Gün gelir, peşinden koştuğunuz hayallerinizin, günümüz gerçekleri ile bağdaşmadığını görürsünüz…
Bu yazı benim için dönüm noktası…
Çünkü, CHP’ne yönelik, düşünsel bir devrim, yaşadığımın itirafı olduğunu söylemeliyim.
Şimdi, yaşadığım fikri değişimin alt yapısını oluşturan etkenleri, dört ana başlık altında toplayarak, sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
1..Bir Neslin Yok Oluşu..!
70’ li yılların Akıncı, İslamcı gençleri, bugün devleti yönetiyor…
Milli Nizam Partisi ile başlayan, Laiklik karşıtı siyasal duruş,2000’li yıllarda meyvesini verdi…
12 Eylül’ün himayesi altında serpilip gelişen bu gençlik, devletin en tepe noktalarına kadar ulaştı...
Solda ise yaşam savaşı veren halkın çocukları, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin ateşini yakmışlardı…
Kişisel beklentilerden uzak, daha refah, daha özgür bir dünya için…
Dar ağaçlarına, zindanlara, işkencelere, kahpe kurşunlara, koşar adımlarla yıldızlara yürüdüler..!
Ya geriye kalanlar…
Geçmiş anılarıyla yaşamayı, yasal zeminde siyaset yapmayı nedense kendilerine yediremediler..!
Okuyan, kendini geliştiren, ülke sorunlarına duyarlı, yaman bir gençlikti oysa.
“Siyaset boşluk kaldırmaz” derler…
Bir bakmışsınız, hiç tasvip etmediğiniz kişilerce, boşalttığınız alanın doldurulmuş olduğunu görürsünüz…
Tıpkı,12 Eylül sonrasında olduğu gibi…
Yurtsever gençler inzivaya çekilince,meydan, siyaset tacirlerine kaldı…
Çekilmeyenler ise, çaresizlik içinde çıkış yolu aramakla meşguller ama nafile.
2..Merkez Sağ Partiler ve Seçmen Tabanı…
CHP’ye geçmeden önce, birkaç cümle ile de olsa, merkez sağa bir göz atalım…
Malumunuz, AKP öncesi Merkez Sağın temsilcileri, ANAP ve DYP idi…
2001 krizi ile birlikte bu partiler sıfırlanınca, meydan AKP’ye kaldı…
Tabi bu sıfırlanma, sadece ekonomik krize dayandırılmamalı, dayandırılamaz da…
Toplumun hızla muhafazakarlaşması ve siyasal İslam sarmalına düşmesi, AKP’ye yönelişi kolaylaştırdı.
AKP, 14 yıldır, tek başına iktidarda...
Merkez sağda ki boşluğu doldurmak için kurulan partiler, tabela partisi olmaktan ileriye gidemediler…
Çünkü, muhafazakar AKP, bu ihtiyacı fazlasıyla karşıladı.
12 Eylül ile birlikte, “Türk İslam Sentezi” kuramı yoluyla, toplumun genleriyle oynandı.!
Halk iradesi yok edildi. AKP’ nin algı yaratma başarısı, merkez sağı çaresiz bıraktı.
Bunların her biri, alt alta konduğunda, geriye, çözüm olabilecek tek güç, CHP kalıyor…
Fakat bu ihtiyacı karşılamak için CHP’nin radikal kararlara ihtiyacı var…
Şimdi, dönelim CHP’ye.
3..CHP’nin Açmazlarına Genel Bir Bakış…
“Teşbihte hata olmaz”derler…
“Deveye sormuşlar neren eğri” diye, “Nerem doğru ki” cevabını vermiş…
CHP’nin durumu da bundan pek farklı değil.
CHP yöneticileri her başarısızlıkta suçluyu dışarıda aradılar...
Oysa asıl suçlular içeride...
Hastalığı teşhis edemeyen bir hekimin hastayı tedavi etmesi sizce mümkün mü.?
