Özgecan kızımızın hunharca katli, “kadına yönelik şiddet” uygulamalarının son halkası olmasa da toplumda yarattığı infial, iktidar partisi AKP’ye ciddi bir ikaz niteliğinde oldu.
Sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği protesto etkinliklerinin, “toplumsal huzuru bozma” eylemleri olarak görülmesi, AKP iktidarına has bir değerlendirme olsa gerek.
Hafızamızı biraz zorlayacak olursak, her Cuma çıkışlarında ve Üniversite kapılarında, bir grup solcu öğrencilerinde desteği ile gerçekleşen türban eylemlerini hatırlamamak elde değil.
Bu eylemleri demokratik bir hak olarak gören AKP iktidarı, bugün, STK’ların bu haklı mücadelesini, toplumsal huzursuzluğun sebebi olarak göstermeye çalıştığını görüyoruz.
Asıl gülünç olan, yaratmaya çalıştığı algı politikalarının bir parçası olarak, insanı hayretler içinde bırakan, sokak eylemlerinin müsebbibi olarak CHP’ni göstermeye çalışmasıdır.
Oysa CHP’nin siyasi mücadelesinde yaşadığı en temel eksikliklerden ve eleştirilere maruz kaldığı konulardan biri, sokağa yeteri kadar çıkmaması olduğu gerçeğidir.
AKP, bu söylemleriyle, kendi tabanını kemikleştirmek, CHP’yi toplum nezdinde itibarsızlaştırmak ve yaratılan algı politikaları yoluyla halkın dikkatinin dağıtılmasını hedeflemektedir.
Görünen o ki, AKP, seçim günü yaklaştıkça, her seçim döneminde olduğu gibi, suni gündemler yaratacak ve gerilimden ve toplumsal kutuplaşmalardan medet umar politikalarını sürdürecek.
Artık, AKP iktidarının, demokratik bir hak olan sokak eylemlerinden korkar hale geldiği ve bu korkunun her geçen gün biraz daha arttığını gözlemlemek hiç de zor değil.
İktidar, kendini yeteri kadar güven içinde hissetmediği için, kendisini koruyacak yasalar için faşizan önlemleri arttırmak suretiyle aşacağını düşünmektedir.
Demokratikleşme hamlesi olarak görülen referandum yoluyla bağımsızlığı yok edilen HSYK ve AYM’inde yapılan yapısal değişikliklerinin kendilerine hizmet noktasında yetersizliği kısa sürede görüldü.!
Devletin hakim ve savcılarına hükmedemeyen AKP, yargının yetkilerini ‘İç güvenlik yasası’ adı altında toplayarak kendi güvenliğini sağlama telaşı içine düştüğünü görüyoruz.
Sonuç olarak Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını ,sokak korkusu sarmış durumda..!Sanal olaylar yaratıp kitlelere korku salma yoluyla toplumu sindirme telaşı içine düştükleri görülüyor.
“Şah Fırat Operasyonu” ise başlı başına bir komedi. Vatan toprağının terk edilmesinin, büyük bir zafer gibi halka yutturulmaya çalışılması, insanların aklıyla alay etmek gibi bir şey. Bu konuya şimdilik girmeyelim çünkü ayrı bir yazı konusu.Saygılarımla.
Hasan TEMEL