7 Haziran genel seçim sonuçlarından memnun kalmayan iktidar partisi AKP, 1 Kasımda yeniden seçim kararı alınca, CHP’de işleyen seçim takvimi durduruldu.
Diğer partiler peş peşe kongrelerini yaparken,CHP’de alınan bu anlamsız karar,örgütsel huzursuzluğu beraberinde getirdi.
1 Kasım ertesi, tekrar yürürlüğe konmasıyla birlikte Aralık ayı itibarıyla il kongreleri tamamlanmış oldu.
Mevcut İl Başkanı Sn.Murat Karayalçın ve Yönetim Kurulu arkadaşları tekrar aday olmayınca, CHP İstanbul 35.Olağan İl Kongresi ilginç gelişmeleri de beraberinde getirdi.
Kongre sürecinde dikkate değer bulduğum anektodları sizlerle paylaşmaya başlamadan önce,‘Bostancı Gösteri Merkezi’ nin İstanbul İl Kongresi’ne yakışır bir salon olmadığını belirtmek istiyorum.
Geleceğe ışık tutması açısından kongrenin iki gün olması sevindiriciydi.
Bildiğiniz gibi kongreler,üretimi sonucu elde edilen verilerin, halkın hizmetine sunulduğu mecralardır.
Lakin bu yöndeki beklenti, İl Başkanı Murat Karayalçın’nın geleceğe yönelik, örgütlenme,üyelik yapısı, seçme seçilme kriterleri, ideolojik yapılanma ve daha birçok konu,projelendirilerek genel kurul delegelerine sunulması ile sınırlı kaldığını gördük.
Genel teammüllere bakıldığında CHP, ilçe kongrelerini “blok liste”, il kongreleri ise “çarşaf liste” yöntemi ile yapıyor.
Hafta sonunda yapılan il kongresinde ise blok liste uygulamasının oylanıp kabul edilmesi doğrusu büyük sürpriz oldu.
Bu karar, yıllardır ilk defa uygulanırken, örgüt içi huzursuzluğa yol açtığını görememek neredeyse imkansızdı.
Yine, her İl Kongresinde olduğu gibi, bu dönemde de, genel başkan şu adayı işaret etti gibi, fısıltı gazetesinde yer alan haberler vardı.!
Bu tür haberlerin, genelde aday olamayan ya da kaybeden taraflarca alıcı bulması, bu işin doğasında var.
Bu durumun, salt kaybedenlere fatura edilmesinin de haksızlık olduğunu ve bu sakat anlayışı, sistemin tetiklediğini düşünüyorum.
Kongrenin yapıldığı salona dönecek olursak,sabah saatlerinden itibaren delegeler ve partililer yoğun bir şekilde katılım gösterdiler.
İl Başkanı Sn.Murat Karayalçın’ın konuşmasından sonra kongre düzeninin sağlanamadığını gördük.
Geçmiş kongrelerde olduğu gibi, yine konuşmacıları dinlemeyen ve dışarıda kulis faaliyetlerinde bulunan toplu kümelenmeler, beni hiç şaşırtmadı.
Salondaki dinleyiciler, nicelik olarak salon dışındakilerle kıyaslandığında yok denecek kadar azdı.
20’nin üzerinde ortaya çıkan adayların, seçim saatine çeyrek kala ikiye düşmesi, beni oldukça rahatsız etti.
Çünkü günler ve saatler geçtikçe adayların bir bir çekilmesi farklı yorumlara sebep oluyordu.
Kümelenmelerin, ideolojik olmaktan ziyade listelerde temsiliyet üzerine karşılık bulması,parti olarak demokratikleşme açısından kat edilmesi gereken, uzun bir yol olduğunu bize gösterdi.
En rahatsız edici olanı da, sol adına çıkış yapan Sn.Necdet Saraç’a imza verenlerin, zamanla imzalarını geri çekmeleri ve kazanma ihtimali yüksek olan adaylara yönelmeleri olmuştur.
Kurultaya giderken, CHP’de örgütsel yapının yenilenmesi ve ideolojik netliğin sağlanması yönündeki çalışmaların, kurultaya taşınması, örgütün ortak iradesi olduğunu söyleyebiliriz.
Bunun dışında, niteliği arttırmak adına, parti içi seçimlerin “nisbi temsil” yöntemi ile yapılması ve temsiliyet açısından daha adil ve örgütü kucaklayıcı bir tüzüksel devrimin gerçekleştirilme çok beklentisi büyük.
Sonuç olarak menfi yanların müspet yanlarından fazla olduğu bir İl kongre süreci yaşanmış oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede ele geçirilemeyen tek kale.Ocak ayında yapılacak olan Kurultayın köklü değişimlere yol açan, kurultaya yönelik umutsuzluğu giderici çalışmalarla sonuçlanması ülkemiz adına bir kazanç olacaktır.
Umudum bu çalışmaların, kurultayda karar altına alınması ve İl kongre sonuçlarına göre ipi göğüsleyen,başta İl Başkanı Sn.Cemal Canpolat olmak üzere, yönetim kuruluna, İl disiplin kuruluna ve Kurultay delegelerine başarılar diliyorum.Saygılarımla.