merkez
Hasan TEMEL
Köşe Yazarı
Hasan TEMEL
 

Ali Babacan Rüzgarı!

Doğal depremler gibi siyasi depremler de yıkıcı olur...  Doğal depremler zengin-yoksul ayırt etmeksizin, insanlara eşit mesafede durur! Siyasi depremler ise adil değildir...  Hele hele bizim gibi az gelişmiş demokrasilerde, yoksul halkları hedef alır...    ”Filler tepişir,çimenler ezilir.” Misali…   Geçenlerde Habertürk’te yayınlandı…    Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” programıydı…                   Programa konuk olan Ali Babacan’nın, yeni parti ile ilgili açıklamaları büyük yankı uyandırdı...  Yakın zamanda deprem etkisi yaratacağı kesin…           Demokrasi aşığı insanların yüreğine su serptiğini söylemek abartı olmaz…    Hak,hukuk,adalet gibi kavramlara karşı duyarlıydı…       Duyarlılığını parlamenter sistemle taçlandırınca, sol çevrelerin de beğenisini kazanmış oldu...          AB’nin, bir çağdaşlık projesi olduğuna inanan bir birey olarak…                        Avrupa Birliği politikalarını içselleştiren çizgisiyle, herkes gibi beni de heyecanlandırdı...          O Ali Babacan ki, AKP’nin on yedi yıllık iktidar dönemin önemli bir aktörüydü...             Halka, acı reçete içiren ekonomi politikalarının, bire bir uygulayıcısıydı...İçirile acı reçetenin ,hesabını sormak her bireyin en doğal hakkıdır..               Babacan’da geçmişe dönük mutlaka, hesabını vermek ve özeleştirisini yapmak zorundadır…   Yeni yıla kadar kurulacağı müjdelenen yeni partinin adı merak ediliyor…   Varsın edilsin…  Babacan’da, aynen Kılıçdaroğlu gibi, Erdoğan’ın radarına girmiş durumda…     Klasikleşen itibarsızlaştırma yaftalamaları onu bekliyor!      Çünkü, kurulacak yeni partiden ,gizlemeye çalışsa da, partisi adına endişe duyuyor...           Sağda halkın ihtiyaçlarına cevap verecek bir parti yok…     AKP’nin yapamadığını, liberallerin desteği ile yeni parti neden yapmasın...         Gönül, yeni partinin, demokrasiden, cumhuriyetten yana merkez sağ bir parti olmasını istiyor...   Sağda ihtiyaç duyulan boşluğu, solda CHP dolduruyor zaten… Lakin, demokratikleşme önünde partide bir damar var ki,sanki ayrı dünyaların insanları....       Geçimsiz oldukları gibi, farklı düşüncelere karşı tahammülleri yok…              Toplumun değer yargıları ile hiç ama hiç barışık değiller...   Türkiye’nin normalleşmeye ve demokratikleşmeye ihtiyacı var demiştik…    Bu yapıya, tek bir tuğla dahi koyanın, başımızın üstünde yeri var…                       O bireyleri yada kurumları korumak, kollamak ve sahiplenmek bir yurttaşlık görevi olmalı…  CHP içindeki o keskin damara seslenmek istiyorum...               Sağda demokratikleşmeden yana olanları sahiplenin…    İnanın solculuğunuza, devrimciliğinize halel gelmez…                  AB kriterleri kılavuzumuz olsun…             AB felsefesine sıkı sıya ya sarılırsınız ya da sarılmazsınız. Bu öyle bir felsefe ki, amaları,fakatları, ..cakları, …cukları kaldırmaz.  Bunun orta yolu yok…  Ya Avrupa Birliğinden yana olursunuz ya da olmazsınız…                AB art niyetli, bir Hristiyan kulübüymüş…    Varsın olsun…                        Bizi AB’ye almayacaklarmış…Varsın almasınlar…                       Oysa, bizim ihtiyacımız olan, bu felsefeyi içselleştirmek…  Yazık,çok yazık…              Üzülüyorum,,,,                        Üzülüyorum çünkü, Ali Babacan kadar bile olamadığımızı gördükçe kahroluyorum. Hasan TEMEL
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2019 - Cumartesi

Ali Babacan Rüzgarı!

