merkez
Hasan TEMEL
Köşe Yazarı
Hasan TEMEL
 

DÜŞÜN PARTİLERİN YAKASINDAN…

Sağlı sollu söğüt ağaçları arasında, nar, gül, ortanca ve sarmaşıklarla çevrili küçük bir bahçe…    Yer yer  serpiştirilmiş sivri biber ve çeri domates fideleri de sanki bana gülümsüyor..!    Bir nevi yalancı cennet...       “iğne-çuvaldız” hikayesini unutmadan partilerin kongre süreçlerine yönelik paylaşımlarda bulunacağım… Yönetici deyip geçmeyin…     Kurumların başarısı seçtiğimiz yöneticilerin elinde...     Yönetici, “En doğru kararı en kısa zamanda veren kişi.” dir…           Kamu yönetimi eğitimi almış biri olarak bu yönetici tarifini nedense çok sevmişimdir…       Yönetici seçerken dikkat edilmesi gereken hususlar başarının anahtarıdır…       Yönetici olan kişi meziyet sahibi olmalıdır…         Meziyetler çeşitlilik gösterse de eğitim ve liyakat yöneticiliğin olmazsa olmazıdır...        Eğitimi salt diploma düzeyine indirgemek siyasi cehalettir…     Yönetici seçimi veya atamasında bu iki temel faktör mutlaka dikkate alınmalıdır…         Bizde ise liyakat ilkesinin bir değeri yok…               Günümüzde en çok aranan meziyet iktidar yandaşı olmaktır.          Kongrelerin şenlik havasında geçmesi,  siyasetçilerin ortak temennisi olarak öne çıkar…             Kavga, gürültü, gerilim, stres gibi kutuplaştırıcı girişimlerden maalesef kendimizi soyutlayamıyoruz…         Bu da siyasi iklimi bozan, siyaset madrabazlarının ayıbı olsun..!                 12 eylül sonrası mantar gibi türeyen bu ayıplı siyasetçiler, partilere nüfuz ettiler…         Kötü huylu kanserli hücreler gibi parti örgütlerini sarıp sarmaladılar…         Aşılamaz duvarlar ördüler adeta.     Türkiye’de parti üyeleri,  parti içi demokrasi açlığı çekiyor...      Üyeleri tatmin etmek hiç de kolay değil…       Herkes kendi masumiyetine inanmak istiyor ve inanıyor da…       Bence masum değiller ve büyük yanılgı içindeler...      Hastalığa doğru teşhis, tedavinin yolunu açar…               Ah bir teşhis edilebilse…   Çözümü zor, çok bilinmeyenli denklemleri aratmıyor.            Söz ve karar sahibi üyeler olmalı, ama değil…     Çünkü, partilerimizin üyelik yapısı, ihtiyaca cevap veremiyor…    Veremediği gibi, örgütsel aksaklıklar çözümü daha da güçleştiriyor.          Ayrıca sorunun kaynağı salt yöneticiler de değil…    En az onlar kadar, parti üyeleri de sorumlu…     Üyelerin demokratik talepleri, haklı olarak bitmek bilmez..     İçe dönük çalışmalar hız kazanmasın..!            Bir anda, her şeyi mübah gören sakat zihniyet, hemen hortlar...   Oysa üyeler, örgütsel yapılanmanın mimarı olmalıdır...          Eleştiriyorlar ama eleştirdikleri yöneticileri de kendileri seçiyor...       Tercih yaparken, aklınız nerdeydi diye sormazlar mı adama..?        Sorarlar tabi…      Hem seçeceksin hem de yakınacaksın…       Hastalığı teşhis edememenin itirafında bulunmak çok mu zor be kardeşim..?          Bitmedi…      Partilerde özeleştiri mekanizması çalışmadığı için, hatayı sürekli dışarıda arama alışkanlığı kalıcı hale geldi…       Hastalık kangrene dönüşmüş durumda…    Bir yandan demokratik talepleri sesli şekilde dile getireceksin…      Diğer yandan dilime dolamaktan imtina ettiğim farklılıkları, öne çıkartan zihniyet bataklığına saplanacaksın…         Bu ağır hastalığın, tedaviye ihtiyacı var.    Üyeler kendi iç dünyaları ile yüzleşsinler.geçmişe dönük değerlendirmelerde bulunarak sonuç alıcı kararlar alsınlar...     Geçmişin muhasebesini yapsınlar ve herkes, kendi payına düşeni alarak özeleştiride bulunsun..    Partinden ve ülkenin gidişatından memnunsanız şayet, mesele yok…    Yakınmayı bırakın, aidiyet duyduğunuz parti ve yöneticilerine destek vermeye devam edin…           Eğer değilseniz, yönetimlerin şekillenmesine yön verenleri gözden geçirin ve bu siyaset madrabazlarını iyi tanıyın...          Onlar hiçbir zaman özeleştiri vermezler...    Dün ne yaptıysalar, bugünde onu yapacaklarından asla şüphe duymayın… Kopartın bağlarınızı onlardan. Liyakat sahibi yeni genç nesillere ve düşüncelere yönelin…         Yönelin ki, siyaset madrabazlarınca örülen yıkılmaz kaleler yerle bir olsun… Yönelin ki, bireysel çıkarlar peşinde koşmayan genç kadrolar, söz ve karar sahibi olsun.  
Ekleme Tarihi: 27 Temmuz 2017 - Perşembe

