Önce, geçmişe kısa bir yolculuk yapalım.
‘89 Yerel seçimlerine giderken “top atsan yıkılmaz” denen ANAP adayı Bedrettin Dalan, uzak ara
seçimin favorisi gösteriliyordu.
Rakibi ise, siyasi çevreleri ve parti örgütlerini tatmin etmeyen,hiç kimsenin şans tanımadığı, SHP
adayı Prof.Dr. Nurettin Sözen’di.
İktidarda da, bugünün AKP’ni aratmayan, savurgan ve demokrasi dışı politikalarıyla ses getiren
Anavatan Partisiydi.
Diğer kentler gibi İstanbul seçim tahminleri de alt üst oldu ve Türkiye’nin,üç de ikisinin yüzünü
SHP’ye döndüğünü gördük.
O yıllar ki, sosyal demokrat belediyeciliğin, hem dip hem de tavan yaptığı bir dönemdi.
Ankara Belediye Başkanı Murat Karayalçın, Batıkent,Portakal Çiçeği ve Dikmen Vadisi projeleri
ile destan yazmakla meşguldü!
Belediye- Halk işbirliği,yani sosyal demokrat belediyeciliğin temelini atmakla kalmadı,gelecek
kuşaklara paha biçilemez bir miras bırakmanın hazzını yaşamıştı.
İstanbul’a gelince;
Özellikle alt yapı hizmetlerin de çok yol alınmakla birlikte, kuraklık kaynaklı susuzluk ve biriken
çöp dağları, sosyal demokratların kabusu olmuştu.
Tek gündemli günlerdi!
İstanbul’da sokak ve caddeler de biriken çöp yığınları ve kuraklık nedeniyle yaşanan susuzluk,
halkın ilgi alanıydı.
İdari kaynaklı çöp yığınlarına eyvallah da, susuzluğa çare arayışlarını, iç politikaya malzeme
yapanlar bugün umarım utanıyorlardır.
Çünkü kuraklık, ne Sözen’in ne de SHP’nin değil, dünyanın yüzleşmiş olduğu bir iklim kriziydi.
Söz konusu olan bahar ve kış ayları boyunca yağmayan yağmur ve kar, halkın yaşam kalitesini
tehdit eder hale gelmişti.
Belediye Başkanı Nurettin Sözen’in, kısmen de olsa yağmur bombaları ile su ihtiyacını giderme
gayreti, bilime ilan inancıydı.
Lakin bilimi hiçe sayan zihniyet, bugün olduğu gibi dünde işbaşındaydı.
Bugünler de % 150 enflasyonun müsebbibi olanlar, İmamoğlu’nun suya %30 zammını ağızlarına
doladılar.
Sanki hayat pahalılığını üç katına çıkaranlar onlar değilmiş gibi, İmamoğlu’nu cezalandırmaya
çalışmakla halkı cezalandırdıklarını görmemezlikten geliyorlar.
Bahar geldi, İstanbullu mutlu, ve dünyayı tehdit eden iklim krizine rağmen barajlar bu yıl doldu
taştı…
Umulmadık bir şekil de yağan yağmur ve karlardan rahatsızlık duyanların varlığını hissediyorum.
Varsın üzülsünler ve gerçeklerle yüzleşsinler.
Kuraklığın dinle imanla ilgili olmadığını ve çözümün bilim ışığında çalışmakta olduğunu ve inanç
üzerinden siyaset yapmanın halka kötülük olduğunu umarım idrak etmişlerdir.
Hasan TEMEL