Demokratik ülkelerde yasalar, yurttaşlarına fırsat eşitliği tanır. Tanınan fırsat eşitliği sonrası, kişinin göreve gelmesi, kişiye değer kattığı gibi icra ettiği görevi de değerli kılar.Bu ülkelerde din, dil, ırk ve düşünce farklılıklarının bir önemi yok. Önemli olan kişinin seçildiği makama uygunluğudur.
Siyasi partilerimiz idari ve örgütlenme sorunları ile boğuşurken, nitelikli siyaset ve siyasetçi üretiminde yaşanan çıkmaz var olan değerleri de bir bir yok ediyor. Yitip giden değerler saymakla bitmez. Her biri ayrı bir değere sahip. Fikri farklılıklar içinde olsalar da her biri siyasi tarihimizin önemli şahsiyetleridir.
Mesela geçtiğimiz dönem CHP’den milletvekili olup son genel seçimlerde listelerde yer verilmeyen Umut Oran neden milletvekili yapılmaz..?Barışın kardeşliğin ve hukukun hüküm sürdüğü bir ülkeler arası organizasyon olan Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcılığına ikinci kez seçilen bir siyasetçi neden değer görmez.?
Üstelik geçmiş dönemlerde Erdal İnönü,Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi sosyal demokrasi mücadelesine damga vuran liderler gibi aynı göreve seçilen bu genç siyaset insnı neden dışlanır. Aklımdan geçenlere inanmak istemiyorum.
Görülen o ki, şimdi de sıra Fikri Sağlar’da.Bildiğiniz gibi CHP semalarında Referandum sonuçlarına ilişkin bir kabullenilmişlik gözleniyor. Hukuk dışı Referandum kararlarını AHİM’e kadar taşıma kararlılığı içinde olan bir partinin tavrı bu olmamalıydı.Oysa büyük kentlerde %49’u kucaklayan formatta dev mitinglerle demokrasi mücadelesindeki kararlılığı besleme beklentisi büyüktü.
Genel Merkezin teslimiyetçi tavrı, parti tabanının hayallerini un ufak ederken bir darbede eski genel başkan Sayın Deniz Baykal’dan geldi.CNN TÜRK ekranlarında Sayın Ahmet Hakan’ın sunduğu “Tarafsız Bölge” programında önerdiği yol haritası parti içi kavganın fitilini ateşleyecek nitelikteydi.
Çok geçmeden ateşlenen fitil ortalığı alev yığınına çevirdi.! Genel Başkan uyarıları dikkate almak yerine eleştirel öneri getirenleri öğretmen edasıyla azarlaması ve tasfiye ile tehdit etmesi parti tabanı tarafından hiç de hoş karşılanmadı.
CHP’nin köklü ve kapsamlı bir değişime ihtiyacı var.Bu değişimi gerçekleştirecek olan aktörler, sosyal demokrat bir partinin yöntemlerine sadık kalmak zorundadırlar.Genel Başkan koltuğuda dahil olmak üzere Tüzük ile belirlenen yenileme metodlarını görmezden gelmek üyelere haksızlıktır.
Sistemin ikili bir yapıyı dayatacağı malum.Bu ikili yapının demokrat kesimini temsil edecek olan parti CHP olmalıdır.Genel Başkanlığa kim seçilirse seçilsin,partiyi ikili yapıya uygun bir değişim ve yapılanma içine girmeli ve bu çalışmaya üyeleride ortak etmelidir.
Mücadele barikatı, en sağda bulunan demokratın bulunduğu yerde kurulmalıdır.Merkez sağda bulunan demokrat kesimler için CHP çekim merkezi olmalıdır.CHP ilkelerine bağlı kalmak şartıyla üyelerinin yüreklerini kııpır kıpır eden söylemlerden ziyade toplumun genelini hedefleyen söylemlere yönelmek partiye müspet yönde önemli bir ivme kazandıracaktır.
Sayın Fikri Sağlar’ın açıklamalarına bakılırsa disiplin soruşturmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. 12 Eylül faşizmine karşı sosyal demokrasi örgütlenmesinde aktif rol alan, Türkbank yolsuzluğunu açığa çıkartan Susurluk davasının üzerine giden bir siyasetçiden söz ediyoruz.
O Fikri Sağlar’ki PM listelerinde yer verilmeyip her defasında kurultay delegelerinin oylarıyla listeyi delip seçilen ve milletvekilliği listelerinide parti üyelerinin desteğini alarak milletvekili seçilen bir fonomen. Sayın Sağlar,a bu uygulamayı reva görenlere söylenebilecek tek şey parti üyelerinin kararlarını hiçe saydıklarını hatırlatmak olmalıdır.
Taban, Umut Oran, Aylin Nazlı AKA, Fikri Sağlar gibi liyakat sahibi siyasi değerlerin bir kalemde silinip atılmasını içine sindiremiyor.Taban, Parti içi barışın ve huzurun tesisi için adalet kavramının öne çıkartılmasını talep ediyor. Taban, yöneticilerden seslerine kulak vermesini bekliyor. Saygılarımla.
Hasan TEMEL