ABD, politikalarını dış dünyaya ihraç ederek geçimini sağlayan süper bir güç!
Yani emperyalizmin en büyük hissedarı!
Bu sayede, başta Orta doğu olmak üzere, dünyanın her yerinde siyasi ve iktisadi müdahalelerle, sahip olduğu sömürü çarkına, güç katmaya devam ediyor.
Malumunuz olduğu üzere,ABD’de bir iktidar değişikliği yaşanıyor.
İzninizle ben, bizi çok yakından ilgilendiren bu iktidar değişiminin etkilerini, Türkiye üzerinden okumaya çalışacağım.
AB gibi, ABD-Türkiye ilişkileri de tırmanma eğilimi içinde.
Çünkü öngörülen yaptırımların, Temsilciler Meclisi’nden sonra Senato’dan da geçmesiyle, sis perdesi ortadan kalkmış oldu.
İki ülke arasında çözüm bekleyen sorunlardan en öne çıkanlar,.‘Kıbrıs-Orta Doğu- S-400’ler ve Ermeni meselesi.
Türkiye’nin ihtiyacı, ülke çıkarlarını gözeten, köklü bir dış politika değişimine kapı aralamak…
Lakin, on sekiz yıldır çözümden uzak,iç politikaya meze edilen, hamaset yüklü AKP dış politikası sayesinde, dünya ile bağları kopartılan ve yalnızlaştırılan bir Türkiye gerçeği var.
Joe Biden,Burjuva Demokrasisinin bir temsilcisi…
Kurum ve kurallarıyla uygulamayı, kendisine görev addeden önemli bir siyasi şahsiyet.
Koltuğuna bile oturmadı henüz…
Başta AB ülkeleri olmak üzere, zayıflayan tüm ilişkileri, yeniden gözden geçirmek suretiyle iyice güçlendirmenin işaretlerini vermeye başladı bile.
Malum , ABD Trump’ı yolcu etmeye hazırlanıyor! Görülen o ki, Joe Biden’in gelişiyle,21.yüzyılın ikinci çeyreği, diplomasinin öne çıktığı bir dönem olacak gibi…
Bu dönemde batıdan esmeye başlayan kan dondurucu soğuk rüzgarlara karşı Türkiye tarafından nasıl bir önlem alınacağı, tek adam rejimi sebebiyle gizemini koruyor.
İlginçtir, giderayak Trump iktidarında,Türkiye’ye karşı ön görülen yaptırımların uygulanmasını talep eden Savunma Bütçesi, Temsilciler Meclisi’inden sonra Senato’dan da geçti.
Diğer yandan AB Liderler Zirvesi’nin son taslağında yer alan yaptırımların,Joe Biden’in göreve başlamasıyla genişletileceği söylentileri, Türkiye üzerine karabasan gibi çökmüş durumda.
Gelişmelere müspet yönden bakanlar da yok değil…
ABD yaptırımlarının Joe Biden dönemine kalmadan, en hafif şekilde yürürlüğe konarak Trump-Erdoğan dostluğuna binaen, Erdoğan’ın korunacağı algısı yüksek sesle dillendiriliyor.
Diğer yandan, “Nato üyesi ve AB’ye üye olmayı hedefleyen bir Türkiye’nin, kırılganlığından yararlanarak dibe vurulmasının, AB ve NATO çıkarlarına uygun olmayacağı sesleri yükseliyor!
Bu zor süreci atlatabilir miyiz?
Neden olmasın…
Yeter ki, bu “yaptırımlar bizi ırgalamaz” gibi cümleler kurup diplomasi dilinden uzaklaşmayalım. Yeter ki, kin ve husumet dilini çağrıştıran beyanatlardan kaçınalım.
Yeter ki, çözümün diplomasi ve diplomasi dilinde olduğu gerçeğini görelim!
Yeter ki,iktidarı ve muhalefetiyle bu ilkelere sadakat gösterecek bir dış politika çizgisini ülkemize kazandıralım.
Saygılarımla.
Hasan TEMEL