Çaresizlik insana yanlış yaptırabilir.
Siyaset, birtakım koşulların oluşmasıyla yapılması olanaklı erdemli bir uğraştır.
Sosyal Demokrat Halkçı Parti, (SHP) ideolojisi ve örgütlenme yapısıyla sol bir partiydi. 2005’de CHP çatısı altında gerçekleşen SHP-CHP birleşmesi, örgüt ve üyelik haklarının bir hizip hareketine kurban edilmesiyle sonuçlandı..!
2000’lerin ilk yıllarına kadar devam eden bu süreç, zamanla bölünmeyi de beraberinde getirdi..
Bu bölünme, salt kişisel ihtiraslardan kaynaklanmadığı gibi suçlamalarda büyük haksızlık.
2001 yılında Rahmetli Erdal İnönü’nün, CHP’den ayrılmasıyla başlayan toplu istifa kervanına bende katıldım.
O gün bu gün, kendimi hep sorgulama gereği duymuşumdur.
Mantığım, o günün koşullarında, siyaset yapma koşullarının tamamen ortadan kalktığını ve yeni arayışlara yönelmenin haklılığını da bize dayatıyordu.
Duygularım ise mantığıma isyan edercesine, CHP gibi büyük bir marka karşısında ayakta kalamayacağımızı söylüyordu.
Ben ise, her zaman olduğu gibi, yine mantığım ile hareket ederek kendi hayallerimin peşinden koştum.
İstifa etmekle asla pişmanlık duymadım.
Tam 8 yıl süren Sosyal Demokrat Halk Partisi(SHP) deneyimi bize, CHP’siz hedefe ulaşmanın imkansızlığını gösterdi.
Bu inancın pekişmesiyle 2009 yılında özeleştiride bulunarak tekrar CHP saflarına katıldık.
Kısa süre içinde parti üst organlarında yaşanan değişim, geleceğe olan umutları yeşertti.
Genel Başkan Sn.Kemal Kılıçdaroğlu’nun sol çıkışıyla yarattığı umut dalgası görülmeye değerdi.
Özellikle parti içi demokrasiye duyulan özlemin giderilmesi yönündeki çıkışlar, örgütlerde heyecan fırtınalarına sebep oluyordu.
2009’dan itibaren yapılan 5 seçimde de başarılı olamayan bir CHP var.
Lakin, Parti içi demokrasi yolunda kat edilen yolun dikkate değer bulunmaması, parti üst yönetimine karşı haksızlık olur.
Yukarıda çerçevesini çizmeye çalıştığım döneme, kısaca değinmemin sebebi, meramımı anlatmaya ışık tutacağı için olduğunu bilmenizi isterim.
Bence mevcut yönetim başarılı değil.
Bu düşüncemi yazılarımda çok defa dile getirdim.
Ama parti üst yönetim kademelerinde değişimlerin genel kurul kararlarıyla olmasını daima arzu etmişimdir.
Parti içinde yavaş yavaş ön seçim geleneğinin yeniden geri gelmesiyle birlikte farklı bir siyaset tarzı da beraberinde geliyor.
Bu geçmişte görülmeyen, sanki farklı tarzların sentezinden oluşan, siyasi bir kimlik olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu siyasi kimlik, demokratikleşme yolunda gelişim gösteren CHP için tehlike oluşturabilir.
Çünkü yapılan açıklama ve eleştiriler, birleştirici olmaktan ziyade ayrıştırıcı, partiyi kendi siyasal kulvarına çekme çabası şeklinde tezahür ediyor.
Partinin her kademesinde yapılan seçimlerde seçme ve seçilme haklarını kullanıyorlar.
Kazandıklarında sorun yok.
Ne oluyorsa seçimden yenilgi ile çıkmaları durumunda ortaya çıkıyor.
Ya da parti içi seçim zamanlarında kazanma gücünü kendilerinde görmeyip aday olmamaları halinde kendini gösteriyor.
Bunlar yaşanırken diğer yandan parti içi demokrasi uygulamalarında yaşanan eksiklikleri dile getirmeleri yukarıda özetini çıkardığımız dönemde nerelerdeydiniz sorusunu bize hatırlatıyor.
Yıllarca bu parti sana hayatın boyunca şeref madalyası gibi onurla taşıyacağın payeler verecek.
Toplum içinde şan-şöhret- itibar kazandıracak.
Sonra da bu il kongresine katılmayacaksın…
Kurultaya katılmayacaksın.
Katılımcılara da katılmamaları yönünde ağırlıkla sosyal medya üzerinden telkinlerde bulunacaksın.
Bu yol yol değil…
Bu ve benzeri yönlendirmeler ile köşeye çekilmek, parti içi yangını körüklemekten ve siyasi ihanetin örgütleyicisi olmaktan öteye geçmeyen karanlık bir yoldur.