Gündem belirleme ustası Erdoğan’ın tahtı sallanıyor! Kılıçdaroğlu çıkışlarıyla bu makama talip olduğunu ‘cümle aleme’ ilan etti. Erdoğan’ın belirlediği gündemin peşine takılan Kılıçdaroğlu dönemi artık tarihe karışıyor. Son örneği de, sosyal medya hesabından yaptığı video’lu paylaşım oldu. Ana fikri ise,geçmişten gelen kırgınlıkların nihayete erdirilmesi için karşılıklı’helalleşme arzusu’   Verilen tepkilerin sığlığı beni şaşırtmadı! Siyasetimizin genel hastalığı ile bir kere daha yüzleşmiş olduk. Sığlık yarışı içinde arz-ı endam ederken, yine halk nezdin de oluşan tahribatı görmezden geldik. Çok laf az iş… Solun genel hastalığı… Başarısızlığın faturasını CHP’ye yükle ve özrün başlangıç noktası olma telaşına kendini kaptır! Vay benim sol yanım vay! Bunu da görecekmişiz meğer.   Eleştiriler, marjinal sol sınıf partileri ile sınırlı kalsa iyi… Yeni kurulan Memleket Partisi’de maden bulmuşçasına aslı astarı olmayan suçlamalarla siyasi rant peşine düştü. Ve diğerleri gibi, Kılıçdaroğlu’ nun özür turuna çıkmasını bekliyor. Evet, özür dilemek erdemli bir davranış. Lakin, özrün kime ne fayda getireceğini bilmeden atılan her adım, duyguların tatmininden öteye geçmez.   Kılıçdaroğlu,bu açıklamayı neden yaptı? Merkez sağdan oy devşirmek adına sağa göz kırpan, rutin bir siyasetçi hamlesi mi? Oportünizmin doruklarında gezinen bir siyasetçi profili mi?? Yoksa, kapı kapı dolaşıp ‘ben ettim siz etmeyin’ zafiyeti mi? Bunların hiç biri değil bence… Kılıçdaroğlu büyük oynuyor! Çünkü helalleşmenin ardında, CHP’nin ve Türkiye’nin makus talihini tersine çevirmek yatıyor. Ve bunu gerçekleştirmenin de kararlılığı içinde.   Malum, helalleşme, muhafazakar bir söylem. Bu söylem, sol cenahtan gelince, şaşkınlık yaratmakla kalmadı, ne amaçlandığı da anlaşılamadı. Varsın anlaşılmasın! Parti İçi muhalif kanat, hemen sağcılaşma namelerini icra etmeye başladı zaten. Özür kabul sırasının en önüne kendilerini layık gördüler. Size tavsiyem beklemeyin. Çünkü helalleşme,toplumsal uzlaşı sanatının bir icrasıdır. .Hedef, var olan kırgınlıkların giderilmesinden ibaret olduğunu görün. Yani; CHP’nin yüz yıllık geçmişiyle yüzleşme… Parti içi hesaplaşma… Ve, CHP ile gönül bağları kopmuş toplum kesimleriyle barış sürecini başlatma hamlesi.     Tek parti dönemine dönelim… Olağan dışı yaşanmışlıkların etkileri karabasan gibi CHP’nin üstüne çökmüş… Nedir bu yaşanmışlıklar diye sormayın bana… 1.Dünya Savaşının yıkıcılığı, 1929 Dünya Ekonomik krizi… Ve, 2.Dünya Savaşı… Ayrıca, kesintisiz süren hilafete dönüş özlemi ve her türlü irticai faaliyetler… Ve cumhuriyete sahip çıkmaktan doğan saldırılar karşısında bugünlere sarkan kin ve nefret! Bu nahoş gelişmeler unutulabilir mi?   Şimdi içe dönük hesaplaşmayı tamamladığına inanan bir Kılıçdaroğlu var. Sıra geçmişle yüzleşmek de… Parti de hasar tespit çalışmaları son bulmuş olacak ki, yollara düşüyor! Helalleşme arzusunu, sakın CHP’nin haklılığı ya da haksızlığı üzerinden okumayın. Çünkü, haksız eleştirilere maruz kaldığını da söylemek mümkün. CHP ile halk arasındaki bir kopukluk var.. Amaç,kırgınlıkları gidermek ve ortak yaşam şartlarını oluşturmak... Kim bilir? Belki de, CHP’nin çehresi değişecek ve radikal bir devrimin doğumu gerçekleşecek böylece.   Bu yolculuk CHP’nin halkla buluşma yolculuğu… Dışa dönük çalışmalara yönelme akıllıca… Ve, demokrasi cephesini genişletme hamlesi olarak görülmeli. CHP, büyük kitle partisi. Sağ-sol ayırımı yapmadan en sağ da konuşlanan demokrat bir bireyin olduğu yer de demokrasi barikatını konuşlandırmasına saygı duyulmalı. Helalleşme yolculuğu gösteriyor ki, sadece CHP içindekileri değil, iktidar bileşenlerini de rahatsız etmiş. Bu cesaretli karara imza atanları kutlamak isterim. Umarım Türkiye’nin çehresini değiştirecek demokratik devrimin ilk adımı olur. Saygılarımla. Hasan TEMEL