Geleceğimizin oylanmasına bir ay kaldı. Toplum olarak zor günlerden geçiyoruz. Referandumun gerekliliği yada gereksizliği tartışıladursun farklı konulara değinmek, her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
Kişisel ve parti çıkarlarının öncelik alması, normal toplumsal hayatın seyrini mümkün kılmıyor. Bu yetmezmiş gibi siyaset kurumlarınca yapılan dayatmalar, halkın uçlarda yaşamasına sebep oluyor. Bunun müsebbibi ise AKP.
Çünkü AKP, oyunu kuralına göre değil çıkarına göre oynuyor . Demokratik ortamda sürdürülebilir bir iktidar geleceği görmüyor. Bundandır ki, “Tek Adam” rejimine kanat çırpıyor. Bu konuda halkın duyarlılığı soru işaretinden ibaret olsa da sığınılacak tek liman yine de halkın gücü olacaktır.
Siyaseten, 7 Haziran seçimleri, AKP’ nin muhtemel çöküş sürecinin başlangıcıdır. Seçim öncesi huzurlu ortam, seçim sonrası, yerini terör olaylarına bıraktı. Muhalefet partileri de koalisyon hükümetini kuramayınca halk, 1 Kasım seçimlerinde AKP’ ye tanıdığı krediyi uzattı.
Ekonomi çıkmazda. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamaların satır aralarında bunu görmek mümkün. Ortalıkta dolaştığı iddia edilen kayıt dışı paranın, ülke ekonomisi içinde tutulması, demokratik bir ortamda mümkün olmayabilir.
“Hayır”cıları terör örgütleri ile bir tutmak,“Evet”çilerin çaresizliği gösteriyor. Televizyon ekranlarında değişen Anayasa maddeleri tartışmaktan bile kaçıyorlar. Çünkü ellerinde, kayda değer, savunulacak tek bir done dahi yok.
AKP,kalıcı olmak istiyorsa, kurumsallaşmak zorunda.AKP’nin en büyük açmaz bu.Avuçlarından kaymaya başlayan iktidarı elde tutmak için hukuk dışı yöntemlere başvuruyorlar.
AKP’nin pusulası şaşmış durumda..! Politikaları sürekli değişkenlik gösteriyor. “Hayır” karar çıkması durumunda, demokrasi ve hukuk kazanacak. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ve hükümet görevlerine devam edecekleri halde bunu gizleyerek partiler arası bir yarışa dönüştürmeye çalışıyorlar.
16 Nisan referandumunun önemini anlatmaya gerek yok. Cumhuriyet ve Çoğulcu Parlamenter Sosyal Hukuk Sistemi oylanacak. Ya demokrasi ile yönetileceğiz ya da “Tek Adam” rejimine yol vereceğiz. Tercihimizi belirlerken bunun bilincinde olmamız yeterli olacaktır.
Solda ise, az da olsa dikkat çeken bir özgüven eksikliği var. Referandumdan başarıyla çıkmanın yolu, bu özgüven eksikliğini gidermekten geçiyor. AKP’nin seçim başarılarının kanıksanması,bir kısım sol seçmen üzerinde “ne gerek var, nasıl olsa evet çıkar” fikri, adeta üzerine yapışmış durumda.
Çok ilginç, yapılan anket çalışmaları, eğitimli kesimlerin bu çarpık düşünceye, daha yatkın olduğunu gösteriyor. Bu ciddiyet içinde ele alınması gereken bir durum. Lakin ben, eğitimli kesimleri bu karara sevk eden sebeplerin başında, CHP’nin topluma güven verme yetersizliğine bağlıyorum.
Ülkemizde, seçimlerde oy kullanma oranı yüksek olsa da, %85’ in üzerine çıkmıyor. Bu oranın yukarıya çekilmesi, “Hayır”cılara güç katacak gibi. “Hayır” cephesinde yer alan, başta CHP ve diğer partiler olmak üzere, STK ve DKÖ’leri, bunun bilinciyle hareket ettikleri taktirde, referandum zaferinin, kaçınılmaz olacağını gösteriyor.
Hasan TEMEL