CHP Eski Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal “bir konuştu pir konuştu”…     Önermeleri  parti içinde deprem etkisi yarattı…  Kafalar öylesine bulandıki,durulması hayli zaman alacak gibi…  Gün geçtikçe, sürekli boyut değiştiren tartışmalar,müdahil olanlarıda etkiledi…     İtiraf etmek gerekirse bende etkilendim. Sayın Baykal diyor ki.;“CHP vakit geçirmeden Cumhurbaşkanı adayını belirlesin…  Genel Başkanımız Sn.Kılıçdaroğlu aday olma düşüncesindeyse destekleyelim…Aday olmayacaksa Genel Başkanlıktan istifa etsin…    Olağanüstü kurultay toplanıp Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi, Genel Başkan olsun…  Şayet uzlaşma sağlanabilirse parti dışından birine de, kapı aralanabilsin.”                                                                                                                                                Genel Başkan  Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ise farklı düşünüyor…Olağanüstü Kurultayı gereksiz görüyor...  Başkan adayının, Genel Başkan olmasının ehemmiyeti olmadığına inanıyor… Önemli olanın, %49’u bir arada tutma politikalarının geliştirilmesine önem veriyor.                                                                                                                                                      Herkes tarafından kabul görme beklentisi içinde değilim…   Lakin, düşünen,sorgulayan bir yurttaş olarak bende fikrimi beyan etmek istiyorum.                                                                  Önce,bir durum tespiti yapacak olursak;Sosyal Demokrat Partilerin politikaları halkta karşılık bulmuyor…   Bu politikalarla başarı beklemek” havanda su dövmek”ten ibaret…  CHP’ de Tüzük ve kadro yenilenme ihtiyacı yaşamsal bir öneme sahip…                                                                                                                                          Kim ne derse desin, zaman, referandum tartışmalarını halkın gündeminden düşürecek...        Halkın dikkati, 2018 yılı başından itibaren Ana muhalefet partisine yönelecek…   Çünkü sistem iki partili yapıyı halka dayatacaktır.                                                                                                                                                   MHP’li ve HDP’li dostlarımız alınmasınlar…  Sistem karşısında zorlanacakları gibi, kendilerini çok zor günler bekliyor…     Bu işten karlı çıkacak olan parti, CHP olacak…   Çünkü, seçmen verdiği oyun, mecliste temsil edilmesini ister...    Tercihini ya iktidar partisinden yada CHP’den yana kullanacaktır.  Cumhurbaşkanı adayını belirlemeye gelince; Partiler, seçmen davranışlarını doğru okusunlar…  Halkın sesine kulak versinler… Abdullah Gül, Meral Akşener gibi partisiz adaylardan medet ummasınlar…      Ana muhalefet partisi dışından bir başkan adayını hayal  dahi etmesinler... Halk ne istiyor,önemli olan o…Çünkü seçmen,Başkan olacak kişinin partisinin Genel Başkanı olmasını ister.                                                           Uzlaşma yoluyla partisiz biri adaylaştırılırsa ne olur..?Neler olmaz ki..!      Parti içi fikir farklılıklarının bir önemi kalmaz…   İktidar olunduğu taktirde yönetim kadrosunun tutarlı bir ideolojisi olmaz…  Partilerde lidere itaat öne çıkar…    Parti içi demokrasi ve taban görüşü değer kaybına uğrar…  Bu maddeleri çoğaltmak mümkün...İyisi mi, izlenmesi gereken yol haritasına dönük düşüncelerimi özetlemeye çalışayım.Nihayetinde iki turlu bir seçim olacak…Tüm partiler en güçlü adaylarıyla ilk tura katılsınlar…Ana muhalefet olan partinin lideri, Cumhurbaşkanı adayı o olsun...  Kimse kimseye şirin görünme ihtiyacı hissi içinde olmasın…   Muhalefet Partileri, Anamuhalefet Partisi adayına destek versinler…     Eğer gerçekten AKP’de kurtulmak istiyorlarsa destek vermek zorundalar… Destek verip vermeme tercihi, aynı zamanda muhalif partiler için bir samimiyet testi olacak…“ Su akar yolunu bulur…”     Yeterki,Toplumsal mutabakatı sağlayacak bir aday olsun…   Yeterki, halkta karşılık bulacağına inandığım “Sosyal Liberal” politikalarla halkın karşısına çıkılsın.Hasan TEMEL