AKP öncesi Türkiye’nin, kendine özgü bir dış politika stratejisi vardı.İkinci Dünya savaşı sonrası NATO üyeliği, ABD ile stratejik ortaklığı da beraberinde getirdi. Yarım yüzyılı aşan bu stratejik ortaklık, AKP döneminde kırılganlık yaşıyor gibi görünse de,uzmanlara pek inandırıcı gelmiyor.
Malum, her ekonomik kriz gibi, son krizin de sonuçları çok ağır oldu. Her daim olduğu gibi krizin faturasını yine halk ödeyecek. Dolar’ın 7.40’ görüp 6 liraya düşürülmesini başarı olarak görmek, insana “ ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” gibi bir şey.
Sürekli değişkenlik gösteren bu tutarsız politikalarla ülke ileriye taşınamaz. Avrupa Birliği ile geliştirilmesi hedeflenen ilişkilerin temelinde, ABD ile yaşanan kriz yatıyorsa, ki yatıyor, kısa zamanda AB ile ilişkilerin de bozulması hiç de şaşırtıcı olmaz.
Amerika ve diğer Avrupa Birliği öncüsü emperyalist güçler arasında küçük nüans farklılıklarının dışında fazla bir fark yok.Bu ülkelerin refah içinde olmaları, mazlum halklar üzerinde oluşturulan tahakkümün bir sonucu olduğunu biliyoruz.
Sol bloğun temsilcisi olan Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, birliğin ana gövdesi Rusya, yoksul halkların hamiliğinden uzaklaşarak emperyalist güç olma yolunda önemli bir mesafe kat edince, tek kutuplu dünyanın acımasızlığı, fazlasıyla hissedilmeye başladı.
Hep söyledim yine söyleyeceğim. Avrupa Birliği’ni bir çağdaşlık projesi olarak görmek gerekir. Türkiye kendini çağdaş dünyadan soyutlamamalıdır. Bu çağ dışı dış politikalarla ülkeye zarar vermekle kalınmıyor, dünya kamuoyu önünde büyük itibar kaybı yşatılıyor.
Halk’ta, AB’ye alınmayacağımız yönünde bir görüş hakim. Çünkü AB’yi dinsel temele dayalı bir “Hıristiyan Kulübü” olarak görüyor. Oysa Avrupa Birliği’ni, tek kutuplu Amerika hegemonyasının karşısında yükselen, bir güç olarak görmek gerekir. Öyledir de.
AB kriterleri çağdaşlaşma yolunda insanların bakış açılarına yön veren düzenlemelerdir. En çok ihtiyaç duyduğumuz zihinsel devrimi gerçekleştirmek için, halk AB kriterleri ile yoğrulmalı ve bu görüş, iktidar tarafından benimsenmelidir,
Artık karar verin. Dünyanın neresindesiniz? Saygılarımla.
Hasan TEMEL