Seçim bitti…
Artık sonuçlar üzerinden bir değerlendirme yapma vakti...
Kazanan-kaybeden,herkes tahmin fukaralığına soyundu..!
En çok fukaralık yaşayanda Anket Şirketleri..!
Malum tartışmalara sebep olan 1 Kasım seçimlerinde, halkın iradesi, AKP %49.5 , CHP %25.3 , MHP % 11.9, BDP %10.8 , SP %0.7 şeklinde tecelli etti…
Söze, Adalet ve Kalkınma Partisini, seçim başarısından dolayı kutlayarak başlayalım.
Öncelikle, ortaya çıkan siyasi tablo, bizi memnun etmiş olmayabilir…
Bu memnuniyetsizlik,seçimlerin ülkemize hayırlı olmasını dilemeyi engellemediği gibi bizim yurttaşlık görevimiz…
Şimdi, şekillenen tablo üzerinden, siyasi partilerimizin her birini tek tek ele alma vakti…
Ve, partilere yönelik,, övgü- yergi ve çıkışa ilişkin naçizane düşüncelerimizi de sizlerle paylaşmaya çalışalım.
‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ seçimin tek galibi…
Seçimin tek galibi,şüphesiz ki AKP oldu…
Tüm tahminleri alt üst eden sonuçların, AKP’de de şaşkınlık yarattığını söyleyebiliriz…
Hatırlarsanız,7 Haziran sonrası Selahattin Demirtaş, emanet oylarla ilgili bir açıklama yapmıştı…
Bu açıklamayla dikkatleri üzerine çeken HDP olurken, AKP’den giden oyların da emanet olduğunu galiba unuttuk…
Haziranda yaşanan düşüş, seçmenin AKP’den kopuşunun başlangıcı olarak görüldü…
Seçmenin bu tepkisi, bir kişi hariç,taraflı tarafsız herkesin yanılgısını derinleştirdi...
O’da, AKP adına çalışan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil…
Terör tavan yapmış, ortalık kan gölüne dönmüş, HDP ise PKK karşısında ki silik tavrından kendini bir türlü kurtaramıyor…
MHP’nin ise kendine rehber edindiği her öneriye karşı “Hayır”cı uzlaşmaz politikaları dillere destan oldu..!
CHP’de, güven sorunu eşiğini aşamayınca, halk çözümü, HDP ve MHP ye giden emanet oyların AKP’ye dönüşünde buldu…
Oysa bu süreçte teröre 400’e yakın can kurban verildi..!
Temel meselelerde dahi sürekli aldatılmaktan yakınan iktidarın ,güvenlik zafiyeti içinde olmasının görülememesi şaşırtıcı..!
Bu da bize, toplumun bir parçası olarak korkularımıza mahkum olduğumuzu gösterdi..!
AKP artık tek başına iktidar olduğuna göre izleyeceği politika önem kazanıyor…
Geçmişte olduğu gibi gerilimden beslenen, toplumu kutuplaştıran politikalarını mı sürdürecek ,yoksa yumuşama siyasetine mi soyunacak..!
Parlamenter demokrasi yolunda oluşan tahribatın onarılması yönünde bir çalışma içine girecek mi..?
Yoksa, Cumhurbaşkanının hayallerini süsleyen, başkanlık sistemine kan taşımaya devam mı edecek..?
Bu ve buna benzer sorular çoğaltılabilir..
Şahsi kanaatim, gerilim politikalarının sürdürüleceği…
Başbakan’ın, Cumhurbakanı’na mesafe koyamayacağı ve Başkanlık özleminin yeniden depreşeceği yönünde…
Çünkü toplumsal kutuplaşma, öylesine kök saldı ki, iki paket makarna-bulgur, bir torba kömür muhabbetleri artık son buldu…
AKP seçmeninde oluşan sürekli kazanma duygusu, ezilen yoksul kesimlerin çıkarlarının önüne geçine olanlar oldu zaten..!
‘Cumhuriyet Halk Partisi’ yine bekleme odasında..!
CHP ise yerinde saymaya devam ediyor…
Deniz Baykal döneminde %20 bandına çakılıp kalan CHP de yeni durak %25 oldu..!
Sn.Kemal Kıçdaroğlu diyor ki…
“Az da olsa oy artışımız, başarılı olduğumuzu göstermez…
CHP’de yaşanan değişim olumludur ve devam edecektir...
Mazlumun yanındayız…
Diğer partilerin düşük oy almaları sorumluluklarımızı arttırıyor..
Hukukun üstünlüğü CHP tarafından korunacak ve bundan kimse kaygı duymasın.”
Söylenen her cümlenin altına imzamı atabilirim…
Ama…
Her seçim sonrası başarısız parti liderlerinden istifa beklenir…
Genel de karşılık bulmayan boş bir beklenti olarak zamanla küllenip gider..!
Neden mi..?
Neden olacak,yarım yamalak varlığını sürdürmeye çalışan topal demokrasimizin bir ürünü de ondan…
Genel Başkanların istifasını istemek benim haddim değil…
Fakat,başarısız olan kadroların görev alanlarını boşaltmalarını siyaseten etik bulurum…
Üç ay sonra CHP Olağan kurultay var…
An itibarıyla, Genel Başkan Sn.Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifasını doğru bulmam…
Ama başarısız olduğunu kabul eden bir liderin, Kurultayda aday olup olmayacağını bilmek örgütün en doğal hakkı…
Bunu duyamamak şeffaf siyaset anlayışını zedeliyor…
CHP’nin sorunu Genel Başkan ve parti organlarının değişimi ile sınırlı olamayacak kadar büyük…
Defalarca yaşanan kadro değişimlerinin fayda sağlamadığını çok gördük…
Parti içi muhalefetin, siz gidin biz gelelim anlayışı aklı-selim siyasetçileri düşündürüyor…
CHP’nin yapacağı ilk iş “Güvenilirlik”sorununu çözmek olmalı…
Türk halkı, CHP içinde yaşanan tartışmaların siyasi bir mücadele olduğunu düşünmüyor…
Bunu, post kavgası olarak gördüğünden olacak,bir türlü bekleme odasından çıkmasına izin vermiyor…
Parti tüzüğü, partinin sosyal demokrat,Ulusalcı-Kemalist bir parti olduğunu söyler...
