İktidar muhalifi olduğunuzda yazdıklarınızın kimi çevreler tarafından “felaket tellallığı” olarak algılanmasını doğal karşılamak gerekiyor.
Çünkü “ne kadar anlatırsanız anlatın, anlattığınız, karşınızdakinin anladığı kadar.”oluyor.
Biz de bugün, sıra dışı bir konuya değinerek, siyasete dair güzellikleri yazalım dedik.
Malum, hata yapmak biz insanların fıtratında var.
Hatadan ders çıkarmak ve aynı yanılgıya bir daha düşmemek kaydıyla mazbut hayat sürenlere tolerans gösteren bir yapımız var.
Lakin, topluma mal olmuş kamu görevlilerine, siyasetçilere, sanatçılara vs. karşı daha acımasız olduğumuzu da kabul edelim.
Aslında, tanınır ve halkın gözü önünde olmanın bir bedelidir bu.
Hata yapmaktan kurtuluş yok. Dün olduğu gibi bugün de yarın da hata yapmaya devam edeceğiz.
Sorun hata yapmaktan ziyade davranış bozukluğunda.
Demokrasiniz de sorunluysa eğer, “yandı gülüm kete helva…”
Bedel ödemekte neymiş?
İnkar et, düzenlenen bir komplo olduğunu söyle ve inanmaya hazır halkı inandır ve işin içinden sıyrıl çık.
Avrupalı ise, özür dilemekle kalmaz, görevinden istifa ederek kendi iç dünyasına döner.
Ocak ya da Şubat olmalı...
Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Martin Schulz parti içi eleştirilere maruz kalınca istifasını sundu.
Gerekçesi de, SPD’nin “kişisel ve içerik olarak değişim ve parti içi tartışmalara son vermeye katkı sağlamak” oldu...
Kendime ülkemde acaba kaç tane Martin Schulz olabileceğini sorma gereğini duydum.
İki elin parmak sayısını geçmese de, istifa müessesini çalıştırarak siyasi ahlak dersi veren birkaç siyasetçiye rastlamadım değil...
Gayem ,bu saygın siyaset adamlarının, genç politikacılar tarafından örnek alınmalarını sağlamak ve saygıyla bir kere daha yad etmekten ibaret...
Her biri, kişilikleri ve hizmetleriyle siyasi tarihimize adları altın harflerle kazınmış durumda.
Hiçbir tereddüde mahal vermeden koltuklarını terk eden, halkın ve partilerinin menfaatlerini gözeten bu üst düzey siyasetçiler kimler…?
Kişiye göre değişim gösterse de benim önceliklerim, Hasan Fehmi Güneş, Aydın Güven Gürkan, Erdal İnönü ve Murat Karayalçın’dır...
Bu değerli siyaset adamlarını anlatmaya gerek yok. Yeterince haklarında bilgi sahibi olunduğunu düşünüyorum.
Peki bu dört siyaset adamının ortak artıları sadece koltuk hırslarından arınmış olmalarımıdır..?
Şüphesiz ki hayır…
Her biri, Batı ve Kuzey Avrupa standartlarında birer SOSYAL DEMOKRAT şahsiyet olmalarıdır.
Bunun bir tesadüf olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Çünkü onları büyüten, demokrasiye olan inançlarıdır...
Günümüzde partilerde yaşananları görünce değerleri daha iyi anlaşılıyor.
Her biri, Avrupalı meslektaşları gibi siyasete nitelik katarak ülkemizin onur kaynağı odular.
Bu nedenledir ki, yüreği sevgi dolu insanlar, sizleri asla unutmadı, unutmayacak da…
Not: (31.10.2007, Yüreklere ateş düştüğü gün. Sevgili Erdal İnönü’yü ölüm yıldönümünde saygıyla ve özlemle anıyorum.)
Hasan TEMEL