Yıl 1946…
Genç yaşta göçüp giderken bize çok şey bırakan “bir garip Orhan Veli”
Sözün bittiği yerde şiirlere sığınmalı..
Çaresizlikten,umutsuzluktan aydınlık ve mutlu günlere yeniden yelken açabilmek için..
Yine yapmış yapacağını üç çeyrek yüzyıl önce..
Komünistlik ruhuna işlemiş bir kere..!
Bakarmısınız sınıf bilincinin gelişimine çanak yutan o bölücü şiirine..!
“Güneşli bir günde masmavi göreceğiz Karadeniz’i..
Balkaya’dan Kapuz’a kadar..
Karış karış biliriz bu şehri..
EKİ’nin çiçekli bahçeleri..
Rıhtımda kömür taşıyan vagonlarıyla..
Paydos saatlerinde yollara dökülen..
Soluk benizli insanlarıyla.
Siyah akar Zonguldağın deresi..
Yüz karası değil kömür karası..
Böyle kazanılır ekmek parası.
Biraz daha yakın tarihimize bakalım..
“İndim maden ocağına”türküsünün dillere pelesenk olduğu..
O gençlik yıllarımızın haklı isyanına ışık tutan o şiiri unutmak mümkün mü?
Türküler ve şiirler..
Her biri Anadolu’dan yükselen ve gönüllerden dünyaya açılan kocaman bir pencere..!
İşçi sınıfı..
Dünyayı değiştirebileceklerine inanmışlardı..
Zonguldak’tan başlayıp Ankara’ya kadar yürümüşlerdi..
Baskı ve zulme karşı omuz omuza, sınıf bilinci içinde kavgalarını vermişlerdi..
Ama bugün yoklar..
İhtilaller..
Ve tek kutuplu dünya düzeni..
Ezildiler,vuruldular,zulme karşı isyanlarında bir adımda olsa geriye düştüler..!
Soma’da yerin derinliklerinde yatan 300 can..
Kömürden kararmış yüzleriyle..
Dudaklarındaki tebessümleriyle..
İzliyorlar bizleri..!bile bile onları ölüme götüren..
Zihniyete karşı partilerimizin,sendikalarımızın yani bizim ne yapacağımızı.
Soma’da yaşanan maden ocağı faciasında hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve metanet dilerken tüm ulusumuzun başı sağ olsun.
Hasan TEMEL