Son günlerde müftü resmi nikah kıysın mı? Kıymasın mı? Diye bir gündem aldı başını gidiyor.
Devamında yoğunluktan müftü nikahlara yetişemez diye, alt kadrolara ve imamlara resmi nikah yetkisi verilmesi söz konusu.
Resmi nikah kıymak kötü bir şey değil ki!
Bunu hülle nikahı, bir gecelik nikah gibi göstermek te yanlış!
Şayet hülle veya bir gecelik nikah kıyılıyorsa zaten kıyılıyor.
Bence müftü ve imamların resmi nikah kıyması, belkide illegal nikahların ortadan kalkmasına vesile olacaktır.
Aslında resmi nikah kıyan ve kıyma sayısının artması kadın örgütlerini sevindirmeli…
Bu coğrafyada, özellikle köylerde resmi nikahsız binlerce aile var. Bu aileler köyden şehre inip nikah kıymıyor. Binlerce kadın ve aile mağdur oluyor. Nüfus kâğıdı olmayan çocuklar bile var.
En azından belediye hizmetinin ulaşmadığı, bu tip köylerde imamların resmi nikah kıyması birçok mağduriyeti ortadan kaldıracak. Kadınlar resmi nikaha kavuşup, yasal haklara sahip olacak. Bu yetki ister imamda olur, ister muhtarda olur ama yasal olur.
Bu nikah uygulamasına karşı olanlar kendileri imamlara nikah kıydırmaz, gider belediyede kıydırır. Ama belediyeye gidemeyen kadınları mağdur etmemek gerek.
Kadın hakları savunucuları buna sevinecekken, tepki göstermeleri de bence yersiz! Olaya kendi pencerelerinden değil, köylerde resmi nikahsız yaşayan kadınların gözünden bakmalı!
***
Birde bu günlerde rahmetli Ecevit’in adı kullanılarak çeşitli konular konuşuluyor.
İslam dinine inananlar bilirler ki, ölülerin arkasından konuşmak caiz değildir. Ölülerin arkasından kötü konuşmak hoş karşılanmaz. İnsanları iyilikleri üzerine anmak yada hiç konuşmamak gerek. Biz böyle bilir, böyle inanırız.
Fakat insanlığa kötü örnek olmuş, insanları kötülüğe sevk etmiş insanları dünyaya ve topluma verdiği zararı bilmek, anlatmak gerekli olabilir.
Ancak rahmetli Ecevit ile ilgili konuşulacak çok kötü bir şey olduğunu düşünmüyor. Ölülerin arkasından iyiliklerini konuşmakta fayda var. Rahmetli Ecevit, rahmetli Erbakan ile Kıbrıs’ı Rum zulmünden kurtaran isimlerdir.