Doğal depremler gibi siyasi depremler de yıkıcı olur... 

Doğal depremler zengin-yoksul ayırt etmeksizin, insanlara eşit mesafede durur! Siyasi depremler ise adil değildir... 

Hele hele bizim gibi az gelişmiş demokrasilerde, yoksul halkları hedef alır...   

”Filler tepişir,çimenler ezilir.” Misali…

 

Geçenlerde Habertürk’te yayınlandı…   

Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” programıydı…                  

Programa konuk olan Ali Babacan’nın, yeni parti ile ilgili açıklamaları büyük yankı uyandırdı... 

Yakın zamanda deprem etkisi yaratacağı kesin…        

 

Demokrasi aşığı insanların yüreğine su serptiğini söylemek abartı olmaz…   

Hak,hukuk,adalet gibi kavramlara karşı duyarlıydı…      

Duyarlılığını parlamenter sistemle taçlandırınca, sol çevrelerin de beğenisini kazanmış oldu...         

AB’nin, bir çağdaşlık projesi olduğuna inanan bir birey olarak…                       

Avrupa Birliği politikalarını içselleştiren çizgisiyle, herkes gibi beni de heyecanlandırdı...       

 

O Ali Babacan ki, AKP’nin on yedi yıllık iktidar dönemin önemli bir aktörüydü...            

Halka, acı reçete içiren ekonomi politikalarının, bire bir uygulayıcısıydı...İçirile acı reçetenin ,hesabını sormak her bireyin en doğal hakkıdır..              

Babacan’da geçmişe dönük mutlaka, hesabını vermek ve özeleştirisini yapmak zorundadır…

 

Yeni yıla kadar kurulacağı müjdelenen yeni partinin adı merak ediliyor…  

Varsın edilsin… 

Babacan’da, aynen Kılıçdaroğlu gibi, Erdoğan’ın radarına girmiş durumda…    

Klasikleşen itibarsızlaştırma yaftalamaları onu bekliyor!      Çünkü, kurulacak yeni partiden ,gizlemeye çalışsa da, partisi adına endişe duyuyor...        

 

Sağda halkın ihtiyaçlarına cevap verecek bir parti yok…    

AKP’nin yapamadığını, liberallerin desteği ile yeni parti neden yapmasın...        

Gönül, yeni partinin, demokrasiden, cumhuriyetten yana merkez sağ bir parti olmasını istiyor...

 

Sağda ihtiyaç duyulan boşluğu, solda CHP dolduruyor zaten…

Lakin, demokratikleşme önünde partide bir damar var ki,sanki ayrı dünyaların insanları....      

Geçimsiz oldukları gibi, farklı düşüncelere karşı tahammülleri yok…             

Toplumun değer yargıları ile hiç ama hiç barışık değiller...

 

Türkiye’nin normalleşmeye ve demokratikleşmeye ihtiyacı var demiştik…   

Bu yapıya, tek bir tuğla dahi koyanın, başımızın üstünde yeri var…                      

O bireyleri yada kurumları korumak, kollamak ve sahiplenmek bir yurttaşlık görevi olmalı… 

CHP içindeki o keskin damara seslenmek istiyorum...              

Sağda demokratikleşmeden yana olanları sahiplenin…   

İnanın solculuğunuza, devrimciliğinize halel gelmez…                 

AB kriterleri kılavuzumuz olsun…            

AB felsefesine sıkı sıya ya sarılırsınız ya da sarılmazsınız.

Bu öyle bir felsefe ki, amaları,fakatları, ..cakları, …cukları kaldırmaz. 

Bunun orta yolu yok… 

Ya Avrupa Birliğinden yana olursunuz ya da olmazsınız…            

  

AB art niyetli, bir Hristiyan kulübüymüş…   

Varsın olsun…                       

Bizi AB’ye almayacaklarmış…Varsın almasınlar…                      

Oysa, bizim ihtiyacımız olan, bu felsefeyi içselleştirmek… 

Yazık,çok yazık…             

Üzülüyorum,,,,                       

Üzülüyorum çünkü, Ali Babacan kadar bile olamadığımızı gördükçe kahroluyorum.

Hasan TEMEL

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gophaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler 2024 deneme bonusu veren siteler siyahbet giriş siyahbet giriş