Geçen hafta, Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul’un 36 ilçesinde İlçe Kongrelerini yaptı. Daha önce kongrelerini yapan üç ilçeyle birlikte İlçe kongreleri süreci tamamlanmış oldu.
Artık, parti örgütü İl Kongrelerine yönelecek. Gelen haberler, İstanbul İl Başkanı Sn.Murat Karayalçın’ın aday olmayacağı yönünde. Sosyal Demokrasinin duayenlerinden olan Karayalçın’ın aday olmaması İstanbul için büyük bir kayıp.
Murat Karayalçın’ın aldığı bu karar, CHP İstanbul İl Kongresinin, çok adaylı olacağının ilk işareti. Umarım, alınan bu karar, CHP’ye olumsuz yansımaz. Aday olmayışı, kesin olmamakla birlikte, Sn. Karayalçın’a başarı ve mutluluklar diliyorum.
İlçemize dönecek olursak, bilmeyenler olabilir. Arkadaşlarının desteğine mazhar olan biri olarak, CHP Gaziosmanpaşa İlçe Kongresinde İlçe Başkanlığına aday oldum.
Adaylığım süresince, arkadaşlarımızla belirlediğimiz, doğruluğuna inandığımız ve asla vazgeçemeyeceğimiz ilkeler çerçevesinde yürüttüğümüz çalışmalar, delege kapsama alanını yeteri kadar genişletememiş olacak ki, seçimden yenilgi ile çıktık.
Seçim bittiğine göre bize düşen görev,İlçe Başkanlığına seçilen Yılmaz Yıldırım ve ekip arkadaşlarına başarı dilemek ve bizlerinde parti neferi olarak parti çalışmalarına omuz vermek olacaktır.
Ayrıca, gelişmeleri dikkate alarak, büyük özveride bulunan, ilçe kongresinde bütünleşme yöntemiyle lehime adaylıktan çekilen ve destek veren Özge Çamcı kardeşimin, bu saygın davranışını hayatım boyunca unutmayacağım.
Tıpkı CHP’de yaşanan sıcaklığın benzeri, Akdeniz’de de yaşanmakta. Akdeniz, 15’i aşkın ülkenin savaş gemileriyle işgal altında..!
Deyim yerindeyse Akdeniz kaynıyor ve sular ısındıkça ısınıyor.!
Irak ve Suriye ile olan ilişkilerimizde gerginlik had safhada. Rus uçağının düşürülmesiyle, Rusya’nın da eklenmesi yetmezmiş gibi, İran’la olan ilişkilerde ağır ağır yara almaya başladı.
Görülen o ki, Ortadoğu da yaşanan ayrışma, mezhepsel olduğu çok açık. İnanç temelli bir ayrışmaya çözüm üretmek neredeyse imkansız. Bunun bedelini ödeyecek olan mazlum halklardan başkası olmayacak.
Irak’a gönderilen askeri birliklerimizin geri dönüp dönmemesi tartışıla dursun, savaşa adım adım sürüklenen bir ülkenin yurttaşları olarak, umursamazlık içinde olmamızı anlamakta zorluk çekiyorum.
Umursadığımız hiç mi bir şey yok.?
Olmaz mı..?
Mesela, Rusya ve İran’la bozulmaya yüz tutan siyasi ilişkilerimiz acaba doğalgaz kesintisiyle karşılık bulacak mı.? Bu kış sıcacık evlerimizde üşüyecek miyiz yoksa üşümeyecek miyiz.?
Acı ama gerçek..
Cevabını merak ettiğimiz soru bu.
Üşüyecek miyiz..?
Üşümeyecek miyiz..?
Savaşa girerek binlerce Asker şehit olacakmış…
Ne önemi var..!
Önemli olan şehitlik mertebesine ulaşarak cennetin has bahçelerinde misafir edilmek..!
Oysa ateş düştüğü yeri yakıyor.
Analar çocuklarını şehit olsun diye büyütmüyorlar…
Kendileri, şu fani dünyadan göçmeden, evlat acısını yaşamak istemedikleri gibi, çocuklarının mutlu ve huzurlu bir hayat sürmelerini istiyorlar.
Hasan TEMEL