Yazının başlığına bir mana kazandırmak adına, ülke olarak, sosyal,siyasal ve ekonomik çürümeyi başlıklar halinde ele almaya çalışacağım.  Çünkü, zor günlerin habercisi olan bu gelişmeler, her geçen gün kendisini daha fazla htiriyor.   Uluslararası derecelendirme kuruluşu FITC, kredi notumuzu düşürünce zılgıtı yemekten kendini kurtaramadı! Oysa  S.O.S veren bir ekonomi var. Artan cari açık, yabancı yatırımcıyı ürkütürken aynı zamanda yatırım yapmak için endişeye de sevk ediyor.   Yatırımcıları yönlendirmede etkin olan bu tür finans kuruluşlarına veryansın etmek gereksiz bir çıkış.İtibar zedelenmesi ile yüzleşme ihtimali az değil. Çünkü yatırımcı, yatırım yapmadığı,” size değer vermediği sürece, söylediğinizin de bir manası kalmıyor.”     On altı yıldır tek başına iktidar olan bir parti, ekonomiyi derleyip toparlayacakmış. Yetenekleri sınırlı görülen damat  Sn.Berat Albayrak’ta ne cevherler varmış da, biz göremiyormuşuz meğer. Ekonominin bu duruma gelmesi niçin beklendi, anlamak zor.(!)   Bildiğiniz gibi yeni Bakanlar Kurulu açıklandığında en dikkat çekici isim,  Sn. Berat Albayrak oldu. Nasıl olmasın. Geniş yetkilerle donatılmış bir Cumhurbaşkanı, Maliye ve Hazine idaresini damadı na teslim etmişse, dizginleri elde tutma duygusu öne çıkmış demektir.   Soğanın altı lira, domatesin de  soğanı aratmadığı bir ülke de enflasyon sistematik bir şekilde ve cari açığa paralel olarak döviz ve faizlerde de yükselişler görülüyorsa bunun adı düpedüz bir beceri yoksunluğudur.  Haklarını yemeyelim, iktidar bu beceri yoksunluğuna maalesef sahip(!) * Siyasi  çürüme de iktisadi çürümeyi aratmıyor.Partiler üstünde etkili olan lider hegemonyası, her seçim öncesi kendini biraz daha fazla htiriyor.Zamansız ve baskın şeklinde yapılan seçimler, lider tercihlerini beslerken ,demokratik uygulamalara yabancılaşıyor.   Parti içi organ seçimleri demokratik düzlemden uzaklaştıkça aile içi kavgalar da büyüyor. Artan sorunlara çözüm aramaktan ziyade lider değiştirmeye yönelme yanılgısından, taban dahil en üst yöneticiler dahi kendilerini kurtaramıyor.   CHP’deki sorun lider değil. Sorun,politika üretememek. Milliyetçilik ve terörle mücadele ile altı doldurulan “Cumhur İttifakı karşısına dört benzemezin bir araya gelip Erdoğan’ı devirme üstüne kurgulanan “Millet İttifakı” projesi iflas etmiştir.   İyi Parti yetkililerince kamuoyuna yapılan açıklamalar, birlikteliğin ilkeler çerçevesinde değil, pamuk ipliğine bağlı menfaat birliği şeklinde tecelli ettiğini gösteriyor.”Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali CHP’yi suçlama gafleti içinde düştüler.   O CHP’ki, İyi Parti üzerine oynanan oyunu bozmak ve demokrasiye yapılan saldırıyı püskürtme adına on beş millet vekili hamlesi ile meclise girmenizi sağladı. Bunu dahi görmezden gelen bu kadrolar önümüzdeki dönemde silinip gidecekler. Bundan hiç kimse kuşku duymasın. * Kediye bastığınız da kedi sizi tırmalar. Yılana basarsanız sokar. Köpek ise ısırır. Her canlının kendine göre bir tepki verme yolu yordamı var. Ya insanın canını yaktığınızda nasıl bir tepkiye maruz kalırsınız, hiç düşündünüz mü?   Allahın kendisine bahşettiği aklı ile övünen insanoğlu, ümüğü sıkıldıkça sessizliğe bürünüyorsa eğer, sözün bittiği yerdeyiz demektir. Çünkü yığınlaşan bu insan kitlesini harekete geçirmek atomu parçalamakla eş değer olsa gerek.   Maalesef toplumun % 50’si, siyasi menfaatler sebebiyle bloke edilmiş durumda.Geriye kalan %50 ise ne yapsa nafile. Verdiği kavganın karşılığını alamadığı gibi bir arpa boyu yol alamamanın psikolojik çöküntüsü içinde.   Bu insanlar artık televizyon dahi seyretmiyorlar. Deniz kenarında ikamet eden tuzu kurular olarak iftiraya maruz kalıyorlar. Bu zokayı yutan diğer kesimde,, kendi aleyhine cereyan eden tüm olumsuzlukları korumayı,kendi zaferi olarak görmekten kendini  kurtaramıyor.   Nihayetinde çürüme, artık değişik ve tehlikeli bir boyut kazanmaya başladı. Toplumda yaşanan çürüme, çürümeye savaş açan, soran sorgulayan ve aynı zamanda bedel ödeyen kesimlere de sıçramaya başladı. Toplumsal kıyamet dedikleri korkarım bu Saygılarımla. Hasan TEMEL