Adalet ve Kalkınma Partisi Doğa İle Kavga Ediyor..(!)
Uzun yaz dönemi,artık yerini güz mevsiminin ilk günlerine bıraktı.Çok yakın zamanda doğa, canlılığını kaybederek,dünyanın kirli solgun yüzünü gösterecek.Bu,biz insanlara ciddi bir uyarı olsa da,aldığımız bu uyarıdan ders çıkartabileceğimizi düşünmüyorum.
İktidar partisi AKP’nin de,aynı duyarsızlık içinde olduğunu görmek bana şaşırtıcı gelmiyor.AKP’nin HES politikaları, Artvin Cerattepe ve Balıkesir Kaz dağlarında yaşanan doğa katliamına bizzat çanak tutuyor.
İstanbul 3.Havalimanı inşaatı ile Kuzey ormanlarının ne hale geldiğini görmezden gelen gözlerin, Kanal İstanbul projesi ile sebep olacağı yeşil alan katliamının boyutunu görmesini beklemenin büyük safdillik olacağını sizlerde takdir edersiniz.
Neden derseniz, sata sata bitiremedikleri Cumhuriyetin maddi değerleri yetmedi.Sıranın deniz kıyıları ve ormanlara gelmesi bana hiç de şaşırtıcı gelmiyor.AKP’nin ranta dönük üretim politikaları sermaye çevrelerinin iştahını kabartırken aslan payını, yandaş sermayenin aldığını görüyoruz.
Kulağımıza gelen seslere itibar edecek olursak, ki, hiç de uzak bir ihtimal değil, 3.İstanbul Köprüsü ve Kanal İstanbul güzergahı üzerinde yaşanan Tapu kayıt hareketliliği, insanlara küçük dilini yutturacak ölçüde sürprizlerle dolu olduğu iddiaları, ayyuka çıkmış durumda.
Ayrıca, her yaz büyük orman yangınları yaşanıyor. Bu yangınların ne hikmetse, rant üreten ege bölgesi deniz kıyılarında olması tesadüf olamaz. Deniz kıyılarının talanı ve orman yangınlarının artışı, koruma tedbirlerinin yeterince alınmadığını gösteriyor.
Eylül ayının bize hatırlattıkları şüphesiz ki HES’ler, Orman katliamları ve Deniz kıyılarının talanı ile sınırlı değil. 12 Eylül’ü hatırlamak, lanetlemek ve unutmamak, insanlık görevi olmakla birlikte yine eylül ayında yaşanan ve unutulmaya yüz tutan farklı bir olaya daha değinmek istiyorum.
Utanç Günleri; 6-7 Eylül Olayları…
Her insanın olduğu gibi, bütün devletlerinde mazilerinde utanç duydukları olaylar vardır. Bu olayları görmezden gelmek, bunlardan ders çıkarmamak, insanlık adına utanç vericidir. Hatırlayalım, unutmayalım ve unutturmayalım ki, dünyayı yaşanabilir olmaktan çıkarmayalım.
Mesela, Amerika’nın Kızılderili, Almanya’nın Yahudi, İsrail’in Filistinli ve Müslümanların Müslüman katliamını ve soykırımını unutmak kime ne fayda sağlar..? Bu ve benzeri örnekleri çoğaltacak olursak inanın sayfalar yetmez.
Bizimde, kendimizden utanç duyacağımız günlerimiz oldu.Toplum olarak ırkçılıktan uzak ve hatta siyahi vatandaşlara gösterdiğimiz töleransı, kendi yurttaşlarına göstermeyen bir ülkenin neferleriyiz. Lakin din adına topluma bulaştırılan virüslerden biri 6-7eylül olaylarının kaynağı olduğunu biliyorsunuz.
Demokrat Parti ile başlayan süreç, Cumhuriyet devrimlerini sekteye uğratmaya başlamıştı. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, “Siz isterseniz şeriatı dahi geriye getirebilirsiniz” diyerek halkın dini duygularını kaşımaktan erinmeyince toplumsal gerilime ivme kazandırıldı.
Nihayet Kıbrıs görüşmelerinin yoğun yaşandığı 1955 yılında, “Selanik’teki Atatürk’ün evine bomba atıldı yalanı ile, İstanbul da yaşayan Rum azınlığa karşı,organize edilen toplu bir saldırı gerçekleştirilmiş oldu. Saldırı, yağma, tahrip cana kast şeklinde cereyan ederek tarihteki yerini aldı.
6-7 Eylül olaylarının bilançosu çok ağır oldu. Resmi rakamlara göre 4214 ev, 1004 işyeri, 73 Kilise, 1 Sinagog, 2 Manastır, 26 Okul ve aralarında Fabrika, otel vs. yer tahrip edildi. Bu olaylar yakın tarihimizin kırılma noktalarından biri olmakla kalmadı, utanç duyulan günlerimiz oldu.
Dönemin etkin siyasilerinden Celal Bayar, İstiklal Caddesindeki hasarı görünce, etraftakilerin duyacağı bir sesle, İçişleri Bakanı Namık Gedik’e,“Galiba dozu kaçırdık” demesi ve bu olaylarda 11 kişinin hayatını kaybetmesi” olayların çıkış kaynağının gözler önüne serilmesine sebep oldu.
Bu olaylara dönük bilgiler şahsıma ait değil.Kitaplardan, internetten ulaşabilmek mümkün. Hatırlatmakta ki gayem, bu ve benzeri siyaset tarzı sonucu, yaşanabilecek acı olaylara dikkat çekmekten ibaret olduğunu bilmenizi istiyorum.
Ayrıca tehlike saçan bu zihniyetin, hangi siyasi mecralarda siyaset yaptığını anlamak hiç de zor değil. Yeter ki, sormaktan, sorgulamaktan kendinizi uzak tutmayın ve günümüzde yaşanan siyaset ikliminin yumuşaması için elinizden gelen gayreti gösterin. Saygılarımla.
Hasan Temel