aldındı ve Pazar günü yolsuzluk iddiasından tutuklandı, terör iddiasından tutuksuzluk verildi. Şimdi ne olacak? Tutuklama terör iddiasından yapılsa idi İBB’ye büyük ihtimalle İstanbul Valisi kayyum olarak atanacaktı. Tutuklama yolsuzluk iddiasından olunca meclis üyeleri arasından Belediye Başkan Vekili seçilecek. İBB meclisinde çoğunluk CHP’de olduğundan yine CHP’li bir meclis üyesi vekil seçilecek. Ama bazı hukukçular bu durumda da kayyum olabilir diye içtihatlara bakmak gerektiğini konuşuyorlar. Devamında mahkemeler epey süreceğe benziyor. Diploma ve diğer davalar süreç alacak. İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı şu anda belirsiz bir durumda! Evet başta yazdığımız gibi İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan etmesi için CHP genel merkezi tarafından bu Pazar ön seçim organize edilmişti. Ön seçim gerçekleşiyor ve İmamoğlu ön seçimde tek aday. Parti içi ön seçimde İmamoğlu aday olarak çıkacak ama öncesinde yaşanan gelişmeler bu durumu ortada bırakacak gibi görülüyor. İmamoğlu bazı şeylerin önünü almadan, şimdilik İmamoğlu’nun önü alınmış gibi görülüyor. Siyasette bedel ödemeden bir yere gelemezsin. Siyasette meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili, bakan olurken de bazen bazı bedelleri ödersin. Çocukluğunda yaptığın işler bile piyasaya dökülebilir. Ama en büyük bedeli devletin başına gelmek için uğraştığında ödersin. Bu bedeli öderken kaybolup gidebilirsinde… Geçmişte Başbakan Adnan Menderes, devletin başında iken darbe ile indirilip idam edildi. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan yaşanan darbe sonrası yıllarca siyasi yasaklı kaldılar. Ama yıllar sonra devletin başına yine geldiler. Recep Tayyip Erdoğan okuduğu bir şiir yüzünden İBB başkanlığından alınarak hapis yattı, yıllarca siyasi yasaklı oldu. Ama şu anda 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Yukarıdaki isimlerin hepsinin siyasi bir misyonu vardı. Arkasında partileri ve kitleleri vardı. İmamoğlu bedel mi ödüyor, kaybolup gidiyor mu zaman gösterecek. İmamoğlu’nun her ne kadar arkasında bir kitle olsa da parti içinde muhaliflerinin de olduğu görülüyor. Ayrıca CHP’de 15 gün sonra genel başkan seçimli bir de kurultay gerçekleşecek. Parti Meclisi değişecektir. Bu sürece İmamoğlu müdahil olabilecek mi bekleyip görülecek. Ayrıca Kurultay’da Kemal Kılıçdaroğlu sürpriz olarak aday çıkabilir mi? Bekleyip göreceğiz… Hukuki bir süreç devam ediyor. Sağduyulu bir şekilde hukuki süreç takip edilmeli. Şu anda kesinleşmiş bir suç yok,  her şey iddia... Hukukta suçsuzluk karinesi işliyor...