Türkiye’de sendikal örgütlenmelerin en yoğun olduğu bir dönemde, 12 Mart Darbesinin başındaki Memduh Tağmaç “Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı,bunu durdurmak gerekir” diyerek darbenin felsefesini ortaya koyuyordu.
On yıl süren çalkantılı dönemde, tehlikeyi sezen emperyalist güçler, terörü tırmandırarak 12 Eylül ihtilalinin alt yapısını oluşturdular.
12 Eylül ile Demokratik hak ve özgürlükler rafa kaldırıldı.!
Emek örgütlülüğünü sağlayan sendikalar kapatıldı ve işçi hakları gasp edildi.
Yetmedi, yıllar süren anti propaganda yoluyla terörün faturası da sola kesildi. Halk ne olup bittiğini dahi anlamadan emekçilerin sosyal hakları ellerinden alındı.
Milyonları aşan sendika üyelikleri adeta buharlaştı! Örgütlü mücadele güç sürekli güç kaybetti ve ücretlerde yaşanan erime, yoksulluğu kader haline getirdi.
Emeğin örgütlülüğünü sağlayan sendikalar ile sol partiler birbirlerini besleyen kurumlar olsa da, 12 Eylül sonrası bağlar neredeyse kopma noktasına geldi.
ANAP ile başlayan ve AKP ile tavan yapan sendikal örgütlenmelerde yaşanan güç kaybının yerini , kamu kurumlarında “ Taşeron İşçiliği” aldı…
Zamanla sağ partiler gibi sol,sosyal demokrat partilerde Taşeron işçi çalıştırmaya başladılar… Buda emek dünyası ile sol arasındaki mesafenin açılmasına sebep oldu…
Belediyeler taşeron işçi çalıştırmalımı.? çalıştırmamalımı.?
Yıllarca süren tartışmalar gündemi işgal etmiş olsa da, hak gasplarının önüne geçilemediği gibi etkin bir erime süreci yaşanmaktadır.
“İnsanı yaşat ki, devlet güçlü olsun…”
Belediyelerin ortak şiarıdır bu slogan…
Lakin, sendikasız Taşeron işçi çalıştırmaktan asla vazgeçmeye niyetleri de yok.
Belediyeler işçi çalıştırmaktan kaçınıyorlar…
Özel şirketlerden hizmet alımı yaparak tasarruf etmeyi tercih ediyorlar…
Tüccar zihniyetinin hakim olmasının taşeronlaşmayı teşvik ettiğini bilseler de görmezden geldiklerini söylemek mümkün.
Ayrıca sınıflar arası oluşan uçurum, yoksulluğu tetiklerken, taşeron işçisi olmaya mahkum oluyorlar. İşsizliğin sürekli artması ve işsiz kalma korkusu sendikalaşmaya yönelik girişimlerin etkisizleşmesine sebebiyet vermektedir.
AKP iktidara geldiğinde merkezi yetkilerin yerel yönetimlere devrinin savunucusu olduğunu bilmeyen yok…
Çok geçmeden görüldü ki, böyle bir niyetinin olmadığı gibi ilçe yerel belediyeleri, Anakent Belediyelerinin şube müdürlüğü konumuna dönüştürüldüler…
Hayata geçmeyen sözde vaatlerden biride kamuda çalışan işçilerin kadroya alınma sözüydü. ..
Her seçim öncesi gündeme gelen kadro sözü nedense seçimlerden sonra unutuluyor…
Sonrada kent kültürü ve kentlilik bilincinden dem vuruluyor…
İyimser olmak gerekirse GSMH’nın, 11 bin dolar olduğu Türkiye’de 1.404 TL asgari ücretle milyonlarca işçi çalıştırmak taşeron işçiliğini teşvik etmek değil de nedir..?
Maalesef, taşeron işçi çalıştırmayı teşvik etmek, AKP’nin devlet politikası haline geldi… Hak,Hukuk,Adalet şiarı ile iktidara gelen AKP iktidarı, ülkeyi ,taşeron işçi cehennemine çevirdi.
Hasan TEMEL