Geriye dönüş, çok meşakkatli bir yolculuk gerektirecek.
Kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan Çoğulcu Parlamenter Demokratik Sistem, kepenklerini indirmiş durumda!
Biraz daha açacak olursak; Yasama,Yürütme ve Yargı,gerçek işlevlerini kaybeden devlet organlarına dönüştüler.
Bu köşede bu organlar hakkında çok şey söyledik çok şey yazdık.
Yeri geldiğinde yazmaya da devam ederiz.
Fakat bugün demokratikleşme yolunda, en az o kurumlar kadar önemli olduğuna inandığım Üniversitelere değinmeye çalışacağım.
Toplumsal muhalefet ve sosyal uyanışın keskinleştiği 1960 ve 70’li yıllarda Üniversite öğrencisi olmak kimine göre bir şans kimine göre de bir talihsizlikti.
Bu dönemin son çeyreğine bir üniversite öğrenci olarak şahitlik yapmam, bugünün üniversitelerine bakıldığında kendimi şanslı hissediyorum.
Gençlerin hayallerini süsler üniversiteler, aynı zamanda hayatların akışına da yön verirler.
Ülke olarak her dara düşüldüğünde devlet işleyişinde vukuu bulan arızaların onarımına ışık tutarlar. Üniversiteler,gençler ve ebeveynler için ulaşılması zor, bir büyük aşktır.
Harvard,Stanford,MIT,Cambridge,Oxford,Columbia,Kaliforniya(Berkeley),Chicago,Princeton ve Yale.
Dünyanın en iyi ilk on Üniversitesi.
Türkiye’den ise, değil ilk onda ilk beş yüz de bile yok.İlk bin için de, on üniversitemiz olmasına, sevinsem mi üzülsem mi, doğrusu bilemedim..!
Bu üniversitelerin her biri, birer saygınlık abideleri.
Bu saygınlık payesini,durduk yere aldıklarını sanmayın.
Kalite,yetiştirdikleri bilim insanları ve insanlığa hizmetleriyle dünyaya aydınlatırken 80’den bu güne üniversitelerimizin içinden çıkamadığı karanlık dünyaya dikkatinizi çekmeye çalışacağım.
Binlerce öğretim görevlisi üniversitelerden uzaklaştırıldı.
İlim irfan yuvası olan üniversiteler, bilimsellikten uzak, ezberci, diploma veren kurumlar haline getirildi.
Toplumun eğitimli kesimlerine siyaset yasağı getirildi.
Yıllar sonra YÖK’ü kaldırma vadiyle iktidara gelen AKP, YÖK’ün baskıcı, bilim dışı eğitim uygulamalarına arka çıktı.
Bilim yuvası olan üniversiteler susturulurken fikir beyan etme özgürlükleri üniversitelerin ellerinden alındı.
Direniş gösteren öğretim üyelerinin başına gelmedik şey kalmadı.
Kısacası eğitim sistemi çöktü(!)
Öylesine bir çöküş yaşandı ki bunca yıl geçtiği halde hala kepenkler açılmadı(!)
Devlet kurumları teker teker kepenkleri indirirken on dört şeker fabrikasının da kepenklerini indirme kararı ile 5-6 milyon yurttaşta ekmeğinden olacak.
Fabrikaların özelleşmesi, üretimin sürdürüleceği anlamına gelmez. Bu fabrikaların kapanıp meydanın yabancı şirketlere kalacağından hiç şüpheniz olmasın.
Hasan TEMEL