301 madencinin hayatını kaybettiği Soma faciası, cumhuriyet tarihimizin en büyük madencilik kazası olarak kayıtlara geçti.
Neydi bu felaket..?
Sürekli tekrarı yaşanan bu ve benzeri felaketlerin doğallığı mümkün mü?
Ya da doğal görülmesi doğru bir tanı mı?
Bazı çevreler kazaya, doğal felaket gömleği giydirmeye çalışırken, sosyal bilimciler ise facianın doğal değil, sosyal bir felaket olduğu düşüncesinde birleştiler.
Bu tanının doğruluğu, çözüm bekleyen kaotik ortamın varlığına işaret olduğunu sizler de takdir edersiniz.
Üstünden tam dört yıl geçti…
Gelinen nokta da, adaletin tecelli ettiğini söylemek öylesine zor ki.
Hele hele, ülke yönetiminden sorumlu yetkililer “ölüm bu işin fıtratında var” diyorlarsa adalet beklemek, iyi niyet temennisinden öteye geçmez.
Malumunuz,yüzleri kara, o nasırlı ellerce indirilen her darbe, bir özgürlük kavgasıdır.
Bunu iyi bilen emperyalist güçler, daha fazla kar hırsından olacak, ölümle yaşam arası bir çizgide kavga veren bu kutsal ellere asla sahip çıkmazlar. Çünkü, her an ölümü soluyan,elleri nasırlı bu kara gözler de, iktidar sahipleri gibi, kaderci bir yaklaşıma teslim olmak üzereler..
Suçlu kim?Klasik bir söylem, ama gerçek bu.
Suçlular bulunup er geç adalete teslim edilmeli ve hesap vermelidirler.
İyi güzelde be kardeşim, bu nasıl bir yargı ki suçlu, bir dilim ekmek için, ölümle burun buruna yaşamak zorunda bırakılan işçi olsun.?
Biliyorsunuz,kaza sonrası ilk seçimde Soma halkı,Ak Parti iktidarını suçsuz bulmuş olacak ki, Ak Parti’nin oyları yükseldi.
İşveren’de suçsuz olacak ki, yargılama, gözaltı süresi derken birkaç yılda AKP adaletinin tecellisiyle özgürlüklerine kavuştular.
Geriye kim kaldı?
Kala kala, madende çalışan emekçiler kaldı.
Evet ,suçlu sensin be emekçi kardeşim(!)
Ne işin var, onlarca metre toprağın altında(!)
Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma yolunda hızla ilerleyen bir ülkenin ferdi olarak sana iş mi yok be kardeşim(!)
Ölümün bu işin fıtratında olduğunu nasıl bilmezsin(!)
Şaka gibi değil mi?
Bu nasıl bir hukuk, nasıl bir zihniyet, nasıl bir teslimiyet inanın aklım almıyor.
Kim ne derse desin.
Bu zulmü durduracak yegane güç yine halkın kendisi olacak. Soma faciası saplanıp kaldığımız derin uykudan bizi uyandıramadı. Umarım en az Soma kadar önemli Şeker Fabrikalarının satışı, bizi tatlı uykumuzdan uyandırır ve gerçek suçlular adalet önünde hesap veririler.
Hasan TEMEL