Sakın buradan farklılıkların tasfiye edilmesi gerekliliği fikri çıkarılmaya çalışılmasın…
Tek istediğim partinin “İdeolojik Kimlik”li bir yapıya kavuşturulmasıdır.
Çünkü ideolojik kimlik, örgütsel bütünlüğü sağladığı gibi güven güven duygusununda pekişmesine katkı sağlar.
Bir diğer önemli sorun, Tüzükten kaynaklanan “Parti İçi Demokrasi” uygulamaları…
Tartışmalara mahal veren bu aksaklık,örgütsel kırılmalara sebep olurken, negatif anlamda sandık güvenliği tehdit etmektedir..
Üyeye güven esas olmalıdır…
Partinin bütün yönetim kadroları üyeler tarafından belirlenmelidir.
‘Milliyetçi Hareket Partisi’ sınıfta kaldı..!
Hiçbir güç, bir partiye durup dururken, birkaç ay içinde dört puan kayıp verdiremez..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dışında..!
Tüm Türkiye ve özellikle parti üyeleri, genel başkanın istifasına kilitlenmişti..!
Beklenen olmadı…
“MHP örgütlerinin dimdik ayakta olduğu…
Örgütlerin aynı kararlılıkla mücadelesini sürdürüleceği” gibi parti örgütünde hayal kırıklığı yaratanı bir açıklama geldi.
Ülkemiz demokrasi çarpık bir demokrasi…
Bu çarpıklığa uygun siyasetçi profilleri varlıklarını sürdürdüğü için çok da şaşmamak gerekir…
MHP’ de aynen CHP’ gibi , yapısal ve ideolojik sorunlarla boğuşuyor...
Seçmen kitlesi ve parti programı arasında uyum yok…
İdeolojik olarak salt milliyetçilik üzerinden politika yürütmekte partiyi sınırlamakta...
Türkiye bir mozaiktir…
Sadece Türklük üzerinden milliyetçi bir siyaset geliştirmek yanlış bir tercih...
Bunun en somut göstergesi de sürekli baraj çevresinde gelgitler yaşayan bir parti konumundan kurtulamamak..
‘Halkların Demokratik Partisi’ rüştünü ispatlama cesaretini gösteremedi…
Barışa duyulan özlem Halkların Demokratik Partisini çekim merkezi yapmıştı…
%100 oy artışının mimarlarının da, sol-sosyalistler ve geçmişte AKP’ye oy veren Kürt yurttaşlarımız olduğunu biliyoruz…
Bu başarı HDP’yi rehavete sokarken sebebi ne olursa olsun seçimlere asılmadılar…
Tırmanan terör olaylarına karşı gereken tavrı sergilemedikleri algısı kamuoyunda alıcı buldu…
Karşılığı da baraj altında kalma korkusuyla yüzleşmek oldu diyebiliriz.
Kürt halkı, 35 yıldır süren terörden yılmış durumda..
Artık, sivil ve askerin ölmediği,çocuklarının dağa çıkmadığı bir yaşam istiyor...
Çözümü, barış sürecinin dolaptan çıkarılarak tamamlanmasında görüyor.
Güçlü bir HDP’nin barış sürecine katkısı da güçlü olacaktır.
Bu da PKK ile arasına mesafe koyması,organik bağını koparması ve seçmenle ilişkilerini güçlendirmesinden geçer…
HDP legal bir parti olarak mecliste yerini almış durumda...
PKK terör örgütünün eylemleri karşısında net bir tavır sergilemekten uzak bir görüntü içinde…
İnandırıcılığını kaybetmesi nedeniyle ivme kaybının süreceğini gösteriyor…
Kısacası HDP’nin geleceği kendi ellerinde.
‘Saadet Partisi’ inandırıcılığını kaybetti…
Sağlam ve adil bir ideolojiye dayandıkları iddiası içinde oldular hep…
Fakat,her seçimden sonra biraz daha kan kaybına uğramış bir konuma düştüler.
Tabanına AKP’den farklı olduklarını ispatlama çabası içinde oldular…
Ama nafile…
Seçmen tabanını inandırmaktan çok uzak bir görüntü veriyorlar…
Seçmen tabanına sahip çıkma becerisinden yoksun bir parti …
Yöneticilerinin istifası çözüm olamaz…
Radikal çözümlerin devreye sokulması acil bir ihtiyaç olarak ortada duruyor.
Sadece gören gözlere ihtiyaç var..!
Ve siyaset tarihinden silinen diğer partiler..
Adeta her biri için bir yok oluş hikayesi yazmak, gelecek nesillere taşınması açısından önemli…
Bunun dışında ne söylenebilir ki.
Sonuç…
AKP dersine iyi çalışmış...
CHP, ekonomik vaatlerini iktidar partisine kaptırmış olacak ki, halk yeni bir maceraya sürüklenmeyi göze alamadı…
Kürt halkı terörden yılmış durumda...
Saadet ve BBP seçmeni kendini AKP’ de buldu…
Korku, her alanda egemen olmuş…
Bu karmaşık ortamda halk huzur peşinde…
Huzuru da, her zaman olduğu gibi yine teslimiyette buluyor..!
Ne denebilir ki…
Hasan TEMEL