Siyasi hayatımıza yeni katılan Gelecek Partisi ile Deva Partisi, millet ittifakına eklemlendiğinde
‘pazıl’ın eksik parçaları tamamlanmış olacak.
Bu ortaklaşma, AKP ve şürekasının kimyasını bozmuş olmalı ki,“cumhurbaşkanı adayınız kim?”
sorusuna muhatap kalan bir muhalefet var.
Muhalefet Partileri ise, alacakları önemli kararlar arifesin de“kılı-kırk” yararak, AKP’nin tuzağına
düşmüyorlar.
Çünkü ittifak ortak adayda buluşmanın ve tek adam rejimini nihayete erdirmenin kesin
kararlılığı içinde.
Bu kararlılık, güçlendirilmiş çoğulcu parlamenter demokratik sisteme yeniden dönüşün ilk adımı
olarak da izah edilebilir.
Aday belirleme yöntemi çok…
Ortak aday olabileceği gibi bütün partiler kendi adayını gösterip ilk turda en çok destek bulan
aday da ortaklaşmak…
Lakin, ikinci şık siyaseten doğru olmakla birlikte bu yöntemin günümüz gerçekleriyle örtüştüğü
söylenemez.
Zaten Akşener’in ”ilk turda seçimi kazanacağız”çıkışı, ortak adayla seçime gidileceğinii gösteren
en somut delil niteliğinde.
Bu nedene, rejim değişikliğini öngören bir seçim hazırlığında, aday belirlemek gibi böylesi tali bir
meselenin öne çıkması, kişi ve kurumlara tarihi sorumluluk yükler.
Er ya da geç ittifakın adayı da belli olacak.
Kim olacağından ziyade,kim ya da kimler olmamalı noktasında,kamuoyundan çok farklı bir fikre
sahip olduğumu söyleyebilirim.
Örneğin, siyasi hayatında her daim risk almaktan uzak, garantici bir siyaset kültürüne sahip olan
Abdullah Gül, aday olmaması gerekenler listesin de ilk sıraya yazılmalıdır.
Ayrıca, bugünkü AKP iktidarının sosyal,siyasal, ekonomik ve kültürel çöküşüne davetiye çıkartan
kararlara imza atan ve itimadını kaybeden bir siyasetçi olduğu gerçeğini unutmamak lazım.
Gül dışında aday olmasını doğru bulmadığım dört önemli siyasi şahsiyet daha var.
Bunlar, seçilmiş oldukları kent halkının teveccühünü kazanmış olan, Ankara ve İstanbul gibi
metropol kentlerin Belediye Başkanları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu.
Çünkü bu iki kent belediyesinin başarısı , AKP iktidarının sonunu getireceği gibi yeniden dirilişe
çok önemli katkılar sunacağını düşünüyorum.
Bir de Belediye meclislerinde çoğunluğun AKP ve MHP’de olması sebebiyle başkanlık makamının
boşaltılması bir nevi siyasi intihar olur.
Bu isimlere ilaveten, her kesimden destek alacağına inanmadığım Kılıçdaroğlu ve Akşener’in de
adaylığını doğru bulmuyorum.
O zaman aday kim olmalı?
Bugün için aklımda birkaç isim olmakla birlikte şimdilik“nasıl bir aday” sorusuna cevap aramak
daha gerçekçi olur.
Bence, yüzü batıya dönük olmalı ve AB kriterlerine sıkı sıkıya bağlı, parlamenter demokrasiden
yana, muhafazakar kesimden oy devşirebilecek bir şahsiyet olmalı.
Ayrıca bu şahsiyet, ekonomiye hakim, lider kişilikli bir ekonomist olsun ki, hızla bataklığa doğru
sürüklenen Türkiye aydınlığa kavuşsun.
Hasan TEMEL