DÜŞÜN PARTİLERİN YAKASINDAN…

Sağlı sollu söğüt ağaçları arasında, nar, gül, ortanca ve sarmaşıklarla çevrili küçük bir bahçe…   
Yer yer  serpiştirilmiş sivri biber ve çeri domates fideleri de sanki bana gülümsüyor..!   
Bir nevi yalancı cennet...      
“iğne-çuvaldız” hikayesini unutmadan partilerin kongre süreçlerine yönelik paylaşımlarda bulunacağım…

Yönetici deyip geçmeyin…    
Kurumların başarısı seçtiğimiz yöneticilerin elinde...    
Yönetici, “En doğru kararı en kısa zamanda veren kişi.” dir…          
Kamu yönetimi eğitimi almış biri olarak bu yönetici tarifini nedense çok sevmişimdir…      
Yönetici seçerken dikkat edilmesi gereken hususlar başarının anahtarıdır…      
Yönetici olan kişi meziyet sahibi olmalıdır…        
Meziyetler çeşitlilik gösterse de eğitim ve liyakat yöneticiliğin olmazsa olmazıdır...       
Eğitimi salt diploma düzeyine indirgemek siyasi cehalettir…    
Yönetici seçimi veya atamasında bu iki temel faktör mutlaka dikkate alınmalıdır…        
Bizde ise liyakat ilkesinin bir değeri yok…              
Günümüzde en çok aranan meziyet iktidar yandaşı olmaktır.         
Kongrelerin şenlik havasında geçmesi,  siyasetçilerin ortak temennisi olarak öne çıkar…            
Kavga, gürültü, gerilim, stres gibi kutuplaştırıcı girişimlerden maalesef kendimizi soyutlayamıyoruz…        
Bu da siyasi iklimi bozan, siyaset madrabazlarının ayıbı olsun..!                

12 eylül sonrası mantar gibi türeyen bu ayıplı siyasetçiler, partilere nüfuz ettiler…        
Kötü huylu kanserli hücreler gibi parti örgütlerini sarıp sarmaladılar…        
Aşılamaz duvarlar ördüler adeta.    
Türkiye’de parti üyeleri,  parti içi demokrasi açlığı çekiyor...     
Üyeleri tatmin etmek hiç de kolay değil…      
Herkes kendi masumiyetine inanmak istiyor ve inanıyor da…      
Bence masum değiller ve büyük yanılgı içindeler...     
Hastalığa doğru teşhis, tedavinin yolunu açar…              
Ah bir teşhis edilebilse…  
Çözümü zor, çok bilinmeyenli denklemleri aratmıyor.           

Söz ve karar sahibi üyeler olmalı, ama değil…    
Çünkü, partilerimizin üyelik yapısı, ihtiyaca cevap veremiyor…   
Veremediği gibi, örgütsel aksaklıklar çözümü daha da güçleştiriyor.         
Ayrıca sorunun kaynağı salt yöneticiler de değil…   
En az onlar kadar, parti üyeleri de sorumlu…    
Üyelerin demokratik talepleri, haklı olarak bitmek bilmez..    
İçe dönük çalışmalar hız kazanmasın..!           
Bir anda, her şeyi mübah gören sakat zihniyet, hemen hortlar...  
Oysa üyeler, örgütsel yapılanmanın mimarı olmalıdır...         
Eleştiriyorlar ama eleştirdikleri yöneticileri de kendileri seçiyor...      
Tercih yaparken, aklınız nerdeydi diye sormazlar mı adama..?       
Sorarlar tabi…     
Hem seçeceksin hem de yakınacaksın…      
Hastalığı teşhis edememenin itirafında bulunmak çok mu zor be kardeşim..?         
Bitmedi…     
Partilerde özeleştiri mekanizması çalışmadığı için, hatayı sürekli dışarıda arama alışkanlığı kalıcı hale geldi…      
Hastalık kangrene dönüşmüş durumda…   
Bir yandan demokratik talepleri sesli şekilde dile getireceksin…     
Diğer yandan dilime dolamaktan imtina ettiğim farklılıkları, öne çıkartan zihniyet bataklığına saplanacaksın…        
Bu ağır hastalığın, tedaviye ihtiyacı var.   
Üyeler kendi iç dünyaları ile yüzleşsinler.geçmişe dönük değerlendirmelerde bulunarak sonuç alıcı kararlar alsınlar...    
Geçmişin muhasebesini yapsınlar ve herkes, kendi payına düşeni alarak özeleştiride bulunsun..   
Partinden ve ülkenin gidişatından memnunsanız şayet, mesele yok…   
Yakınmayı bırakın, aidiyet duyduğunuz parti ve yöneticilerine destek vermeye devam edin…          
Eğer değilseniz, yönetimlerin şekillenmesine yön verenleri gözden geçirin ve bu siyaset madrabazlarını iyi tanıyın...         
Onlar hiçbir zaman özeleştiri vermezler...   
Dün ne yaptıysalar, bugünde onu yapacaklarından asla şüphe duymayın…
Kopartın bağlarınızı onlardan. Liyakat sahibi yeni genç nesillere ve düşüncelere yönelin…        
Yönelin ki, siyaset madrabazlarınca örülen yıkılmaz kaleler yerle bir olsun…
Yönelin ki, bireysel çıkarlar peşinde koşmayan genç kadrolar, söz ve karar sahibi olsun.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gophaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler 2024 deneme bonusu veren siteler siyahbet giriş siyahbet giriş