Tayyip Erdoğan Ankara’dan umudunu kesmiş olmalı ki,Murat Kurum’a gösterdiği ilgiyi Turgut Altınok’tan esirgiyor!    Varsa yoksa İstanbul!      Henüz sahaya inmemiş olsa da, sınırsız devlet imkanlarını seferber ederek yeniden İstanbul’a kavuşmanın hayalini kuruyor!                Ama işi hiç de kolay değil.      Çünkü Kurum gibi düşük profilli bir adayla seçimden muzaffer çıkmak bana gerçekçi gelmiyor.       Üstelik, mayası tutmuş Kent Uzlaşısı politikası ile kendinden emin, ikna kabiliyeti yüksek, hiç olmadık kadar güçlü ve dirençli bir İmamoğlu gerçeği varken.      Kırk yıldır siyaseti yakından takip ederim.     Adaylar arasında dengesizliğin bu boyutta seyrettiği bir yarışa hiç tanık olmadım!   Murat Kurum, İBB Başkan Adayı değil de,üstüne ‘devlet adamlığı’ sinmiş silik bir politikacı sanki. Kendini ifade etmekte zorlanıyor.  Efektif bir dile sahip olmadığı için de Erdoğan’ın ayrıştırıcı,kırıcı ve tehditkar dili ile ortaklaşma çabası ters tepiyor!  Gözle görülür olan bu uyumsuzluk, İmamoğlu’nun değirmenine su taşımaktan öteye geçmiyor.   İsterseniz Erdoğan ile devam edelim.          İmamoğlu’nun rakibim diye ima ettiği Erdoğan,ın yerel seçime has köklü bir strateji değişikliğine gittiği görülüyor.  Malum, güle oynaya kazandığı seçimler de milli iradeye methiyeler düzüyordu!      Ya bugün?       Bugün ise memleketin dört bir yanında tehditler savuruyor!          “Ülkeyi biz yönetiyoruz,        hizmet istiyorsanız bize oy vermelisiniz,    vermezseniz hizmet alamazsınız” minvalinde ki tehditlerle, milli iradeye açıkça ayar vermeye çalışıyor.  Bu dil,siyaset üretememenin bir itirafı ve iktidarı kaybetme korkusunun dışa vurumu değil de nedir acaba?                                                                                                                                                                                                         Malum, Kurum iyi bir hatip değil.       Kendini ifade etmekte zorlanıyor.      Erdoğan söylemleri taklitçiliğiyle, olmayan liderlik havasını yakalamak için çırpınıp duruyor!           Ama nafile!       Kendi tabanına bile “bu kadarı da olmaz” dedirten gaflarıyla gündem olmaya devam ediyor.        İmamoğlu gibi bir fenomen karşısında siyaseten ezildikçe eziliyor!      Erdoğan’da Kurum’un sebebiyet verdiği tahribatı, “zat-zevat” söylemiyle gidermeye ve medya sansürü yoluyla da İmamoğlu –seçmen bağını zayıflatmaya çalışıyor.      Bence manasız bir çaba.   Bu çaba seçmene ister istemez, AKP’nin İstanbul adayı Kurum’mu yoksa Erdoğan’mı sorusunu sorduruyor.     Yine de İmamoğlu için kolay bir seçim olmayacak.       Çünkü, kutuplaşma siyasetine esir düşen seçmenin tek doğrusu, Erdoğan’a ve iktidarına sahip çıkmaktan ibaret.              Son söz yine milletin olacak.     Dağılan Millet İttifakı,     ve yara alan Cumhur İttifakında yer alan bir kısım seçmen,tercih değişikliğiyle seçime doğrudan etki edecek.  Bu nedenle,,İYİ ,YRP,ZP ve DEM partili olan bu seçmenlerin İmamoğlu ve Kurum’ un işini ne ölçü de zorlaştıracağını ya da kolaylaştıracağını görmek, ancak sandıkta mümkün olacak. Hasan TEMEL