Dünyayı tehdit eden korona virüs salgınının etkileri, sadece insan sağlığı ile sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Çünkü insanlar, psikolojik dağınıklığın emarelerini göstermeye başladılar.
Vuku bulması kaçınılmaz olan bu kafa karışıklığı, dünyanın yüzleşmekte olduğu temel sorunların yeniden ele alınmasını ve yeniden tanımlanmasını bize dayatacak gibi. Bundan kaçış yok.
Başta İtalya olmak üzere İspanya, Fransa ve Almanya gibi Avrupa Birliği’nin deve dişli ülkeleri, salgına karşı mücadelede çaresiz kaldılar.
Hazırlıksız yakalanmaları ve oluşan panik havası, üye ülkelerin yardımlaşmadan uzak, kendi başlarına hareket etmelerini ve tek taraflı sınırların kapatılmasını da beraberinde getirdi.
Ayrıca, demokrasinin beşiği olarak tanımlanan bu ülkelerde, doktor ve hemşire eksikliği başta olmak üzere, hastana ve tıbbi malzeme yetersizliği, kabul edelim ki bir yönetim zafiyetidir.
Zaten AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de önlem almakta geç kaldıklarını ve gereken dayanışmayı göstermediklerinin altını kalın çizgilerle çizerek itiraf etti.
Avrupa’da yükseliş trendi gösteren ırkçı milliyetçilik, AB ülkelerinde iç siyasi dengeleri bozmakla kalmıyor, siyasi ilişkilerde de ahenk bozukluğuna yol açıyor.
AB, bugünden tez-i yok, hatalarını tespit eder ve yaralarını sarmaya başlasa da, milliyetçi,ulusalcı akımların, siyasi rant çıkarımı peşine düşmüş olmaları beni kaygılandırıyor.
Hem, sosyal devlet denildiğinde verdiğiniz ilk örnek AB ülkeleri olacak, sonrada iç siyasete dönüp 20.yüzyılın demode ulus devlet anlayışını allayıp pullayıp halka dayatacaksınız.
Korona salgını gibi toplumsal felaketlerin ilacı sosyal devlet anlayışıdır. Hekim desteği ile Küba ve Çin, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirdiler. Hepsi bu.
21.yüzyılın dünyasında dayanışma, ülke sınırları ile kalmamalıdır. Dünyanın dönüş istikametini tersine çeviremezsiniz.
Evet Avrupa Birliği, salgınla mücadelede, kendisinden beklenen performansın gerisinde kaldı. Lakin mevcut sistem içinde an itibarıyla yerine koyabileceğiniz bir şey varsa söyleyin. Ama yok.
AB çökerse ne olur? Geçmişte olduğu gibi iki kutuplu dünyaya doğru yolculuk başlar. Sonuçları da 20.yüzyılda doyasıya yaşandı. Kan ve göz yaşı, alkların yanına kar kaldı! Olan bu!
Şahsen toplumların geleceğini, AB ruhuna sahip çıkılmasında görüyorum. İlkeleri, geleceğimizin feneri olacaktır. Bazı dostlar pragmatik bir yaklaşım içinde olduğumu düşünebilir. Lakin, yine de biraz pragmatizm bence iyidir! Esen kalın…
Hasan TEMEL