CHP, İstanbul’da iktidar hasreti ile yanıp tutuşuyor! Yerel seçimler de bu hasrete son vermek için hummalı bir çalışmanın içinde. İşi bir hayli zor olsa da yakacağı bir umut ışığı, özgürlük ve demokratikleşme yolunda halka yarenlik yapacağından kuşkunuz olmasın. Halk siyasete ilgisiz olduğu malum. Siyasilere ve siyasi partilere güven yerlerde! Hayat pahalılığı, yoksulluk, savurganlık almış başını gidiyor. Ekonomik krizler, istikrarsızlık sanki hayatımızın bir parçası. Yine dealternatifsizlikten söz edenler var. Bir an, demokratik bir ülke olduğumuzu düşünün. Bunca rezilliğe karşın iktidarın ayakta kalması mümkün mü? Şüphesiz ki değil. Lakin CHP’de manzara değişmiyor. Seçim öncesi yükselen iktidar umutları hep başka bahara kalıyor. Acaba neden? CHP, önce aile içi intizamı sağlasın.Kendi derdine kendi derman olsun. Parti yeniden güncellensin.  Cevabı aranan soruların karşılığı orada. Yer ki buna inansınlar. Tüzük ve Program. Defalarca dile getirmekten dilimde tüy bitti!Diğer partilerle kıyaslandığın da demokratik olduğu söylemek mümkün.Fakat,sosyal demokratları tatmin etmekten de çok ama çok uzakta olduğunu kabul etsinler. Parti programı da tüzükten farksız. Tüzükte olduğu gibi programda da bir netlik yok. Her daim tartışmaya açık. Partinin kimlik tartışmasına vesile oluyor. İyisi mi yerel seçime altı ay kalmışken bu meseleden şimdilik uzak durmakta fayda var. CHP’nin temel sorunlu inandırıcılık. Ne yapsa ne etse halka güven veremiyor. Üyeler ise bundan çok rahatsız ve mutsuz.Örgütleri harekete mi geçirmek istiyorsunuz? Üyeleri mutlu edin yeter. Mutlu etmenin adresi de “Ön Seçim.”                                                                                                                           Sağlıklı sonuç vermiyormuş. Örgüt yapısı önseçime uygun değilmiş. Geçin bu safsataları. Bunlara kimse sığınmaya kalkmasın. Hata yapılacaksa bırakın örgütler yapsın. Ne de olsa “şeriatın kestiği parmak acımaz” Aday belirleme yöntemleri belli. Merkez yoklaması, Eğilim yoklaması ya da Ön Seçim.  Ağır bir yükümlülük altında olduğunuzu ve en küçük bir hatanın Ak Parti hanesine artı olarak yazılacağını unutmayın. Seçtiğiniz adayların mayasında emek olsun.İnsana dokunan, liyakat sahibi adayları bulup çıkarın.  Liyakat yoksunluğunun başarısızlığın anahtarı olacağından asla şüphe duymayın. Bir tuğla fazla koyacak adayların yolunu açın. Sultanbeyli, Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Esenler, Bağcılar. Ak Parti’nin oy deposu olan ilçeleri. Bu ilçelerde adayların önemi daha fazla öne çıkıyor. Çünkü %10-15 gibi oy artışı sağlamaları bile CHP’ ye İstanbul’u kazandırır. İstanbul alınacaksa bu ilçelerle alınacak. Kazanılırsa seçimin lokomotifi, belki kaybeden fakat partiye ivme kazandıran bu değerler olacak. Bunlara kucak açılsın. İstanbul’u birlikte yönetme onuru kendilerine bahşedilsin. Artık her yeni seçim, küçük partilere bir önceki seçimi aratacak. Sistem,iki partili yapıyı dayatıyor ve seçmenin bilinç altına nüfuz ediyor. Süreç, CHP için müspet gelişse de toplumla kucaklaşması zaman alacak gibi. Hassas bir mesele. Lakin çekingen davranmak doğru değil.Kürt seçmenlerin oyunu almak şart. Kürt oylarının kaybedilmesinin altında yatan sebepler iyi irdelensin ve yeni bir Kürt politikasıyla Kürt seçmenlere ulaşılsın. CHP, bu ve benzeri önerileri hayata geçirebilir mi? Kolay olmasa da umut edelim. Nitelikli, liyakat sahibi, kararlı, dirayetli, halkın beğenisi kazanan adaylar seçilsin. Çünkü estirilmesi mümkün olan fırtınanın, kasırgaya dönüşmemesi için bir sebep yok. Yeter ki istensin. Hasan TEMEL