Tabi ki değil.
CHP’nin büyük yapısal problemleri var…
Kurultay öncesi ,İstanbul İl Kongresinde, İl Başkanı Sn. Murat Karayalçın “CHP’nin sorunlarını çözmeden Türkiye’nin sorunlarını çözemezsiniz” demişti...
Bence bu değerlendirme, ülke gerçeklerine ve geleceğine ışık tutacak değerdeydi…
Bu teşhis, umarım parti yöneticilerince dikkate alınır…
Lakin, umut var olmadığımı da söylemeliyim.
CHP, milletvekili devşirme yoluyla, sağ seçmene mesaj vermeye çalışıyor…
Son yirmi yıldır süregelen ve sonuç vermeyen bu uygulama, hala kabul görüyorsa söylenecek söz kalmıyor.!
CHP, Sosyal Demokrat bir parti olduğu iddiası içinde…
Ama değil…
Çünkü, son altı yıldır verilen sözler yerine getirilemedi...
Yeniden yapılanma ve üyelik yapısı, hala çözüm bekliyor.
Kendisini sol da gören bir örgüt var…
Ne gariptir ki, bu örgüt…
Bir bakmışsınız, İmam İhsan Özkes’i baş tacı ediyor…
Bir bakmışsınız, Kemalist- Ulusalcı Dursun Çiçek, sandıkları patlatıyor.!
Bir bakmışsınız, evrensel sosyal demokrat, Selin Saye Böke, liste başı olmuş.
Sakın bu isimleri eleştirdiğimi sanmayın…
Her biri kendi fikir dünyasında başarılı olmuş ve CHP’ye hizmet veren milletvekillerimiz.
Benim itirazım, ideolojik olarak farklı düşüncelere sahip bu isimleri nasıl oluyorsa, aynı örgütün öne çıkarmasınadır…
Bu düpedüz, CHP’ de ideoloji yoksunluğunun ispatıdır.
Bir parti düşünün ki, seçim bildirgeleri diğer partilerce kopya ediliyor…
Yine de bir arpa boyu yol alınamıyor…
Neden acaba…
Neden olacak, ideolojiden yoksun, günlük politikaların peşinden koşan,güven sorunu yaşayan bir parti de ondan
4..Çözüm Odaklı Radikal Öneriler…
Ortada hızla uçuruma doğru sürüklenen bir ülke var…
Bu tehlikeyi önleyecek tek gücün yine de CHP olacağı gerçeğini kabul etmeliyiz…
Çünkü, ülkenin içinde bulunduğu şartlar, kurtuluş için CHP’yi işaret ediyor.
CHP, bunu başarabilmesi için, her şeyden önce, radikal değişimlere imza atmak zorundadır…
Öncelikle, geniş bir yelpaze de…
Demokratik solculara…
Demokratlara…
Özgürlükçü liberallere…
Ve sosyal demokratlara kucak açan evrensel “Çağdaş Sol” bir parti olmayı kendine hedef koymalıdır.
Dünyanın her köşesin de, emek çevreleri üzerinde yoğunlaşan baskılar, solu daima güçlendirir…
Türkiye’de ise sol, güç kaybediyor…
Neden acaba.?
Ben bunun izahını, toplumun muhafazakarlaşmasına ve Siyasal İslam’ın etkisi altında kalmasına bağlıyorum.
CHP öncelikle, halkın anlayacağı şekilde kendisini tanımlamalıdır…
Tüzük ve Program değişimini acilen gerçekleştirmeli ve halk diline dönüş yapmalıdır.
CHP’nin dışında, solda birçok parti var…
Ülkenin, güçlü bir Sosyalist Parti oluşumuna ihtiyacı var…
CHP, sanal da olsa, seçmen gözünde sol şeridi kapatmış durumda…
CHP sol şeridi boşaltmalı, Sosyalist bir partinin yeşermesine imkan tanımalıdır.
