Spor ve siyaset, işin uzmanı olsun veya olmasın, herkesin konuşma hakkını kendinde gördüğü iki alandır. Bilgi sahibi olmadan, sokaktaki her kişi spor ile siyaset alanında rahatlıkla fikir beyan edebilir.
Asıl problem, spor ile siyaset uzmanlarının sözlerine itibar edilmemesidir, onların konuştuklarının göz ardı edilmesidir. Sonunda da, uzmanların sözleri ciddiye alınmayınca, istenmeyen sonuçlar gerçekleşiyor.
Spor ile siyaset iç içedir.
Biri diğerine şu veya bu şekilde tesir eder. Spor bir ülkenin bütününü ilgilendirir. Sağlık için, eğlence için, kazanç için spordan yararlanmak mümkündür. Sporun çeşitli branşları ülkenin can damarını meydana getirir. Spor deyince özellikle futbol akla geliyor. Ülkemizde de futbol ağırlığını her alanda hissettiriyor. Tarafları futbol ile oyalamak, kişileri maçlara yönlendirmek bireysel dertleri unutturmak için bir metottur. Futbolun ağırlığı sebebiyle kişiler meşhur oluyor, onları herkes tanıyor. Zaten birçok işadamı ve siyasetçi, bu amaçla futbol yöneticiliğine soyunduğu ileri sürülüyor.
Siyaset ve siyasetçi, vatandaşların devletle arasındaki bağı sağlayan bir öğedir. Gerek ulusal birliğin sağlanmasında gerekse vatan savunmasında spor en etkili vasıtalardan birisidir. Siyaset kurumundaki seçim ve bir anlamda sınav sporda da geçerli olmalıdır. Sosyoekonomik ve kültürel yönden geri bıraktırılmış kesimin evlatları sınav sayesinde yeteneklerini ortaya koyabilirler, problemleri fırsata dönüştürebilirler. Bunun örnekleri spor ve siyaset alanında çok sayıdadır.
Bizim arzumuz ve ihtiyacımız tabandan gelen yıldızların sınav ve seçim sistemine sahip çıkmasıdır. Sanatçıların ve sporcuların oylarının rengini belli etmesi ve dile getirmesi son derece doğaldır ve demokratik bir haktır. Hiç kimsenin “bu hakkı dile getirmeyi” yüce kavramlarla sulandırmaya hakkı yoktur. Sonuç: “Sıradan vatandaşların demokrasinin erdemine inanmaları şarttır. Bunun da yolu “seçim ve sınav” kurumuna sahip çıkmaktan geçer.”