CHP, demokratların, demokratik solcuların, özgürlükçü liberallerin ve sosyal demokratların dışında…
Merkez sağda ki demokrat kitlelerinde sözcülüğüne soyunmalıdır.
Merkez sağdaki demokrat siyasi kadroların çaresizlik içinde oldukları çok açık…
Bu kadrolar, genişletilmiş taban çalışmalarıyla partiye kazandırılmalıdır.
Çünkü bu kadrolar, Cumhuriyetin temel değerlerine bağlı kadrolar olduğunu biliyoruz.
Halk her şeye rağmen, CHP’ yi demokrasinin tek temsilcisi olarak görüyor...
Halkta tepeden tırnağa kadrolarını yenilemiş bir CHP beklentisi içinde olduğunu artık görmek lazım.
Çok sesli koro yine iş başında..!
CHP’ li, bir milletvekili meclisteki odasından Atatürk’ün posterini kaldırmış..!
Nereye…
Çöp tenekesine...
Güldürmeyin insanı Allah Aşkına.
Yaşanan disiplinsizliğe bir son vermeli…
Eskiler hatırlar…
1970’lerde CHP Genel Başkanı İsmet İnönü “Ortanın Solu” dediğinde kıyamet kopmuştu.!
Parti içindeki “elitler” ayağa kalktı…
Bülent Ecevit,de, bunları partiden tasfiye etmekte gecikmedi ve bir sonraki seçimde de iktidar oldu.
Bugün yine benzer bir durumla karşı karşıyayız…
Parti içinde, demokratlıkla ilgisi olmayan milliyetçi bir damar var…
Bu milliyetçi damar hiç vakit kaybetmeden tasfiye edilmelidir…
Ayrıca, 12 Eylül sonrası, solda kadro boşluğu doğduğunu söylemiştik…
Parti bu boşluktan yararlanan, ‘kadrolu yöneticiler’in işgali altında.!
Bu çıkarcı kadrolarda derhal, partiden tasfiye edilmelidir.
CHP, eşit yurttaşlık ilkesini savunur…
Alt kimlik ve inançlar üzerinden yapılan siyaseti reddeder…
Mezhepsel siyaseti kendine ilke edinenler de partiden tasfiye edilmelidir.
Mecazi anlamda da olsa, tasfiyelerle partide kimse kalmadı diyenler olabilir.!
Merak etmeyin bunlar bir avuç azınlık…
Yine de, büyük gürültü çıkartmakta üzerlerine maharet yok..!
İktidar yolunda, radikal adımlar atılmasına olanak sağlayan düzenlemelere ihtiyaç var…
Dürüst ve liyakat sahibi olmakla birlikte, halkın teveccühünü de kazanmış siyasetçiler öne çıkmalıdır…
Lafı dolandırmaya gerek yok…
Herkesin gönlünde bir aslan yatar, bende de yattığı gibi…
Ülke koşullarının gerekliliği olduğuna inanıyorum…
Türkiye’nin ihtiyacına cevap verecek siyasetçiler, Kemal Derviş ekolünden gelenler olmalıdır.
Örnek mi.?
Son dönem de,Cumhuriyet Halk Partisi’nin parlayan yıldızı…
“Çağdaş Sol” un temsilcisi, Sn.Selin Saye Böke neden olmasın.?
Biliyorum, bazı dostlar hemen, AKP ile Kemal Derviş’ i özdeşleştirme garabetine girecekler…
Lakin yanılıyorsunuz…
Evrensel “Çağdaş Sol” yalnızca ekonomi politikaları ile sınırlı değil…
Demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve Hukuk’un üstünlüğünü savunan, bir dünya görüşü…
AKP bunların hiç birini dikkate dahi almadı…
AKP,uygulamalarıyla faşizan bir tutum içinde…
“Çağdaş Sol” ise Emek-Sermaye çelişkini dengelemeyi ve her türlü demokratik gelişimlere sahip çıkmayı öngörür.